Akıl veren çok olur

A -
A +
 
Derler ki Nasreddin Hoca eşeğini pazara götürüp satmaya karar verir. Ancak yorulmasın ki pazarda dinç dursun. İyi para etsin düşüncesindedir. Dolayısıyla eşeği yürütmeden götürmesi gerekmektedir. Oğlunu çağırır. Eşeği ön ayaklarını ayrı, arka ayaklarını ayrı olarak birbirine birlikte bağlarlar. Hoca sonra oğluna seslenir:
-Hadi oğlum getir şu sırığı… Eşeği ayaklarının arasından sırığa asalım. Omuzlarımıza alıp taşıyalım…
Yolda gördükleri bir adamın kahkahayla gülmesiyle Hocanın morali bozulur:
-Vay be, bu dünyada eşek olmak da varmış. Şu keyfe bak be… Kendileri eşeğe bineceklerine onu sırtlamışlar.
Hoca üzülmüş buna. Kendileriyle alay etmelerine izin vermeyelim, çözelim şunu, demiş.
Eşeğin ayaklarını çözerler. Eşek önde Nasreddin Hoca ve oğlu arkada, yürümeye başlarlar.
Bir müddet sonra bir başka yolcuyla karşılaşırlar. Adam haklı olarak meraklanıp sorar:
-Burada âdet böyle midir? Eşek önde sahipleri arkada mı yürür? Eşek binmek için değil midir?
Hoca da düşünmüş:
-Yahu galiba bu adam da haklı… Eşek varken bizim yürümemiz biraz anlamsız oluyor…
-Ne yapalım baba?
-Ya aslında eşek yorulmasın diye yaptım. “Bari sen bin de insanların dilinden kurtulalım...”
Çocuğunu bindirir hoca… Bir süre sonra bir başkasının sözüyle tuhaf olur:
-Ne terbiyesiz çocuklar var. Babası arkada yürürken, evlatlar eşeğe biniyor… Vah vah vah…
Hoca der ki:
-Oğlum pazara az kaldı. Bari dedikleri gibi olsun. Sen in de ben bineyim. Belki dillerini kapatırlar…
Öyle yaparlar. Çocuk iner hoca biner… Az sonra karşılarına üç kız çıkar. İçlerinden biri:
-Şu adama bakın hele, der.
-Kendi eşeğe binmiş, zavallı çocuğunu peşinden koşturuyor. Bir baba çocuğuna bu kadar mı sevgisiz olur?
Hoca der ki:
-Kız da haklı.
-Gel oğlum birlikte binelim, der ve beraber binerler eşeğe.
Karşılarına bir yolcu daha çıkar. Bu yolcu da karışır.
-İnsaf yok mu sizde? Bu kadar yüke nasıl dayansın bu zavallı hayvan?
Hoca yine düşünür:
Yahu denemediğimiz hiçbir yol kalmadı. Ama her seferinde herkes hem de haklı çıkacağı bir sebeple bizi tenkit etti…
-Ne yapacağız peki baba?
-Bildiğimizden şaşmayacağız evlat…
          Ertuğrul Akça-Çorum
 
 
 
ŞİİR
 
           ÇOCUĞUM
 
Şu âleme safa geldin, kanımızdan kan çocuğum,
Yuvamıza huzur verdin, istikbâle şan çocuğum...
 
Sıhhatlice büyü, geliş, gayret göster iyi yetiş,
Yarınlara kalmasın iş, emanet bu, ten çocuğum…
 
Sevgi kaynar pınarım ol, gölge veren çınarım ol,
Dar günümde hünerim ol, dünya bize han çocuğum...
 
Gül yüzünde güller taşı, boş geçirme yazı, kışı
Sen, kendinle yap savaşı, yükseklerden in çocuğum...
 
İlmek ilmek ilim oku, nakış nakış onu doku,
Gönüllerde olma korku, sen, neşeler sun çocuğum...
 
Geçmişini iyi tanı, imandandır, sev vatanı,
Kahramandı, bil ecdadı, muhabbetle yan çocuğum...
 
Akıl yaşta değil, başta, hikmeti gör uçan kuşta,
İlmi ara dağda taşta, uzak değil Çin çocuğum...
 
Hasretimiz, özümüzsün, bizim, gören gözümüzsün,
Söylenecek sözümüzsün, Yaradan'ı, an çocuğum...
 
Hanemizde bir nağmesin, soyun zulme baş eğmesin,
Ayağına taş değmesin, kararmasın gün çocuğum…
 
Damla damla, sular taşar, engelleri bir bir aşar,
Ümitlerim senle yaşar, göz bebeğim, can çocuğum!..
 
            Ramazan Çetin
 
 
NOT: Metin abi hehsini kullanmak şart değil. Aldığı kadar!!!
 
PRATİK BİLGİLER
 
Lahananın kokusu: Evde lahana veya karnabahar pişirirken etrafa yayılan koku hep bilinir. Bunu önlemenin çaresi tencereye birkaç dilim ekmek koymaktır. Ekmeğin ufalanıp yemeğe karışmasını önlemek için, temiz bir tülbende sarıp koymalıdır.
Makasla marul: Makaslardan birini iyice temizledikten sonra mutfakta kullanmak için ayırmak yerinde olur. Lahana, marul, ıspanak gibi sebzeler, makasla çok ince doğranabilir.
Maydanozun saklanması: Maydanozu saklamanın en iyi yolu bir kavanoz dolu suya koymaktır. Saplar suyun içinde, yapraklar dışında olmalıdır.
Patates: Patates haşlanırken, suyuna konulan bir kaşık sirke, hem lezzetini arttıracaktır, hem de rengini güzelleştirecektir.
Sebze pişirirken: Sebzeleri pişirirken çok az su kullanmalı. Bu sâyede daha taze görünüşlü olurlar. Sebzenin atılacağı suyu da, daha önceden kaynatmalı, sebzeyi sonra koymalıdır. Sebze yemeklerini fazla karıştırmak da doğru değildir. Sebzeler pişirilince, vitaminlerinin büyük bir kısmı gideceğinden, mümkün mertebe, çiğ yenmelidir. Sebzeler, doğranmadan önce yıkanmalıdır. Aksi hâlde faydalı maddeler suya karışır gider.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.