Samimi düşünceler -1-

A -
A +
Dil, bir anlaşma aracıdır ama en yakın arkadaşımızla çoluk çocuğumuzla bile bazen problem yaşarız, iletişim sorunu çıkar ortaya… Yunus Emre’nin sözü gelir hemen hatırıma: “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” der mübarek… Hakikaten bizi idama götüren de ipten kurtaran da bazen dilimizdir…
Aslında öyle bir anlaşma dili vardır ki onunla herkesle ve her şey ile hemen her konuda anlaşabiliriz… “Hissetme dili” diyorum ben ona… Bir enerji vardır bu dilde… Pozitif bir duygu yoğunluğu vardır…
Bu dil ile çiçeklerle, ağaçlarla, böceklerle, kuşlarla; canlı cansız her şeyle anlaşabiliriz… Hissetmek rahatlamaktır… Hatta elimde olsa herkese daha az konuşmayı, daha çok hissetmeyi öneririm. Derim ki: “Kızgınlıklarımızı öfkeyle beslemeyelim… Öfkemizi kine dönüştürmeyelim…” Aslında insanı hissetmekten mahrum kılan da onun kendi zihnidir… Hisleri duyguları bastıran da zihindir… Bir insanda his yani duygu dünyası güçlü ise düşünürken de o insan kolay kolay yanlış yapmaz, hata yapmaz…
Eğer mahlûkatı seversek, şimdikilerin doğa dediği tabiat ile derin yakınlık içinde oluruz… Ağaçlar bizimle konuşur, çiçekler bize açar, kuşlar gelip omuzumuza kadar çekinmeden konarlar…
Bir tarihte, sahilde denizin maviliklerine dalmış otururken denizden bir karabatak çıktı, gelip yarım metre yakınıma kadar sokuldu, âdeta o da benim gibi denizi seyre daldı… Onunla aramızdaki bu yakınlık birer ikişer derken herkesin dikkatini çekmiş olmalı ki oradaki bütün insanları başımıza topladı. Orada bu kuşun bana güven doyması beni çok duygulandırmıştı…
Derler ki binlerce bitki Lokman Hekim’e kendileri söyledi hangi hastalığa şifa olacaklarını, iyi geleceklerini… Eğer bu mümkün değil diyorsan, şimdiki farmakologlar da bu şeyin doğru olduğunu gösteriyor, yani ortak dili…
Bir çiçeğe kopartmak üzere yaklaşırsan bilesin ki titremeye başlar. İşte hayatın sırrı da burada… Sen kendini bıraktığında, dostça bir tavır aldığında, sevgi dolu olduğunda herkes sana dosttur… Bir Müslümanda bu derece sevgi, saygı itaat ve ihlas varsa umulur ki sonu hayır olur…
      Mustafa Ali Mahdum
 
 
 
ŞİİR
 
       Anam olsaydı...
 
Yorgun, argın işten eve dönünce,
Hâlimi sorardı, anam olsaydı.
Üzülürdü, beni üzgün görünce,
Arkamda dururdu anam olsaydı.
 
‘Kuzum’ diye seslenirdi kızsa da,
Şükrederdi, dünyalığı azsa da,
Çoklarını geçim derdi bozsa da,
Sükûnet arardı, anam olsaydı.
 
Yavan da pişirse yağlıydı aşı,
Yalanla, hileyle olmazdı işi,
Çok çile çekti ya, sıktı hep dişi,
Sineye sarardı, anam olsaydı.
 
Altmış bir seneyi bitirdi böyle,
Tam on taş bağrına oturdu böyle,
Koparmadı bağı, geldiği köyle,
Hayaller kurardı, anam olsaydı.
 
Gıyabî nafile gayrı ettiğin,
Yetsin artık, boşa atıp-tuttuğun,
'Vefa' yolu değil ise, gittiğin,
Helvanı karardı, anam olsaydı.
             Mustafa Özkahraman
 
 
 
AYDIN-ÇİNE: Çine ilçesi, Ege bölgesinde "Efeler Diyarı" olarak tanınan ve dünyanın en iyi incirinin yetiştiği şirin bir vilayetimiz olan Aydın iline bağlıdır. Büyük Menderes Havzasının güneyinde Çine Çayının suladığı, yeşil alanlara bakan Madran Dağının güneybatı eteklerinde kurulmuştur. Merkez ilçeye 38 km uzaklıktadır. İlçenin toplam nüfusu 53.820’dir. 6 mahallesi ve 65 adet köyü vardır. İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Büyük ve küçükbaş hayvancılık önemli geçim kaynağıdır. Dokuz bine yakın da zeytin üreticisi vardır. İlçede özellikle dünyanın en kaliteli sodyum, feldspat ve kuvars maden rezervleri vardır. Tarım alanlarında ise buğday, mısır (tane-silajlık), pamuk, yer fıstığı, çavdar yetiştirilmektedir. Yüksek seviyelerde yetişen elma, kestane, armut ve ceviz ile sebzecilik ve meyvecilik tarımda önemli yer tutmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.