Bizi Anadolu irfanı kurtarır

A -
A +
  Ne çok uğraştılar bizi de Batılılaştırmaya... İslamiyet 'ilim öğrenmeyi' her Müslümana farz kıldığı, Kur’ân-ı kerimin ilk emri "Oku" olduğu hâlde, aksine inandırmaya... Az şey yapmadılar... Binlerce yıllık birikimimizi bir gecede yaptıkları 'sözde devrim'lerle çöpe atıp, imparatorluk bakiyesi koskoca toplumu zır cahile dönüştürmeleri hesapsız değildi elbette... Asırlarca dünyaya hükmetmiş bir millet olmamıza rağmen, tarihimizden, kültürümüzden uzaklaştırıp ucubeye döndürdükleri insanların suçunu da Anadolu irfanına yıkarak hokkabazlık yaptılar yıllarca... Aile düzenimizi bozup, elimizde köpek gezdirince, içip içip kafayı bulunca 'çağdaşlaşacağımıza' inandırmaya ne çok çabaladılar. Sonuç n'oldu? *** Bir virüs belası geldi... Kültürümüzün ve medeniyetimizin değerini vurdu yüzümüze, ders verircesine. İşte birilerinin yaklaşık iki asırdır toplumumuza örnek gösterdiği Batı'nın durumu. 'Demokrasinin, insan haklarının beşiği' olarak pazarlanan Fransa'da geçtiğimiz perşembe günü 471 ölü açıklandı. Sonra güncelleme geldi... 884 emeklinin de aynı gün evlerinde öldüğü duyuruldu. Acı tablo bir hayli utandırmış olmalı ki, ertesi gün kaç kişinin evlerinde ya da hastanelerde öldüğünü ayırmadan, 'yalnız yaşayanlar dâhil 1.120 ölü' açıkladılar. Sonraki günlerde de böyle devam etti. Ülkede 7.400 bakımevi varmış, çok büyük kısmı kapanmış, çünkü yaşlılara bakacak kimse kalmamış. Bir nevi evlerine ölüme göndermişler yaşlılarını. Zannetmeyin ki bu sadece Fransa'nın problemi... İngiltere'si, İtalya'sı, İspanya'sı, hepsinde durum aynı. Evde kedisinden köpeğinden başka bakacak kimsesi olmayan yaşlılar 'medeniyetin beşiği' olarak pazarlanan ülkelerde açlıktan, sefaletten ölüyor. Hem de binlercesi... *** Yüzlerce ülkenin, milyonlarca insanın kaynaklarına zorbalıkla el koyan, onları kan ve vahşetle köleleştirip, çaldıkları, gasbettikleri ile refah hayat yaşayan Batı, yolun sonuna geldi. Akıllanmamış olacaklar ki, Fransa, Covid-19'a karşı aşı ve ilaçları Afrikalılarda denemeyi öneriyor. Alışık oldukları yalanın kılıfı da hazır; gönüllülük esaslıymış. Afrikalılar, Avrupalılar ölmesin diye gönüllü olacakmış güya... Külliyen yalan, külliyen zorbalık. Bize bunca yıldır işte bu Batı medeniyetini pazarlayan içimizdeki ucubeler, her türlü sosyal yardımlaşmayı, dayanışmayı ortaya koyan değerlerimize bugün de farklı yollarla saldırıyor. İngiltere'de 'Yaşlıların fişini çekin' talimatını, İsveç'te belediyelerin yaşlılara ücret karşılığı market alışverişi yaptığını göz ardı ederek, yine kendi ülkesine saldırıyor. Oysa şu güzel ülkemizdeki tabloya bakın... Hastanelerimizde kimseden bir kuruş tedavi masrafı alınmıyor. İnsanlarımız ve devletimiz seferber olmuş, yaşlılarımızın evden çıkmasına gerek kalmadan her türlü ihtiyacını karşılamak için yarışıyor. Sosyal yardımlar PTT'de risk oluşturuyor diye evlerine ulaştırılıyor. Güya zengin Batılılar 'Elinizdeki maskeleri sağlıkçılara götürün' diye çağrı yaparken, bizim devletimiz vatandaşına kapı kapı bedava ulaştırmak için gayret ediyor. *** Her şeyimiz var Allah'a şükür. Bir derdi, ihtiyacı olan komşusuna söylese yeter, 112'yi, 155'i arasa yeter. Kimseyi açta, açıkta bırakmayız evelallah. Sokaktan geçen birine seslense, o bile koşa koşa gider, karşılar ihtiyacını. Nitekim, evlerinde ziyaret edilip ihtiyacı olup olmadığı sorulan yaşlı teyzelerimiz, dedelerimiz "Her şeyimiz var kuzum. İhtiyacı olana götürün. Ama bahçede kirazlar olduğunda gelmezseniz küserim" diyor. İşte budur Anadolu irfanı... İşte budur bizi biz yapan şey... Şimdi söyleyin, Batılılar mı zengin, bizim milletimiz mi? Şu günlerde diğerlerinden farkımızı, üstünlüğümüzü ortaya koyan böylesine yüksek değerlere sahip toplumumuz baş tacı edilmez mi? Böyle bir milletin ferdi olmak bize en büyük kazanç olarak yetmez mi? *** Birileri gündeme getirecektir, peşinen cevabını vereyim. Elbette olumsuz örnekler de var. Ucube eğitim sistemimizin yetiştirdiği ilim, irfan, ahlaktan habersiz zır cahiller de az değil toplumumuzda. Hızla bozuluyorduk ki, bu virüs belası çıkageldi. İnternetin, sosyal medyanın pompaladığı akımlara kapılıp 'dünya vatandaşı' zombiye dönüşen, başörtüsüyle yerlere para saçıp üzerine yatanları mı ararsınız... Mezhepçi kinle dindarlara en ağır hakaretleri edenleri mi... Örgütlere kaptırdığımız, onların maşası olmuş militanları mı... Maalesef bunlar da var. Yukarıdaki övgüler bunlara değil, toplumumuzun geneline idi elbette. Kendi pisliğini yemeyi bilim diye pazarlayanların aksine, Anadolu irfanının harmanında yoğrulan güzel insanlardır bu ülkenin kahir ekseriyeti. Sahip olduğu Anadolu kültürünü, ahlakını ilimle, fenle tamamladığında yetişir yüksek şahsiyetli aydınlarımız. Fuat Sezgin, Oktay Sinanoğlu, Aziz Sancar gibi daha niceleri... Ülkesine, milletine, vatanına, bayrağına kimse laf söyletemez onlara. Aksine, ucubelerin hayranlık duyduğu Batı'nın kirli yüzünü anlatırlar da, bu yüzden pek hazzedilmezler kimilerince... Neyse... Her şerde bir hayır vardır. Dinimize, değerlerimize düşmanlığını Batı hayranlığıyla kamufle etmeye çalışan ucubelerin de kumdan kuleleri yıkılmıştır artık. Eğitimden başlayarak, bizi özümüze döndürecek yepyeni bir dönem başlayacaktır belki de. Keşke...
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.