Sonumuz ne olacak?

A -
A +
  Özel bir üniversitede ders veren meslektaşım geçenlerde şu endişesini anlattı; "Gençliği hızla kaybettiğimizi görüyorum. Temel problem, inanç sisteminden uzaklaşmaları. Biz aynı yaşlardayken etrafımızda uyuşturucu kullananı bilmezdik mesela... Şimdi yarısından fazlası hiç değilse bir kere denemiş. Alkol tüketmeyen ise yok denecek kadar az. Bizden çok ama çok farklılar... Aramızda büyük yaş farkı olmamasına rağmen onları anlayıp, aynı dili konuşarak iletişim kurmam bile çok zamanımı aldı. Kesinlikle bizim gibi değiller. Aynı şeylere gülüp, aynı şeylere üzülmüyoruz sanki... Kimliğinden uzaklaşmış, bireysel yaşamayı seven, sadece kendisini mutlu edecek şeylere odaklanan ve ötesini umursamayan bir nesil yetişiyor. Hayatının hep eğlence ile geçmesini arzu eden, bir başkasının yükünü, sıkıntısını almaya asla yanaşmayan bir kuşak bu. Elbette hepsi değil ama çoğunluk böyle. Onlara göre başörtülü bir kadınsanız AK Partilisiniz... Değilseniz asla AK Partili olamazsınız. Dindar kimliğe tahammülleri yok. Buradan anlıyoruz ki, bu nesli sosyal medyada hâkim olan muhalif akıl yetiştiriyor. Ve bu öyle bir salgın ki, onlar gibi düşünmeyen, onlar gibi davranmayan gençler dışlanacağı için ister istemez aynı kulvara girmek zorunda kalıyor. Siyasi kimlikleri bir yana, millî hassasiyetlerinin de azaldığını açıkça görebiliyoruz. Sanki bu gençler, geleceğin tek tip 'dünya vatandaşı' olmaya hazırlanıyor." * Gençliğe bu kadar yatırım yapmış AK Parti döneminde böyle bir geri dönüş, iktidarın sorgulaması gereken bir mesele. Siyasetin dışındaki tablo ise bizim derdimiz. Zira gençleri dinden, milliyetinden, kültüründen, örf ve âdetlerinden uzaklaştırmayı çoktan geçtiler. Şimdi cinsiyetsizliğe alıştırmaya başladılar ki, bu uyuşturucu ve alkolden çok daha ötesi. Bu işlerin başını da kimlerin çektiği ortada. Siyasi kutuplaştırma ile zihnini esir aldıkları gençleri bu felakete sırtlarını sıvazlaya sıvazlaya sürükleyenler kendilerini ayan beyan gösteriyor zaten. Terör örgütü PKK'nın sözcülüğünü yapan HDP'nin, LGBT sapkınlığına bu denli sahip çıkmasının amacı anlaşılmıyor mu? Peki ya HDP'nin durduğu yeri meşrulaştırmaya çalışan başta CHP ve diğer ortaklarının bu felakete arka çıkmasına ne demeli? Evet, HDP ne kadar proje ise bugün bu ihanetlerle karşımızda duran CHP de öyle bir projedir. Bunların ağına düşen yeni kuşakları hem dünyada, hem de ahirette bedbaht bir son beklemektedir. * Burada İstanbul Sözleşmesi ile iktidarın da tuzağa düşürüldüğünü belirtmek gerek. Ayrıca CHP, HDP, İyi Parti ve Saadet'in birlikte hazırladıkları anayasa taslağında bu sapkınlığa kucak açmaları tesadüf değil elbette. * Mevzuyu şöyle kapatalım; Ahir zamanda yaşıyoruz. Bütün alametleri görülen bu zamanda bunların olacağını Peygamber efendimiz açıkça bildirmiş. Nitekim yeryüzünde bir tek Müslüman dahi kalmadığında kıyametin kopacağı haber verilmiş. Bize düşen, bu karanlık süreçte çoluk çocuğumuza sahip çıkmak, onları dünyada ve ahirette felakete sürüklenmekten kurtarmak. Ötesine dilimiz döndüğünce, gücümüz yettiğince doğruları anlatmak ve kurtulmalarını sağlamak. Olur, olmaz; biz bilemeyiz... Fakat en azından "Elimizden geleni yaptık" diyebilmeliyiz. Ötesini kendileri bilir. Azıcık deprem salladığında çaresizliğini anlayan insanoğlu, başı dara düşünce kimden medet umabilir? Elbette yerin ve göğün hâkimi, bizim ve her şeyin sahibi Cenabıhak'tan. Şu insanoğlu nasıl bir gaflettedir ki, başta kendi vücudu ve ruhu olmak üzere, her yerde Allahü tealanın muhteşem nizamını görür de, yine isyankâr olur... Ne şaşılacak şey! Had bilmemek nasıl bir akıl tutulmasıdır? Rabb’imiz sadece bizim iyiliğimize olan şeyleri emrettiği, bizlerin kötülüğüne olanları yasakladığı hâlde, bunlara karşı çıkmak nasıl bir akılsızlıktır? Üstelik kainattaki her şeyi insanoğlunun hizmetine vermişken... * Gençlik inançsızlığa sürükleniyormuş... Hiçbiri inanmasa, her şeyin sahibi için ne ifade eder? Üstelik âdemoğlunu yarattığından beri elçiler göndererek, uyardığı hâlde!.. Senin inanıp inanmamanın, varlığın ve yokluğun sahibi için ne önemi var ki! Yeryüzündeki bütün insanlar Allahü tealaya düşman olsa ne yazar? Eninde sonunda öleceksin ve yerin altına gömüleceksin. Bak, bir virüs dünyayı ne hâle getirdi? Milyarlarca insan, ölmemek için bir yılı aşkın zamandır mücadele vermekte. Oysa bugün kurtulsan ne yazar... Günü, vakti geldiğinde bu son yine seni beklemekte. E o zaman bu küstahlık niye! * Dünyaya gelişin bile ibrettir, görmezsin... Sonunu peygamberler haber verir, dinlemezsin. Nice kavimler azmış, şehirleri üstünde yaşayanlarla beraber yerin dibine girmiş, insanlar ağızlarındaki lokmayı yutamadan taş gibi kaskatı kesilmiş, ibret almazsın. Keyfin bilir... Son nefesi verdikten sonra neler olacağını Allahü teala açıkça bildiriyor da... Oraya varana kadar bizim memleketin hâli ne olacak, biz buna kafa yoralım hele!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.