Hayata nereden bakıyorsunuz? -2-

A -
A +
Yunus Emre ne diyor? “İlim ilim bilmektir/İlim kendin bilmektir/Sen kendini bilmezsin/Ya nice okumaktır.” Bunları söylerken ne demek istemiş çoğu insan bunun farkına varamadan yaşıyor. Eskiler de derlerdi ki: “Kişi kendini bilmek kadar irfan olmaz...” Yani, kendini bilen tanıyan gücünün imkânının ne olduğunun farkında olan, sıkıntılar ile nasıl mücadele edebileceğini de iyi bilir. Düşmanı yenmek için düşmanını iyi tanımalısın. Burada da dikkat edersen sorun düşmanını iyi tanıyıp tanıyamamak… Bu sebeple senin en büyük rakibin yine kendinsin. Sorunu sorun yapan da sensin. Senin kafanın içindedir her şey. Bir diğer bakış açısı da bu tür olumsuzluklarla muhatap olan sadece sen değilsin. Seninle eş değer zamanda farklı coğrafyalarda aynı sıkıntılardan mustarip nice insan var. Ama kimimiz ne yapar ne der? “Neden benim başıma geldi?” sorusu ile boğuşup durur. Bir diğer açı ise acizliğimizi bilmemiz hatalar yapmaya müsait bir yapıda olduğumuzu fark etmemiz ve bunlardan ders alarak tecrübeler edinebilmemiz. Bir de sıkıntılara empati yaparak bakış açısı oluşturabiliriz. Başkasının, örneğin eşimiz yüzünde sıkıntı yaşıyoruz. Kendimizi onun yerine koyalım bir, bakalım neler olacak. Etrafımdaki başarılı, kendi ile barışık huzurlu insanlara bakıyorum hepsinin ortak özelliği kendilerine ait bakış açıları oluşmuş. Bu da onların karakterlerini kişiliklerini fıtratlarını belirleyen özellikler hâline gelmiş. Hayata dümdüz bakmayan farklı açılardan olayları değerlendirebilen hayat mücadelesinde ihtiyacı olanların hayatlarına dokunabilen duyarlı insanlar. Bu insanların tek farkı bakış açılarının geniş olması her yönü ile olaylara kişilere bakabilmeleri. Çok önemli sanacağınız bir özellikleri yok yani. Siz de onlardan olabilirsiniz. Einstein’ın beynini açıp baktıklarında diğer insan beyinlerinden hiçbir farkının olmadığını görmüşler.          Hamiye Paç     ŞİİR             Gardaşım...     Edep evvel gelir, ilim peşinden, Vermezsen nafile ta en başından, İhmal edip çekinirsen yaşından, Sittin sene temel almaz, gardaşım.   Bilimden bîhaber, edepten yoksun, Bekle ki bu nesil fezaya çıksın, Anaya, ataya hep atar çeksin, İlelebet yüzün gülmez gardaşım.   Kimsede kusur yok, zamane işte, Ebeveyni ne yapsın ki işinde, Öğretmen, emekli olacak yaşta, Böyle çocuk ne eylesin gardaşım.   Yeis yakışmaz da, bu nedir artık, Kültür ve ahlaka çok uzak kaldık, Sosyal medya diye kafayı kırdık, Derdimizi kimse bilmez gardaşım.   Gıyabî duadan gayrısın bilmez, İstese dahası elinden gelmez, Mukaddese olan hasretim bitmez, Salih amel sahibi ölmez gardaşım.                   Mustafa Özkahraman         ESKİMEZ KELİMELER   GIYAB: Görünmemek. Göz önünde olmamak. Hazırda bulunmamak. Bilinmeyen şeyler. Arka. Arkasından. SİTTİN: Arapça sayı olarak altmış (60). VEÇHE: Yan, taraf. Yüz. TELKİN: Zihinde yer ettirmek. Fikir aşılamak. Zihinde yer etmiş düşünce. TEVESSÜL: Allah'ın dergâhına yaklaştıracak amel işlemek. Sarılmak. Başvurmak. İnanmak. Sebep tutmak. MİSİLLEME: Kısasa kısas. TEATİ: Karşılıklı düşüncelerini söyleme, fikir alıp verme. MUVAKKİT: Vakti tayin eden. Tam ayarlı saat. Güneşe bakarak namaz vakitlerini bildiren kimse. MUVAKKİTHANE: Saatlerin ve zamanlama hesaplarının yapıldığı yer. Muvakkidin görev yaptığı yer.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.