Selam yurdunda buluşmadan önce -2-

A -
A +
Mazlumlar her an daha çok mazlumlaşırken, zalimler her an daha çok zulmederken, mazlumlara sahip çıkanlar her an daha çok suçlu duruma düşerken mazlumların yüzlerinin iki gün sonra güleceğine inanmak niyet, istek, talep, dua, yalvarma, yakarış manalarına gelir. Ama... Elbette! Dünya, bir gün kesinlikle değişecektir! Hem de öyle bir değişim ki... Şüpheye imkân vermeyecek bir kesinlikte değişim… Bütün samimi beklentilerin bir muştu (müjde) şeklinde zalimlerin tek tek saç tellerini bir daha çıkmamak üzere sökerek, dünyanın tepesine inmek sureti ile kan dökücülerin kaçacak delik arayıp bulamayıp sonra tekrar arayıp bulamayıp ve bu bulamamaktan dolayı tırnakları ile derilerini yüzmek sureti ile muhteşem bir yok oluşa yuvarlanmaları hâlinde değişecek. O gün, o güne kadar ağlayanların kahkahaları helezon hâlinde küresel bir kutlamanın işaret fişeği olacak. Ve... Ama... Küçük küçük oluşlarla "artık yeni bir dünya!" safdilliğine düşmemek şartıyla, entelektüel seviyesi, değişim gücü ve etki gücü ne olursa olsun ideallik yüklenmemek kaydı ile sloganların temsil gücü, hayati varlığın habercisidir. İdeallik yüklenmedikçe sloganlarda var olan manaya, hedefe saygı duyulmasının kaçınılmaz olduğuna inanmamak elde değil. Sloganlar, zihnî bir yansımadır. Ön yargılar her zaman kötü müdür? Ön yargılara hapsedilmiş bir fikir zindandır, çıkmaz sokaktır, gerilemenin garantörüdür. Ama ön yargı 'görünüm'ündeki ontolojik (varlık felsefesi), epistemolojik (bilgi felsefesi), aksiyolojik (değerler felsefesi) kabuller, hakikatten bir cüzdür, hakikatin aynasıdır, küresel bir tehdittir. Bu çizgideki sloganlar ve ön yargılar gelecekten birer işarettir... Her gün yeni bir "tanrılık" iddiası, fikir planında bir daha doğmamak üzere dünyadan defolup giderken bu işaretlere tebessüm etmemek elde değil!.. Tarih, insan eliyle yazılmış metafizik bir şiirdir. Ve şimdi bu şiirin en ıstıraplı, en hüzünlü, en kasvetli, en plansız, en çözümsüz mısralarını okuyoruz. Daha okunmamış ve okunmayı bekleyen çok mısra var... Ve şiir henüz bitmedi...              Ali Tarık Parlakışık     ŞİİR                  ÖLÜM   Ölüm gelir insana bir gün ani, Bunu hiç düşündün mü fâni? Daha dün beraber otururduk, Bugün sen nerdesin hani?   Ölüm ki dostu dosttan ayırır, Ölümden kim kimi nasıl kayırır? Değil ana baba kim olsan ol Bu dünya canı canandan ayırır   Tarlaya tohumu ekersin hani, Hazırlık yapmak gerekir yani, Emeğinin hakkını görmek istersen Hasat zamanı da yok olma e mi?   O da gelir o da geçer, rüyada, İnsanlar yolcu misali handa, Kim ki uzun emel peşinde eyvah, Her yolun bir sonu vardır dünyada.                   Mücahit Demirci       UNUTULMAZ KELİMELER   MUFASSAL: Arapça kökenli fasıl olan kelime yine aynı kökten olan tafsilâtlı, izahlı, uzun uzadıya geniş malumatlı, anlatılmış anlamlarına gelmektedir. Kelimenin bugünkü geldiği anlam genişçe bütün detaylarıyla, hiçbir ayrıntıyı atlamadan gibi anlamlara gelmektedir. “Mufassal bir mektup yazdım” denildiğinde uzun uzadıya her konuyu detaylıca anlatan bir mektup yazdım denilmek istenmektedir. Mufassal kelimesinin zıddı “özet” veya “kısa, sade, veciz” gibi kelimelerle söylenebilir. Mufassal kelimesini fıkıhta bir örnek cümlede kullanırsak: “İbadât, ukûbât ve muamelâta ait şerî hükümleri mufassal delilleri ile bilmek” denilebilir. Bir konuyu bu şekilde mufassal uzun uzadıya anlatan kimseye de mufassıl denilmektedir. Edebiyatta teşbîh-i mufassal: Ayrıntılı benzetme, yani 4 unsurun da kullanıldığı teşbih anlamındadır. Örnek olarak "Türk askeri yiğitlikte arslan gibidir" teşbih-i mufassaldır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.