Mutluluğun formülü -1-

A -
A +
Mutlu olmanın, ya da mutluluğu yakalamanın yollarını anlatan kitapların sayısını yazacak olsak sayfalar yetersiz kalır. Herkes mutlu olmak için yaşar. En büyük amacımız, hatta hayatımızın gayesi mutlu olmaktır. Lakin şu fâni âlemde mutluluk perisini yakalayabilen çok azdır. Zira kime rastlasan hâlinden şikâyet eder. Cihan padişahı Yavuz Sultan Selim Han bile: “Bütün dünya benim olsa, gamım gitmez nedendir bu” demekten kendini alamaz. Kim bilir, belki de mutluluk bu evrenin dışında bir yerlerde saklıdır. Ya da mutluluk denilen şey hayalî bir duygu mudur?
Dünyadaki bütün fikirler, ideolojiler insanı mutlu etme iddiasındadır. Ama aynı fikir ve ideolojiler kendilerinin dışındaki bir diğerini insanın felaketi olarak görür. Bu nedenle insanlık tarihi fikirler savaşı içindedir de denilebilir. İdeolojiler savaşır, insanlar ölür. Biz her ne kadar farklılıklar zenginliktir” desek de, pratikte maalesef öyle olmuyor. Türkülerimizdeki “Koyun kurt ile gezerdi/Fikir başka başka olmasa" satırları bunu özetliyor… Bu mübarek ramazan ayında iliklerimize kadar hissettiğimiz güzel dinimizin en önemli umdelerinden biri de insanlığı mutlu etmektir. Hatta bütün fikirler insana belli bir ömür biçerken, güzel dinimiz, bitmeyen mutluluk ve ebedî saadet vadetmektedir.  Hazreti Yunus’un “Ölümden ne korkarsın/ Korkma ebedî varsın” dediği gibi… Sevgililer sevgilisine soruyorlar, ‘en güzel dua nedir?’ diye. “Allah’ım bize dünyada ve ahirette iyilik ver. Bizi Cehennem azabından koru” duasıdır, buyururlar. Bu duanın, peygamber efendimizin en çok okuduğu dua olduğu da rivayet edilir.
Mutluluğun formülü çoksa da, ben haddim olmadan bugüne kadar öğrendiklerimden kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Dünya ve ahiretin mutluluğu=inanmak, itikat etmek, bilgi sahibi olmak, emek, yemek, sevmek ve nihayet vermek. Önce kendimizi bileceğiz. Zira kendini bilen Rabbini bilir. Sonra Allah’ın rızasına uygun olarak çalışmak… Çünkü çalışmadan yaşamamız mümkün değildir...
             İdris İspiroğlu
 
 
ŞİİR
 
                  Hicran
 
Vatandan ayrılışın bu kaçıncı baharı?
Saymaya korkuyorum mevsimleri, yılları.
 
Ondan uzaklaştıkça seneler katlanıyor,
Sanıyorum rakamlar bire on beş gidiyor.
 
Fakat bahar gelince yüreğimde bir yara,
Sanki koparıyorlar onu benden alıp da.
 
Diyorum: ‘Firkatin son baharıdır bu,
Bir müjde-i vuslatın ilkbaharıdır bu’
 
Sitanbuli hicranın elbet sonu vardır
Hâline şükreyle kim kışın önü bahardır.
                                             Sitanbuli
 
 
BİTKİLERİN DİLİ
 
KABAK: Kabak, bir sıcak ve ılıman bölge bitkisidir. Şiddetli soğuk ve sıcakları sevmez. Kumlu, killi, derin ve havalı topraklarda yetişir. Tohumları ekilip çimlendikten sonra çapalamak, meyveler çıkmaya başladıktan sonra da sulamak gerekir. Şubat, mart ayında ekilenlerinden turfanda kabak elde edilir. Nisanda ekilenler ise yazın meyve verir. Ülkemizde birçok kabak türü bulunur. Özellikle sakız kabağı, kestane kabağı, helvacı kabağı gibi türleri önemli olup tıbbî olarak da kullanılmaktadır.
Kalsiyum, magnezyum, demir, sodyum, fosfor ve potasyum açısından zengin olan kabak, sindirim yenileyicidir. Gözlere kuvvet verir. Zararlı toksinleri vücuttan dışarı atmaya yardımcı olur. Kemik yapısını kuvvetlendirir. Düzenli tüketildiğinde tansiyonu düşürür ve dengede tutmaya yardımcı olur. Kan basıncını düşürür. İyi bir antioksidandır. Bağışıklık sistemini güçlendirir…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.