Yaşlılık üzerine -2-

A -
A +
Yaşlılar bilhassa emekli olduktan sonra kabuğuna çekilip toplum tarafından işe yaramaz, iş göremez duygusuna kapılabilirler. Bu da gerek aile içinde ve gerekse toplumda bazı olumsuz durum ve sıkıntılara yol açmaya başlar. Günümüzde şehirleşmenin arttığı görülmektedir. Bu da kişiler arası münasebetleri gevşetir. Aile içinde ve evde kişiler arası ilişkiler azalıp bağlar iyice zayıflar. Yaşlı insan kendisiyle ilgilenecek sohbet edecek konuşacak kimseler arar. Bütün bunlara şimdi de bilgisayar ve hele hele internet ve dokunmatik telefonlar eklenince evlerde saatlerce kimse kimseyle iki kelime etmez ve bundan da en büyük zararı ne yazık ki yaşlılar görür. Etrafındakilerin kendisinden uzaklaştığını düşünen yaşlı, hayatını kimseye muhtaç olmadan sürdürebilmek için geleceğiyle ilgili bir yuva aramaya başlar. Bunun için de huzurevleri açılmakta yaşlılara maaş bağlanmakta, yapabilecekleri bir meşgale bulmaları ve daha çalışırken ileride zor durumda kalmamaları için sağlığına dikkat etmeleri sağlanmakta bunun için çalışmalar yapılmaktadır. Günümüzde artık büyük ailelerin yerini küçük aileler almaya ve aileler parçalanmaya başlamıştır. Köyünü ve toprağını terk eden genç nesil, kırsalda yaşayan yaşlı nine ve dedesini terk etmiş, yıllarca onları ziyaret etmeden, bir telefonla onları arayıp gönüllerini yapmış olmakla görevlerini geçiştirmeye çalışmaktadır. Bizim kültürümüzün en büyük teminatı olan aile yapımız bilhassa bir asırdan beri Avrupalılaşma ve modernleşme uğruna çok zayıflamış, günümüzde artık “nine”, “dede” olmaktan öte anne baba bile terk edilip bağımsız bir aile adı altında sevgiden, saygıdan habersiz aile yapıları kurulmaya başlanmıştır. Benim köyümde ailemiz kalabalıktı. Annem babam işe gidince uzun yıllar yatalak dedem beni dizinin dibine oturtur, bana başından geçmiş onca hatırayı, yaşadıklarını ve tecrübe ve bilgilerini aktarırdı. Benim ufkumun gelişmesine ve hayatıma yön verme konusunda büyük gayretleri ve katkıları olurdu. Yine ninem beni çok sever, nereye giderse beni yanında götürürdü. Benim yetişmemde annem babam kadar onların da katkıları olmuştur. Bu vesileyle bütün yaşlılarımıza sağlıklı ve hayırlı bir ömür diliyorum.           Em. Sağ. Yazar Aslan Torun     ŞİİR                 Vuslat   Vuslata kim erer, aşkın sonu mu var? Mürekkep okunur kalemin nesi var? Yazılan kader, çizilende yurdu var Zaman mahlûku, vuslatta ne işi var?   Sabır, gönlün bitmeyen aşkın vuslatı, Çile, vuslatın gitmeyen murad atı. Ölüm son değil, dinmeyen gönlün yâdı. Ruhum çember dönerim yok menzil adı.   Görüneni göz kendine göre gördü. Görünmeyeni akıl kalbime gömdü. Hicranım, maziye vuslatı ters ördü Dedim ya çemberim dün yarına döndü.               Yavuz Selim Bulut       UNUTULMAZ İSİMLER   NİZÂM-ÜL-MÜLK: Büyük Selçuklu Devleti sultanlarından Alp Arslan ve oğlu Melikşah’ın veziri, büyük devlet adamı. Adı Hâce Kıvâmüddîn Ebû Ali Hasan bin Ali’dir. 1018 yılında İran’ın Tûs şehrinde doğdu ve 1092 yılında Nihavend’de, Hasan Sabbah’ın fedaisi bir bâtinî tarafından şehit edildi. Nizâm-ül-mülk, vezir olduğu 1064’ten, şehit edildiği 1092 senesine kadar aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devletine, tam bir dirayet ve adâletle hizmet etti. Vazifeli olduğu için katılamadığı Malazgirt Meydan Muharebesi hâriç, bütün Selçuklu fütuhatında bulundu. Nizâm-ül-mülk, âlim, edip ve kadirşinas (kıymet bilir) bir zât olduğu için meclisi; ilim ve sanat adamlarının toplandığı bir yer hâline gelirdi. Büyük Selçuklu Devletine; idari, adlî, askerî, mali, sosyal ve kültürel sahada pek çok yenilikler ve değişiklikler getirdi. Siyasetname isimli eseri bugün siyaset ilmiyle uğraşanların el kitapları arasında sayılmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.