Avucunda sakladığın ne?

A -
A +
 
1930’lu, 40’lı yıllardı. Rahmetli babam çok insaflı, hassas, herkese iyilik yapmaktan hoşlanan, kul hakkından son derece korkan bir yapıdaydı.
Bahçelerimiz birbirimizden, yüksek olmayan duvarlarla ayrılmıştı.
Komşudan bizim bahçemize sarkan ağaçlardan bize dökülen meyveleri komşuya iade ederdik. Komşular, dökülen meyveler karışmasın diye birbiriyle aynı hizaya aynı meyveyi dikmezdi. Armut olan hizaya armut, elma olan hizaya elma dikilmezdi.
Bir gün babam, ablamı komşuya yollamış. Dönüşte ablam, bizde olmayan bir kayısı cinsini ağaç altına dökülmüş olarak görünce almış. Eve geldiğinde babamın siteminden korkarak avucunu ne kadar sıktıysa sımsıkı tuttuğu kayısının suyu damlamaya başlamış.
Babam “Evladım avucunda ne var?” diye sorup durumu öğrenince demiş ki: “Yavrucuğum bahçe sahibinden izin almadıysan derhal o kayısıyı yerine bırak!”
Ablam mahcup bir şekilde geri dönüyor ve babamın söylediği gibi avucunda sıkılıp ezilmiş olan bir iki kayısıyı kayısı ağacının dibinde duran yüzlerce kayısının arasına bırakıyor.
Ama babam çok iyi bir eğitmendi. O gün akşam aynı cins bir mini sepet kayısıyla eve dönüyor.
Üstelik saatlerce mesafeyi merkeple gidip geliyor. Kasabadan ablamın imrendiği o kayısıdan almış meğerse. Ablama da akşamleyin saçlarını okşayıp “güzel kızım” diye severek ikram ediyor.
Yani sadece yasaklamak yok, ödüllendirmek de olmalı... O çocuğun canının kayısı çektiğini anlayıp ona kayısı getirmenin de gerektiğini düşünüyor…
İşte o sebepledir ki ablam, yıllar sonra bugün, markette tadına bakmak için yediği bir tane kiraz için sonradan içinde ukde kalıp tekrar giderek market sahibinden helallik istiyor...
Dürüstlük; yaşanan ve daha önemlisi ebeveynden çocuklarına miras kalan bir ahlak… Onun için demişler ki “Lisan-ı hâl lisan-ı kâlden entaktır.” Yani beden dili ağızdan söylemekten daha üstündür daha iyi sonuç verir… Bugünün gençleri yarının ebeveynleri olacak… Onlar çocuklarına örnek ana baba olacak… Ama onlara bugünün ana babaları ne kadar örnek oldu biliyor muyuz?
          Selahattin Serhat
 
 
ŞİİR
 
             Allah’ım
 
Ölünce acılar çıkar bedenden,
Ahirde hesap soracak edenden,
Ağlayarak helallikler gidenden,
Diliyoruz af eyle sen Allah’ım.
 
Musallaya konulduğumuz anda,
Sorgular başlıyor aynı zamanda,
Münker Nekir hazır durur başında,
Cevapları kolay verdir Allah’ım.
 
Kabir sıkar her iki yan daralır,
Acı feryat yüreklerde sarılır,
Gök gürlemesiyle yerler yarılır,
Kabir azabından koru Allah’ım.
 
Dünyayla irtibat kesmiş durumda,
Dönmeyecek geri, gitti sonunda,
Kıldırır namazı imam, sunumda,
Helalliği kabul eyle Allah’ım.
 
Getirilir naaş, tabut içinde,
Ruh girer bedene, kabre inince,
Hoca verir talkını, son bitimde,
Bırakır mezarda, gelir Allah’ım.
 
Toplanır halk, Arasat meydanında,
Haklı haksız, hesabı da anında,
Faydası olmaz, şöhretin şanında,
Cennete girenden, eyle Allah’ım.
 
             Galip Üstün-Boyabat
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
KADASTRO: Yüzey ve engebeleri inceleme, yükseltileri hesaplama metodu. Dünya üzerindeki doğal ve yapma engebelerin harita ve plânlarda belirtilmesi gayesiyle amacıyla bu konu devlet tarafından tespit edilmiştir. Kadastronun amacı sağlam ve açık bir tapu sicili sistemi kurmaktır.
Tarihî belgelerden anlaşıldığına göre kadastro ile ilgilenen ve bunu geliştiren eski Mısırlılardır. Mısır piramitlerinin iri yapılması, kadastro tekniğinin uygulanması ile mümkün olmuştur. Bunun yanı sıra Romalılarda da sınırları ve yeni şehirlerin kurulacağı yerleri belirtmek için veya yolların ve su kemerlerinin yapımında kadastro metodundan istifade edilmiştir.
Osmanlı Devletinde tapu siciline âit kayıtlara Kânûnî Sultan Süleyman Han zamanında başlanmıştır. İlk kadastro çalışmaları Sultan İkinci Abdülhamid Han devrinde başlamıştır ve hâlen kadastroculuk Türkiye’de uygulanmaktadır.
Cumhuriyet döneminde 22 Nisan 1925 tarihli ve 658 sayılı kânunla Tapu Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.