Petrolü biz de çok sevelim

A -
A +
Kızıyoruz falan ama, Trump açık sözlü adam.
En azından önceki ABD Başkanları gibi lafı eveleyip gevelemiyor…
Diyeceğini doğrudan söylüyor.
“Petrolü çok seviyorum” dediği gibi.
           ***
Bu zengin sarışın, daha ABD Başkanı olmadan da çok önemli şeyler söylemişti.
Mesela 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında CIA ve rakibi Hillary Clinton’un olduğunu demişti.
Haksız mıydı?
Daha geçenlerde Hillary, FETÖ’cü basketçi ile poz verip, arz-ı endam etti.
Zaten FETÖ’nün, Hillary’nin seçim kampanyasına aktardığı paralar da az buz değildi.
Hepsi yazılıp çizildi.
           ***
Barış Pınarı Harekâtı başlayınca, “Türkiye ile savaşmamızı kimse beklemesin” diyen ve askerlerini çekme kararı alan Trump’ı, terör örgütü PKK/YPG’nin hamisi kurmayları ve bazı senatörler zayıf yerinden vurmuş.
Önüne Orta Doğu’nun ve Suriye’nin petrol haritasını koymuşlar.
Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ve emekli General Jack Keane, Suriye’deki önemli petrol yataklarının ABD ve taşeron örgütleri PKK/YPG’nin kontrolünde olduğunu söyleyip, “Çekilirsek buralar Rusya ve İran’a kalır” demiş.
Bu görüşmenin neticesinde, ‘petrolü çok sevdiğini’ açıklayan Trump, petrol yataklarının kontrolünü bırakmamaya karar vermiş.
Nitekim ABD askerlerinin ve teröristlerin bölgeden tamamen çekilmediklerini, petrol bölgelerinde birlikte devriye yaptıklarını görüyoruz.
Malum, petrol bölgesi Kamışlı için de Rusya aynı stratejiyi izledi, Soçi görüşmesinde buranın kontrolünü bırakmadı.
           ***
Suriye’de biz ne yapıyoruz, iş nereye varacak derseniz…
Emperyalistlerin kemik kavgasında biz yokuz, bulaşmıyoruz.
Kimsenin toprağında da, petrolünde de gözümüzün olmadığını defaatle söyledik.
Hem de buralar bir asır önce bizim toprağımız olduğu hâlde.
‘Ülkemizi tehdit eden teröristlerinizi şuradan götürün, az ötede oynayın. Biz de bu bölgeye ülkemizdeki Suriyeli gerçek hak sahiplerini taşıyalım’ diyoruz sadece.
Elimizde Şam’ın, kapı gibi ‘terör tehdidi olduğunda girebilirsin’ dediği Adana Mutabakatı varken üstelik…
Bunda bile bir sürü problemle, binlerce kilometre öteden gelip kendini meşru güç gibi göstermeye çalışanların abidik gubidik oyunlarıyla karşılaşıyoruz.
           ***
Hele durun, bakalım…
Bu daha başlangıç.
Suriye’deki zengin hidrokarbon yatakları ile ilgili kavgada yokuz ama, asıl mevzu bundan sonra Doğu Akdeniz olacak ve biz orada söz sahibiyiz.
Yani, Doğu Akdeniz’deki kavga, Suriye’deki gibi olmayacak.
Ayrıca, CHP Genel Başkanı’nın dediği gibi, biz orada yok değiliz.
En başından beri Doğu Akdeniz’deyiz ve meselesinin tam ortasındayız.
Çünkü ülkemize en az üç yüz yıl yetecek rezervden bahsediyoruz.
Fırat Kalkanı ve Afrin harekâtlarını yaparken, Org. Hulûsi Akar Doğu Akdeniz ve Ege mesajlarını boşuna vermedi.
Fakat mesele, devletimiz bu emperyalistlerle dışarıda boğuşurken, içerideki iş birlikçilerinin boş durmaması.
           ***
Geçtiğimiz pazar günü, Fransa’nın ve Siyonist aklın sınırımızda bir PKK devleti kurmak için Sevr’den bu yana neler yaptığını, aynı ülkenin bir aydını tarafından kaleme alınan yazıdan aktarmıştım.
Acı olan şu ki, devletimizin o bir asırlık planı çöpe attığı günlerde, bir CHP’li belediye başkanı Fransa’da Türkiye’yi Batılı dostlarına şikâyet ediyordu.
Hem de ne sebeple?
PKK/YPG destekçisi belediyelere kayyum atandığı için.
Bu kadar mı?
