Mutlu olmak, mutlu etmek...

A -
A +
 
“Mutlu olmak istiyorsan gururu bırak, gönüller almaya bak.” Hazreti Mevlâna
           ***
Ne zaman insanlardan hak etmediğim kötü bir muamele görsem öğretmenliğimi hatırlarım. "Demek ki eğitimci olarak örnek insan yetiştirememişiz” diye hayıflanırım. Sonra biz eğitimcilerin bu gayretinde basından, STK’lardan, anne babalardan yeterli destek göremediğimizi hatırlarım.
Herkes değerlidir ve iyi muamele görmeyi hak etmektedir elbette. Makamına, eğitimine, zengin ya da fakir olduğuna bakılmadan, sadece “insan oldukları için” değerlidirler.
Hatta nebatat ve hayvanat da hak eder sevgiyi… Bu yüzden insani ilişkilerde, birbirimize karşı; daha nazik, anlayışlı ve güler yüzlü olmak durumundayız sanırım.
Günümüz şartları sıkıntılarla dolu fakat gittikçe artan; öfke, kötümserlik, alınganlık, hazımsızlık vb. sebepler sadece sıkıntılara bağlanamaz. Bunların nedeni belki de güzel hasletleri unutmamız, yüreğimizdeki sevgi ve merhametin küllenmesidir.
Eğitimin amaçlarından biri de “hem kendilerini mutlu edecek hem toplumun mutluluğuna katkıda bulunacak bireyler yetiştirmek” değil midir? Gelin insanımızın yüreğinde var olan engin sevgiyi ortaya çıkaracak bu kıvılcımlara vesile olalım.
“Güneş, ışık ve sıcağından yarar sağlamak için kendisine yalvarılmasını beklemez. Sen de güneş gibi ol, beklenilen iyiliği senden istenilmeden yap” der Epictetos. Denis Diderot da “Başkalarına mutluluk sağlayabilen adam, mutludur” diye öğüt verir… Öte yandan bizim kültürümüzün asırlık çınarları “Ne olursan ol yine gel” diyen Hazreti Mevlâna’nın, “Bir kez gönül yıktın ise, Bu kıldığın namaz değil” diyen Hazreti Yunus'un “İncinsen de incitme” diyen Hacı Bektaş-ı Veli hazretlerinin gösterdiği mutasavvıf ruh ile yürümek bir başka güzeldir… Göreceksiniz o zaman tarihimizde eşsiz örnekleri görülen, inanılmaz güzellikleri hep beraber yaşayacak, daha da mutlu olacağız. Sevgiyle kalın...
        “Em. Öğretmen” 
 
 
ŞİİR
 
           Bir adam
 
Bir adam bir yıl önce bugünde.
Elinde bir kadının fotoğrafı.
İçinde söylenmemiş cümleleri,
Susturduğu çığlıkları.
Hasretle kavrulan gözyaşları…
 
Bir adam bir yıl sonra, bugünde.
Elinde kısmen yanmış bir fotoğraf.
Söylediği cümlelerin pişmanlığı…
Bulaşmış gözlerine yorgunluğunun dumanı.
Dışında, konuşturduğu çığlıkları…
Mecalsiz adımları.
Meyus bakışları.
 
Bir adam tam olarak bugünde…
Elinde kırık bir ayna,
Kalbinde çizik,
Yüreğinde bir sızı…
Gözlerinde aynı kadın;
Kulaklarında aynı ses.
“Geri dönme” diyor.
“Yine gideceksin.”
 
       Hacer Sude Uludağ/9. Sınıf öğrencisi-İstanbul
 
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
TASARRUF: Halk arasındaki söylemiyle idareli kullanmak, tutumlu olmak anlamına gelen tasarruf bürokratik anlamda ise sahip olmak, yetki sahibi olmak, idare etmek, kullanma hakkına sahip olmak anlamlarında kullanılır. Bu anlamda “tasarruf yetkisi” denildiğinde hukuken herhangi bir hak veya ilişkiye doğrudan doğruya etki edebilme izni anlamındadır. “O konu benim tasarrufumdadır” cümlesini söyleyen kimse o sözü edilen konuyla ilgili yetki sahibi anlamını belirtmektedir.
Tutumlu olmak anlamında tasarruf için de yüce dinimiz İslâmiyet de her türlü iş ve hareketlerimizde ölçülü olarak orta yolu tutmamızı tavsiye etmektedir. Allahü teâlâ İsrâ sûresi 29. âyet-i kerîmesinde meâlen “Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de (elini) açıp tutumsuz olma. Yoksa pişman olur, açıkta kalırsın” buyurmaktadır.
Câfer-i Sâdık rahmetullahi aleyh “Tedbirli ve düzenli yaşamak, geçimin yarısıdır. İnsanlarla iyi geçinmekse aklın yarısıdır” buyurarak tasarruflu ve tutumlu olunmasını övmüştür.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.