Tatlı dil ve güler yüz -2-

A -
A +
Kendimizin ve başkalarının hayatına anlam katmak ve sevdiklerimizce sevilmek istiyorsak, her zaman güzel ve tatlı sözlerle konuşmaya özen göstermeliyiz. İnsanlarla güzel söz söyleyerek konuşmak ilişkilerin düzelmesini, sevgi ve saygının oluşmasını sağlar.
Konuyla ilgili nice atasözümüz vardır. “Tatlı ye, tatlı söyle”, “Dilin cirmi küçük, cürmü büyüktür”, “Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim”, “Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez” gibi…
“Tebessüm, bedavadır, alanı mutlu eder, vereni üzmez”, “Huzurun anahtarı tebessümdür”, “Tebessüm ateşinde erimeyen maden bulunmaz”, “Başarının sırrı, güler yüz ve tatlı dildir...”
Bir kimsenin iyi insan olduğu; tatlı dili, güzel ahlakı, güler yüzü, cömertliği, münakaşa etmemesi, özürleri kabul etmesi ve herkese merhamet etmesi ile anlaşılır.
İnsanlara yapılacak en faydalı ihsan, en kıymetli hediye, tatlı dil ve güler yüzdür. Kimse ile münakaşa etmemelidir. Münakaşa, dostluğu azaltır, düşmanlığı arttırır. Kimseye kızmamalıdır. Kızmak, sinir ve kalp hastalığı yapar...
İyi ve başarılı insanlar tatlı dilli ve güler yüzlüdürler. Dostları, sevenleri değer verenleri çoktur. Öfkelenmemeli, hiç sertlik göstermemelidir. Geçimsizlikler, kavgalar ve bütün sıkıntılar sertlikten ve kırmaktan kaynaklanmaktadır. Kin ateşini körükleyen münakaşadır. Münakaşa, karşıdaki insanı cahil yerine koymak “sen bilmezsin, ben bilirim” demektir. Cahillikle suçlanan herkes az veya çok kızar. Münakaşa, dostların azalmasına, hasımların çoğalmasına sebep olur.
Tatlı dil, ağzımızdan çıkanlarla kirlenmemektir. Tatlı dil, sözcüklerle ahenk oluşturmaktır. Gürültü yerine armonik ses oluşturmaktır. Tatlı dil, şiirseldir. Tatlı dil, yumuşaktır. Tatlı dilin öyle özelliği vardır ki, yeri gelince dostlukları bitirir, yeri gelince nice düşmanlıkları izale edip gönülleri fetheder.
İkili ilişkilerde, ailemizde ve toplumda huzur arıyorsak, yaşadığımız hayatı güzel kılacak tatlı dili ve güler yüzü asla ihmal etmemeliyiz. Güzeli güzel yapan güzel söz ve tatlı dildir. Sevgiyle kalın...
         Seyfettin Karamızrak
 
 
 
 
ŞİİR
 
 
           Türkiye'm/Nisan güneşi
 
Nisan yağmuru var da, nisan güneşi yok mu?
Gazetem ilkbaharda, bir güneş gibi doğdu.
 
Zulmet bulutlarını, dağıttı senelerce,
Hidayet nurlarını, yaydı hem on binlerce.
 
‘Allah yâr bize’ deyip çıktılar ki bir yola,
Gece gündüz demeyip vermediler hiç mola.
 
Hizmette sınır yoktu, hem dine hem millete,
Samimi bir gayretle erişildi rahmete.
 
Çok da kışlar yaşandı, çekildi sıkıntılar,
Hizmete darbe için, oynandı senaryolar.
 
Rabbim elinden tutar, cömertlerin, garibin,
Elbet düzlüğe çıkar, Hizmetçisi bu dinin.
 
Elli iki senedir, kesintisiz yayında
Çizgisi hep millîdir, aşk taşır kovanında
 
Yayar Ehl-i sünneti, onun Bizim Sayfası,
Uyandırır ümmeti, odur dostun en hası.
 
Kavuştuk yine ona, hamd olsun Rabbimize,
Her gün sayfalarca nasihat eder bize.
 
Çaresize dermandır, yardıma hemen koşar
Onu okuyan herkes, gönlünde huzur yaşar
 
Doğruluk dürüstlük var, onun yazarlarında
Daima yayın yapar, devlet millet yanında
 
Türkiye gazetesi gerçekten huzur verir,
Balın tarifi olmaz, ancak tatmak gerekir…
 
                       Alaaddin Erdoğan
 
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
HUSUS: İş. Mevzu. Yol. Usul. Keyfiyet. Madde. Şey.
HUSUSİ: Bir şeye ait olan. Herkese ait olmayan.
GADDAR: Kahredici, öldürücü. Ahdine vefa etmeyip hıyanet eden. Hain, zalim, çok zulmeden.
FASILA: Aralık, ara, kesinti.
İLHAK: Katma, bağlama, ekleme. Egemenliği altına alma.
CÜRET: Yüreklilik, ataklık, cesaret. Düşüncesizce, saygıyı aşan davranış.
MARUZ: Bir olayın, bir durumun etkisinde veya karşısında bulunan. Arz edilen, sunulan, verilen.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.