“Türkiye ile İran savaşsa ben İran’dan yana olurum” diyen bir CHP’li, MİT tırı ihanetinden dolayı tutulduğu hapisten çıkar çıkmaz CHP grubunda kahraman gibi karşılandı.
PKK’yı, YPG’yi terör örgütü olarak görmediğini söyleyen CHP’lilerle ilgili, partilerinden -bırakınız yaptırımı- bugüne kadar bir tek tepki duyanınız var mı?
Evimizi işgal etmek için sınırımıza dizilmiş eşkıyaları savunan bir partiden bahsediyoruz.
Üstelik bunlar daha birkaç ay önceki seçimlerde Türkiye’nin en büyük şehirlerini kazandı.
Biz daha kime, ne diyelim ki…
           ***
Sadece sınırımızı terörden temizlemek ve ülkemizi göçmen yükünden kurtarmak için yaptığımız bir hamlede bile devletimizin kayıtsız şartsız arkasında durmayan partiler, Doğu Akdeniz’de ipler gerildiğinde ne yapar sizce?
Bazı ipuçları var.
Demin bahsettiğim Kılıçdaroğlu’nun “Biz niye Doğu Akdeniz’de yokuz?” sözü mesela…
Devamında ne demişti CHP Genel Başkanı?
“Çünkü Mısır’la kavga ettik.”
Taha Dağlı Haber7’de bu sözün analizini yapmış.
Şöyle diyor;
“2003 yılında Mısır’da Mübarek rejimi Kıbrıs’ta Rumlarla münhasır ekonomik bölge anlaşması imzaladı.
2010’da İsrail, Doğu Akdeniz’de doğalgaz buldu.
O gazı çıkardıktan sonra Türkiye üzerinden Avrupa’ya satmak için Ankara’nın kapısını çaldı.
Ancak Mavi Marmara katliamıyla Türkiye, İsrail’in teklifini reddetti.
İsrail için transfer uzun vadeye kalmıştı.
Gazı çıkardığında ise birilerine satması lazımdı.
En yakınına yani Mısır’a gitti.
Hüsnü Mübarek ile doğalgaz sevk anlaşması imzaladı.
Sonra 2011’de Mübarek devrildi.
2012’de Mursi Mısır’ın seçilmiş ilk cumhurbaşkanı oldu.
Mursi göreve gelir gelmez ne yaptı biliyor musunuz?
Hem 2003’te Rumlarla imzalanan MEB anlaşmasını hem de İsrail ile yapılan doğalgaz sevk anlaşmasını feshetti.
Sonra ne yaptı Mursi?
Rumlar ve İsrail’den boşa çıkardığı o anlaşmaları Türkiye ile imzaladı.
Mursi’nin bu hamlesiyle İsrail’in Rumlarla doğalgaz konusundaki tüm anlaşmalarının bütünlüğü de bozulmuş oldu.”           
               ***
Sonra Mursi’nin başına gelenleri biliyorsunuz.
Kanlı bir darbeyle koltuğa oturan ‘Trump’ın en sevdiği diktatör’ Sisi, İsrail’e doğalgazla ilgili ne varsa fazlasıyla geri teslim etti.
Mevzu sadece Mısır da değil…
Puzzle’ın bir diğer parçası Libya.
2011’de Kaddafi’yi deviren Batı, Yunanistan’ın Akdeniz’de Libya’ya ait 39 bin kilometrelik alanı, boşluktan istifade ederek sahiplenmesinin yolunu açtı.
Böylece Girit adası üzerinden tüm doğalgaz parsellerini tek elde topladı.
İşte bu oyunu bozmak için Türkiye Libya’da merkezi hükûmeti destekliyor.
Onlar ise Hafter üzerinden oyunu sürdürmeye çalışıyor.
İşte bu yüzden olsa gerek ki, Kılıçdaroğlu sık sık Türkiye’nin Mısır ve Libya politikasını eleştiriyor (!)
           ***
Biz içeride patatesle, soğanla, ıspanakla uğraşırken, etrafımızda olanlar böyle.
Devletimiz her şeyin farkında, gereğini yapıyor da, mesele olan biteni vatandaşa anlatmakta.
Şu kadarını söyleyeyim; Sıra Doğu Akdeniz’e geldiğinde petrolü, doğalgazı biz de çok sevelim.
Çünkü en meşru hakkımız, dışarıdan-içeriden yürütülen propagandalara kulak tıkayıp, emperyalistlere asla boyun eğmeyelim.
Bu sırada kendi içimizdeki yabani otları da ayıklayalım.
Yoksa ıspanağa karışanlar gibi hepimizi zehirlemeye devam edecekler, benden söylemesi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.