Türkiye'nin beka meselesi yokmuş!

A -
A +
Gezi darbesi kalkışmasında “Siz de her şeyde dış güç arıyorsunuz” diyenleri hatırlarsınız… Dış güç var mıymış yok muymuş, 15 Temmuz’da vücut bulmuş hâliyle gördük. Mısır darbecilerinin S. Arabistan’da ışıklı küreye dokunup, Venezuela’ya kadar uzattığı elin önümüze koyduğu onlarca örnek her şeyi gösterdi. Fakat Türkiye’de darbe girişimlerini kamufle etmekle görevli tipler utanmadı, şimdi de ‘beka’ uyarılarını dillerine doladı. Onlara bakarsanız, bu tehdit söylemini seçim kazanmak için AK Parti ve MHP kullanıyor. Sanırsınız İsviçre ya da Norveç’te yaşıyoruz… FETÖ, PKK, Suriye, İran, Doğu Akdeniz, Ege, ekonomik saldırılar gibi problemlerimiz yok da, Erdoğan ve Bahçeli uyduruyor.               *** Oysa… Ellerinde ekonomik baskıdan başka çaresi kalmayanların son filmini izliyoruz aylardır. Londra merkezli dolar operasyonu beklenmedik bir şey değildi. Bu yüzdendir ki, önümüzdeki kasım ayında yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçimleri geçen yıl 24 Haziran’a alındı. Bugün piyasaları nasıl yangın yerine çevirdiklerini gördüğümüzde, erken seçim kararının ne kadar isabetli olduğu daha iyi anlaşılıyor, değil mi? Peki, Cumhurbaşkanlığı’nın sağlama alınması, beka riskini sona erdirdi mi? ‘AK Parti-MHP ittifakı 3-5 belediye kaybetse ne olur, biraz da ötekiler yönetsin’ diye düşünenler… 1 Nisan sabahı sizi neyin beklediğini… Bir mücadelenin ortasında yaşanacak zaafın nelere mal olacağını hesap ettiniz mi?               *** Demiyorum ki AK Parti’nin, hükûmetin ya da belediyelerin hiç hatası yok. İnsanın olduğu yerde mutlaka hata da vardır, yanlış yapan da... Ancak, yarar mı çok, zarar mı, buna bakmak gerekmez mi? Burada defalarca yazdım… Bir AK Partilinin işlediği suçun veya ihanetin vebali, CHP’lininki ile aynı olamaz. Çünkü AK Partili davasına ihanet ederse, bütün umudunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bağlayan dünya üzerindeki milyonlarca Müslümana ve mazluma ihanet etmiş olur. Bununla da kalmaz, daha müreffeh ve özgürce yaşayacak nesillerin vebali bunların üzerinde olur. 90’ların karanlığını yaşamış, bugün kavuştuğumuz refah ve özgürlüğün değerini bilen birisi olarak bütün samimiyetimle yazıyorum bunu. Daha iyisini bulun, ben de sizinle beraberim. Lakin hesap bu değil… Piyasalardaki bütün kollarını Cumhur İttifakı'na karşı harekete geçirenler, bu denli büyük bir operasyonu sadece belediye başkanlığı koltuğu kazanmak için yapıyor olabilir mi? Sözde Atatürkçü CHP, sözde milliyetçi İP, sözde dindar SP’nin terör örgütü partisi HDP ile ittifakında hiçbir beis yok mu sizce? Onlara ittifakı da Erdoğan ve Bahçeli mi kurdurdu? Bu ihtimal mantık dışı olduğuna göre, PKK ve FETÖ ile iç içe geçen o ittifakta amaç ne? Bir hesap yoksa eğer, terör örgütünün merkezi Kandil, CHP-HDP-İP-SP ittifakından duyduğu memnuniyeti niye ilan eder? Millet gerçeği görsün de gidip AK Parti ve MHP adaylarına oy versin diye mi?               *** Ben gördüğümü söyleyeyim dostlar; Oyun artık açık oynanıyor. Bakın, ABD kendini gizlemiyor. Bunu biraz da Trump’a borçluyuz. Adam niyetini de, yapacaklarını da açık açık söylüyor. ‘Beş benzemez’in bir araya geldiği ittifakta da böyle bir şeffaflık var. Ne Kemal Kılıçdaroğlu saklayabiliyor niyetini, ne Kandil, ne şu, ne bu… Her şey bu denli ortadayken tarafını belli etmek gerekiyor.       *************   MHP’nin yarım asrı…   Merhum Başbuğ Alparslan Türkeş’in, 1969’da kurduğu MHP ve ülkücü hareketle bu ülkeye ne büyük hizmet ettiğini, bugün etrafımızı saran ateş çemberinde bir kez daha anlıyoruz. ’80 darbesinde gördükleri işkenceye, idamlara rağmen ülkesini ve milletini canı pahasına savunan ülkücüler, binlerce yıllık Türk-İslam davasının neferidir. Seyyid Ahmet Arvasi gibi sağlam rehberler edindikleri için Ehl-i sünnet konusunda şuurludurlar, asla başkalarından ithal bozuk itikatlara da kapı aralamazlar. Merhum Türkeş gibi, bayrağı devralan Devlet Bahçeli de karanlık 28 Şubat sürecinden bugüne Türkiye’nin bekası için önemli rol üstlendi. Koalisyonlar döneminin tamamen kapanmasında, Türkiye’nin istikrar ve huzura kavuşmasında, yasakların kaldırılması ve tehditlerin bertaraf edilmesinde başrol oynadı. Şimdi çok önemli bir görevi daha yürütüyor Bahçeli. Milliyetçi-muhafazakâr kesimin, Cumhur İttifakı çatısı altında güç birliği yapması ve geleceğe yön vermesi için Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte tarihî bir misyon yürütüyor. İnancım o ki, hem Cumhurbaşkanımızın, hem de Bahçeli’nin yarınlara bırakacağı en büyük miras bu olacak. Gelecek nesiller iki lideri hayırla ve duayla anacak. Ama unutmamak lazım ki… Bu ittifakın karşısında da hep birileri olacak. Çünkü bu mücadele, kıyamete kadar devam edecek.     ***************   Arvasi Hoca’yı Erzurum’da anlatacağız   İlkini Balıkesir’de yapmıştık. İkincisini Tokat’ta… Üçüncü durağımız Erzurum olacak. Büyük mütefekkir Seyyid Ahmet Arvasi Hoca’yı, vefatının 30. yılında genç nesillere anlatmak için önümüzdeki hafta Cumartesi günü, yani 16 Şubat’ta dadaşlar diyarına gidiyoruz. Gazetemiz ve Erzurum Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde yapılacak panelin konuşmacıları Prof. Dr. Hasan Seçen, Prof. Dr. Ramazan Ayvallı ve Genel Yayın Yönetmenimiz Dr. İsmail Kapan olacak. Panelin moderatörlüğünü ise Arvasi Hoca’nın talebelerinden Hüseyin Sarıkoç yapacak. İbrahim Erkal Kültür Merkezi’nde gerçekleştireceğimiz panelin başlama saati 18.00. Şimdiden tüm Erzurumluları bu önemli organizasyona davet etmiş olayım. Tam da Arvasi Hoca’yı anlamamız gereken günlerdeyiz çünkü…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.