Dinleyerek dinlenilmek...

A -
A +
Hemhâl olduğum alan itibarıyla da deneyimlediğim çok önemli bir nokta üzerine sizlerle paylaşımda bulunmak istiyorum... Kiminle karşılaşırsak karşılaşalım şundan emin olabiliriz ki, herkesin bir şeyler anlatmaya ve dinlenmeye ihtiyacı var. İnsanın neler hissettiği, kırılganlıkları, umutları içerisinde akmayı bekleyen dolu bir kaynak gibi âdeta. İnsan içindeki bu doluluğu akıtamadıkça dışında yaşadığı karmaşa ile malum “ruh hâli bozukluğu” gündemden hiç düşmeyen bir konu oluyor. Sadece konuşmaya değil, bizi gerçekten dinlediğini hissettiğimiz bakışlara da ihtiyacımız var. Öyle ki, tek derdimiz konuşmak olsaydı herhangi bir duvar da bu görevi görebilirdi. Ama şu an için önceliğimiz canlılık, hareketlilik. Duygularımızı benimseyen bakışlar ve mimikler. Dinlemeye ilk önce en yakınımızdan başlamalıyız. En yakınımız olduğu için iç dünyasını istemeden de göz ardı edebiliyor, hayatı daha sıradanlaştırabiliyoruz birbirimiz için. Hâlbuki değişim ve dönüşüm en öncelikle yakından başlar. İyi bir dinleyici olmanın en temel noktası bakışlarımızla alakalıdır. Muhatabınız anlattığı şeye sizin yapacağınız yorumdan ziyade gözlerinizin içinde bir hareketlilik olup olmadığına bakar. “Bunu nasıl kontrol edebilirim?” diye sorarsanız da, öğretmen usulü geribildirim sorularıyla karşımızdakinin bizi dinlemesini sağlayabiliriz. Ama burada amaç karşıdakinin ruh hâlini anladığınızı ona hissettirmektir. Muhatabınız acı bir durum anlatırken sizin de bakışlarınızda hüznü gördüğünde zaten sizin ona sunabileceğiniz en iyi çözümden daha iyisini bulmuş gibi hissedecektir. Her şeyin nihayetinde olduğu gibi anlatamayıp biriktirdiğimiz durumlarda da yalnızlık bizi daha ürkütüyor. Bundan yola çıkarak karşımızda kendisini ifade eden kişiye önce bakışlarımızla yalnız olmadığını hissettirebiliriz. Sözün sadedi, lütfen yanınızda ve çevrenizdeki insanlara şöyle içten ve samimiyetle “nasılsın” diyerek bir adım atın. Samimi bir içtenlik, ilgili bakışlar çoğu buzları eritecektir... Dinleyerek dinlenebiliriz sevgili bu yazıyı okuyan kişi, nasılsın?         Ebrar Dumlu       ŞİİR     Senin anan senin baban   Sen onlara hep muhtaçken, Benim anam benim babam. Sırtın çıplak karnın açken, Benim anam benim babam.   Gençliğinde paylaşılmaz, Sözünden çıkıp aşılmaz, Onsuz çıkıp dolaşılmaz, Benim anam benim babam.   Evlenince iş değişir, İç değişir dış değişir, Akıl fikir baş değişir, Senin anan senin baban.   Çatık olur bütün kaşlar, Akmaz olur gözden yaşlar, Çocuklarda kavga başlar, Senin anan senin baban…      "Nöbetçi Şair"-Şahin Ertürk       UNUTULMAZ İSİMLER   ÇAĞRI BEY: Büyük Selçuklu Devletinin kurucularındandır. Selçukluların ilk hükümdarı Tuğrul Bey'in kardeşidir. 990 yılında doğmuştur. Çağrı Bey, Horasan bölgesinin emîri idi. Seyhun ve Ceyhun nehirleri arasında yer alan meşhur ilim ve irfan bölgesi Mâverâünnehir’de Oğuz Türklerini etrafında toplayan Selçuk Bey'in vefatından sonra, ülkenin idaresi oğulları arasında taksim edilmişti. Çağrı Bey, her zaman kardeşi Tuğrul Bey'e yardımcı oldu. Tuğrul Bey'e isyan edip saltanat davasına kalkışan İbrahim Yınal’a karşı, oğulları Alparslan ile Kavurt’u sevk edip isyanı bastırması son yardımı oldu. Bu hâdiseden sonra rahatsızlanan Çağrı Bey, 70 yaşında olduğu hâlde, nice İslâm âlim ve velilerinin yetiştiği Serahs şehrinde vefât etti (1060). Türkleri fâtih bir millet olarak bir araya toplamak ve Anadolu kapılarının tam anlamıyla İslamiyet’e açılmasını sağlamak suretiyle Türklüğe ve İslamiyet’e pek büyük bir hizmet yapmıştır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.