Mutluluğun formülü -2-

A -
A +
Mutluluğun formülünü kendimce değerlendirmeye ve bir özet çıkarmaya bugün de devam ediyorum...
Allah’ın rızasına uygun olarak çalışkan insan, Hakk’ın mahbubu, sevgilisidir. Bedenimiz bize Hakk’ın emanetidir. Onu her türlü ihtiyaçlarını karşılayıp korumak ve mutlu etmek de vazifemizdir. Yaratanı ve yaratılanı sevmek, mutluluğun olmazsa olmaz kuralıdır. Vermekse, insan olmanın icabıdır. Mutsuzluğun içinde, mutluluk düşünülemez. Dünyada sağlam insanların yanında, hastalar, engelliler, yaşlılar, yetimler, kimsesizler ve bize muhtaç başka canlılar da vardır. İnsan şüphesiz büyük bir emanet yüklenmiştir. Büyüklerimiz, ‘bedenin gıdası yemekle, ruhun gıdası vermekledir’ buyurmuşlardır. Sağlığı için her şeyini doktorlara veren birinin, sonsuz hayatı için bir şey vermemesi aklın kabul edebileceği bir şey değildir. Şüphesiz bize her şeyi veren, bizim de infak etmemizi vermemizi emretmektedir.
İnsana yapılacak en büyük iyilik, ona mutluluğun yolunu göstermektir. Adı güzel, kendi güzel peygamberimiz ve şanlı Eshabı ve onların izinde yürüyen erenler, hayatlarını insanlara saadet yolunu öğretmeye vakfettiler. Anadolu erenleri, Hakk’ın habibinin insanlığın iki cihan saadeti için tutuşturduğu sönmez meşalelerdir. Bu meşaleler, Hak’tan gelen mutluluğun yolunu aydınlatan kandillerdir. Zaten iyi düşünülürse görülecektir ki, insanlığı mutsuz eden şeylerin hepsi mübarek dinimizin yasak ettiği şeylerdir. Garimeşru ilişkiler, zararlı alışkanlıklar, kötü huylar… Hâsılı insanın huzurunu bozan ne varsa hepsi cana zehirdir.
Sözün kısası hayatı bilgi ile mutluluğu sevgi ile yakalayabiliriz. Sevgililer sevgilisi: “Birbirinizden nefret etmeyin, birbirinize haset etmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin. Ey Allah’ın kulları, kardeş olun. Bir Müslümanın din kardeşiyle üç günden fazla küs durması helâl olmaz!” buyurmaktadır. Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de “Ne yapsalar nafile, insanoğlu sevip sevilmedikçe mesut olamayacak, Hakkı tutup Hakka tabi olmadıkça da birbirini sevemeyecektir'' buyurmuşlardır.
         İdris İspiroğlu
 
 
 
ŞİİR
 
     Ramazan
 
Kutlu makbul yüce şanı,
On bir ayın tek sultanı,
Kamil eder ham insanı.
Varsa nefsi taşan azan,
Terbiye eder ramazan.
 
Rahmet saçar ayın başı,
Bal yapar her yenen aşı,
Sevin zikret dök gözyaşı.
Olmasın hayatın hazan,
Bahar eder bil ramazan.
 
Ortasında var mağfiret,
Olur her bir harama set,
Yoksul doyur ibadet et.
Ecir yap bol sevap kazan,
Çünkü fırsattır ramazan.
 
Her orucun günah yakar,
Gönlüne hikmetler akar,
Melekler gıptayla bakar.
Kalbine gam gelse bazan,
Siler bırakmaz ramazan.
 
Ömrün gonca güller açar,
Kötülükler senden kaçar,
Şeytan bu ay kalır naçar.
Odur her an kuyu kazan,
Fakat engeller ramazan.
 
    Seyfettin Karamızrak
 
 
 
TARİHTEN BİR YAPRAK
 
BORCUN VADESİ: Osmanlı vezirlerinden biri, fakir ve muhtaçlara devlet hazinesinden borç para veriyor "ödemenizi sultanımız vefat edince yaparsınız” diyordu. Bu duruma şahit olan bir adam bir kabul gününde veziri sultana şikâyet ettiler: "Efendimiz sizin veziriniz demek ki sizin bir an önce ölmenizi istiyor, siz ölünce de paraları zimmetine geçirecek" dediler.
Bunun üzerine padişah, vezirini huzuruna çağırıp durumu sordu. Vezir padişahın yüreğini ferahlatan şu açıklamada bulundu: "Padişahım, söylenen doğrudur. Ben hazineden muhtaçlara borç para veriyor, vadesini de sizin ölümünüze bağlıyorum. Ama bunu, aksine sizin çok yaşamanızı istediğim için yapıyorum. Bilirsiniz ki her borçluya borcunun vadesi kısa gelir, vade dolmasın diye bakar, bunun için dua eder. Bu demektir ki borçlarını siz ölünce verecek olanlar, borçlarının vadesi dolmasın diye sizin için dua edeceklerdir. Allah katında en makbul dualardan biri de borç altındaki kullarının duasıdır. Benim de maksadım sizin sağlık ve afiyetinizdir..."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.