Sen de İş Bankası’nın hesabını ver CHP

A -
A +
Olacak şey değil ama, yumurtladılar, oldu.
Hazine’nin 128 milyar dolarının kayıtsız kuyutsuz kaybolabileceğine ciddi ciddi inandırdılar bu defa.
AK Parti kâle almadı önce, ipe sapa gelmez, cevap vermeye değmez bir laf olarak gördü, sustu.
Lakin yalan tuttu, yutan da yuttu.
Baktılar sustukça CHP ve ‘müttefikleri’ yürüyor, önce Cumhurbaşkanı ufaktan mevzuya değindi;
  • Ekonomi üzerinde salgın bahanesiyle oluşturulmak istenen finansal dalgaya, elimizdeki araçları kullanarak fırsat vermedik. Kılıçdaroğlu’nun sürekli sorup durduğu dövizlerin büyük bölümü işte bu mücadelede kullanılmıştır. Bu sayede kuru ve faizi çok yükseklere taşıyarak toplumsal kargaşa peşinde olanların oyunlarını da bozduk.
Lakin CHP durmadı. Erdoğan bir daha anlattı, bu defa rakam da verdi;
  • Tutturmuşlar şu kadar para nerede? Bu para Merkez Bankası'nda. Kaybolan bir şey yok.
  • Biz görevi devraldığımızda IMF'ye borç 23,5 milyar dolardı. Merkez Bankası'nın rezervi 27,5 milyar dolardı. Sizin şu anda sözcünüz (CHP sözcüsü Faik Öztrak) Hazine’de çantacı olarak dolaşırdı.
  • Döviz rezervimiz 135 milyar dolara kadar çıktı. Sonra bir düşüşle 95 milyar dolara indik. Şu anda toparlamaya başladı. Yeniden 132 milyar dolara da çıkarız, 200 milyar dolara da çıkarız.
           ***
Erdoğan yüzeysel geçti ama MB döviz rezervinin 19 yıldaki seyri şuydu;
 
2002-27,5 milyar dolar
2005-50 milyar dolar
2013-135 milyar dolar
2018-84,7 milyar dolar
2020-107,7 milyar dolar
2021-95,5 milyar dolar
           ***
Bu tabloya bakınca ne görüyorsunuz?
Söyleyeyim…
128 milyar doların üstünü sadece 2013 yılında görmüşüz.
Yani Türkiye’ye açık ihanetin başladığı Gezi ve 17/25 Aralık’ın hemen öncesinde.
Sadece MB’deki döviz rezervi rekora çıkmamıştı, hatırlayın.
IMF’ye borç da tam o dönem kapanmıştı.
Büyüme, enflasyon, faiz, döviz…
Hepsi Cumhuriyet tarihinin en güzel rakamlarına varmaktaydı.
-Ki, peş peşe saldırılar başladı.
Saldıranlar kimdi?
Şu an “128 milyar dolar kayıp” yalanını ağzında evire çevire çiğneyenler.
CHP ve bugün de birlikte iş tuttuğu bilumum örgütler.
           ***
2013’te yakalanan başarıyı bozmak için elinden geleni yapanın en başta CHP olduğu ortadayken, hiç mi utanmanız, arlanmanız olmaz?
Sanki doğruyu öğrenmek istiyorlarmış gibi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nurettin Canikli de bunlara laf anlatmış.
Hoş, iyi ki anlatmış, CHP ve örgütü dinlemese de, en azından kafası karışan vatandaş aydınlandı.
Şöyle dedi Canikli;
  • Merkez Bankası’nın doğrudan veya dolaylı olarak sattığı dövizi piyasadan satın alanların kimlikleri ve ne kadar döviz aldıkları devletin kayıtlarında yer almaktadır. Sonuç itibarıyla her şey açık ve net.
  • 128 milyar dolar nereye gitti? Dolar ucuz fiyattan mı satıldı, birilerine peşkeş mi çekildi? Merkez Bankasının doğrudan veya dolaylı olarak ticari bankalar üzerinden piyasaya verdiği dolarlar piyasada oluşan fiyattan satılır. MB doların fiyatını belirlemez. Bu nedenle, MB’nin doları ucuza veya pahalıya sattığına ilişkin değerlendirmeler en hafif ifade ile cehalet ürünüdür.
           ***
Canikli, eski Bakan Albayrak döneminde MB’nin sattığı doların nereye gittiğini de rakam rakam açıkladı.
30 milyar doları ithalatçılar satın almış. 75 milyar dolar, TL’sini dolara çevirenlerdeymiş. Sayılarla, bir sürü detay.
CHP’ye en anlamlı cevabı ise AK Parti öncesi Ecevit hükûmetinde ekonominin başında bulunan Masum Türker verdi.
Türkiye’nin, yurt dışındaki altın rezervini getirmek için 1965’ten bu yana uğraştığını anlatan Türker, birilerini asıl rahatsız eden noktaya değindi;
  •  Türkiye'de ekonomik bozukluk oluşturmak için baskı sürecini sürdürüyorlar. Bunun da bir sebebi yurt dışındaki altın rezervlerinin Türkiye'ye getirilmesi. 2018’de sessizce halloldu. O yüzden çıldırıyor dışarıdakiler.
           ***
Dışarıdakiler çıldırır da, CHP çıldırmaz mı?
Kasa boşalacak, dolar uçacak, enflasyon-faiz katlanacak ki CHP’ye umut doğsun.
Ama unuttuğu bir şey var CHP’nin…
Birilerini delilsiz, belgesiz bir şeylerle suçlarken, kendisinin sahibi olduğu rant düzenini…
Evet, evet!.. CHP’nin İş Bankası hisselerinden bahsediyorum.
Çok dürüstseniz, buyurun Hint Müslümanlarının Kurtuluş Savaşı için gönderdiği altınlarla sahip olduğunuz yüzde 28’lik hisseyi Hazine’ye devredin!
Milletin parası ile sahip olduğunuz bu hisseleri Hazine’ye devretmeye var mısınız?
Ve semirdiğiniz dört yönetim kurulu üyeliği…
Oradan da elinizi eteğinizi çekmeye var mısınız?
Yoksunuz, değil mi?
Peki, Türkiye’de hiçbir partinin sahip olamadığına, siz kimsiniz ki sahip oluyorsunuz?
Ayrıcalığınız ne, özelliğiniz ne?
Başkalarını suçlarken, bunları niye cevapsız bırakıyorsunuz?
 
