Bunun adı takım sevdası

A -
A +
Dünyada en çok tercih edilen aktivite futboldur. Günümüzde 200’ü aşkın ülkede oynanmakta olan futbol, spor branşları arasında en popüler olma özelliğini hâlen elinde tutmaktadır. 
Futbol, dünyada olduğu kadar ülkemizde de epey bir rağbet görmektedir. İstanbul'dan, Ankara'ya, İzmir'den, Adana'ya, oradan da Sivas'a kadar yurdumuzun dört bir yanı futbol ile haşır neşir durumdadır. Peki, bir “takımın sevdalısı” olmak ne demektir hiç düşündük mü? Yağmurda ve çamurda günün hangi saatinde olursa olsun her hâlükârda takımına sadık olan kişileri hiç göz önüne aldık mı? Oysa kimimiz bu insanlara delirmiş gözüyle bakıyordur değil mi? Ancak bu kişilerin fanatik birtakım sevdalısı olduğu bilmiyor veyahut göremiyorlardır. Bu kişiler gideceği maç ile belki günün yorgunluğunu çıkarmak belki de içinde bulunduğu stres ortamından bir an kurtulmak ister. Kimileri bu olaya anlam veremezken, takım sevdalıları için gidilen her maç, tarifi yapılamayacak bir duygudur.
Dolayısıyla düşünüyorum da her ne olursa olsun ülkemizin ve dünyanın futbol gibi bir aktiviteye ihtiyacı vardır. İster bir takım oyuncusu olsun, ister bir takım taraftarı olsun insanların bu denli aktiviteler ile birbiri ile kaynaşması ve kötü alışkanlıklardan uzak durması sağlanabilir ve bu duygu nesillere futbol sevdası kadar aktarılmaya çalışılmalıdır. Yine bu sebeple tuttuğu takımın maçı var diye yurt içinde yurt dışında şehirler arası veya uluslararası seyahat etmeye çalışanları, günlerce önceden bilet alanları o gün heyecan içinde yerinde duramayanları ve yağmurda ve çamurda karda kışta gecenin bir vaktinde takımları uğruna yola çıkan insanlarımızı yadırgamayalım. Çünkü bunun adı takım sevdasıdır. Futbola alakası olmayanlar bilmese de onlar futbol gerçeğinin tam merkezindedir. Ama bu taraftar ve takım sevdası içinde olan kimselerin enerjilerini olumlu yöne aktarmaya çalışılmalıdır. Bu benim görüşümdür. Bu duyguyla bütün taraftarlara selamlarımı saygılarımı sunuyorum...
         Mustafa Terzi
 
 
 
 
 
ŞİİR
 
     Kime düştü?
 
Hayat yolunun yolcusu,
Yokuş çıkmak kime düştü?
Virajlıdır sağı, solu
Darda kalmak kime düştü?
 
Dava yolunun yolcusu,
Kimlere eyledi minnet?
Hava sisli, ortam puslu,
İstikamet kime düştü?
 
Beka yurdunun yolcusu,
Geliş dönüşlü bileti.
Terk et düşmanlığı, kini,
Zahit olmak bize düştü.
 
    Ramazan Özer-Denizli
 
 
 
 
GÜZEL DİNİMİZ
 
SABIR: Sabır, dert ve elemi şikâyet etmemektir. (Dert ve elemden kurtulmak için Se’âdet-i Ebediyye’nin 110. sahifesini okuyunuz.) Üç şeye sabredersen, büyük derece kazanırsın:
1- Herhangi bir belâya sabretmenin üç yüz sevabı vardır. Belâya çare, deva aramak, dua etmek, sabır sevabını azaltmaz. 2- İslâm bilgilerini öğrenirken zahmet çekmeye ve ibadetleri yapmaya sabretmeye, Cennette altı yüz derece verilir. 3- Günah işlememek için sabretmek...
Nefsin arzularına sabretmenin yedi yüz derecesi vardır. Musibet için de her nefesi için ayrı bir derece ve sevap alır. Malın, evlâdın gitmesi büyük musibet olup, bunlara sabredenleri, Allahü teâlâ, terazi başına getirmeye hayâ ederim, buyuruyor. [İslam Ahlakı-S. 529]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.