 
 
 
Yine mi FETÖ oyunu? Kayıp 48 kişi kimlerdi
 
Duyanların kulaklarına inanamadığı bir konu.
Mevzu Malatya Yeşilyurt’ta patladı.
Özeti şu;
Birileri aracı oluyor, Yeşilyurt Belediyesi geçen sene şubat ayında, yani pandemiden hemen önce 53 kişiyi Almanya’ya gönderiyor.
5’i belediye bünyesinden, gerisini çevreci dernek adı altında aracılar ayarlıyor.
Sponsoru da Almanya’daki bir Türk firması güya…
Gezinin gerekçesine gelince…
Çevreye Duyarlı Bireyler Yetişme projesi…
Bak, bak, bak!..
Ne afili proje, değil mi?
Gelin görün ki, Almanya’ya giden bu 53 kişiden 48’i Türkiye’ye geri dönmeyince bir film döndüğü anlaşılıyor.
Aradan geçen bir senede varılan nokta şu;
Bu insanlar büyük ihtimalle belediye kullanılarak yurt dışına kaçırıldı.
FETÖ’cü müydüler, başka bir şey mi, orası şimdilik muamma.
            ***
İçişleri Bakanlığı’nın soruşturduğu hadisede şu ana kadar anladığımız; belediyenin fena hâlde kullanıldığı.
“Madem Almanya’dan birileri sponsor olup masrafı karşılıyor, o zaman niye bu imkândan yararlanmayalım ki” demişler ve tuzağa balıklama düşmüşler.
Oysa, önlerine dayatılan listeye önce kendileri sadece 2 kişi sokabilmişler.
Buradan uyanır gibi olmuşlar…
Aracılar belediyeye kontenjanı birkaç kişi daha artırınca akıllarının üstü örtülmüş ve olanlar olmuş.
Bugüne gelince…
Uçak biletlerini ayarlayan Almanya’daki sponsor kayıp.
Eldeki tek adam; bu organizasyona aracı olan ve Yeşilyurt Belediyesi’ni ikna ettiği söylenen Bingöl Servi beldesinin eski belediye başkanı Ali Ayrancı.
O da kullanılanlar arasında mı, yoksa organizatör mü, bunu soruşturma neticesinde öğreneceğiz.
Dün Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar’a ulaştık.
“Daha önce de yurt dışı için benzer birçok program yaptık, sorun yaşanmadı. Bu ziyarette usule harfiyen uyduk. Gerekli yazışmaları yaptık, GBT'leri istedik. Tek hatamız, yurt dışı dönüş sonrası pasaportlar getirildiğinde, pasaportu kimin teslim ettiğini kayıt altına almamamız oldu” diyor özetle.
            ***
Meğer, bu tezgâhta Yeşilyurt Belediyesi yalnız değilmiş.
Başka belediyelere de aynı şekilde tuzak kurup, kullanmak istemişler.
Onlardan biri de Tokat’ın Erbaa Belediyesi’ymiş.
Aynı tarihlerde oraya da gitmişler.
Erbaa Belediye Başkanı, benim de çok sevdiğim değerli dostum Ertuğrul Karagöl, aracılar önlerine liste dayatınca bir tuhaflık olduğunu anlayıp, hemen projeyi askıya almış.
İyi ki almış da direkten dönmüş.
            ***
Memlekette şeytan çok.
Terör örgütleri, sahtekârı, arsızı, hırsızı; hepsi cin gibi.
Uyanık olmak zorundayız, başka çaremiz yok.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.