Gençler, az sabredin "kripto" abiniz sizi kurtaracak!

A -
A +
Para ama, adı üstünde; kripto...
Ne detaylı anlamaya çalıştım ne de ucundan kenarından bulaştım.
Karşılığı olmayan, değerini kimin belirlediği ve yönettiği bilinmeyen bir mecra...
Bazı devletler tamamen yasaklayarak önünü almaya çalışıyor ama bu iş tam bir bela.
Merkez Bankası Başkanı da çıktığı canlı yayında buna değindi;
  • "Türkiye'den dışarıya bizi rahatsız edecek düzeyde para çıkışı var. Giden para geliyor mu, gelmiyor mu belli değil. Bir tarafta ithalatı kısmak istiyorsunuz, öbür taraftan kripto para alımı için milyon dolarlar yurt dışına gidiyor."
  • "Bu konu yasakla hallolmaz. O yüzden düzenleme yapıyoruz. Aracı ödeme kuruluşlarını -altyapıları sağlam olmadığı için- kaldırarak, bankalar aracılığıyla yapabilirsiniz dedik, kriptonun para yerine kullanımını da yasakladık."
***
 
Özellikle ilk cümle işin püf noktası...
Bizim kontrolümüz dışında, ülkemizin varlığı yurt dışına gidiyor ve biz bir şey yapamıyoruz.
Bir nevi sosyal medya gibi...
küreselcilerin medya ayağı, bu da finans...
Devletleri bile avuçlarına alıp, istedikleri gibi operasyon çekebilmelerini sağlayan muazzam bir güç.
Bizim yönetimimizde olmayan ama bizi istedikleri gibi yönetmelerini sağlayan bir havuç.
Türkiye'de 'kripto'lara para akıtanların büyük çoğunluğu 18-30 yaş aralığı...
Sosyal medyada yönlendirilen gençliğin, burada nasıl paraya dönüştürüldüğünü (!) anlamışsınızdır herhâlde.
***
"Devlet buna niye tedbir almıyor?" dediğinizi duyar gibiyim.
Alındığında ne olduğunu söyleyeyim.
Yukarıda bahsedilen 'aracı kurumları aradan kaldırma ve para olarak kullanamama' yönetmeliği geçen hafta yayınlandı.
Gençlerin ulu sevgilisi (!) CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu fena öfkelendi.
"Kurtulamadılar bu zihniyetten. İlla gece yarıları bir akılsızlık yapacaklar. Böyle kararlar verilmeden önce tüm paydaşlarla konuşulur. Kripto kararını kime danıştın ey iktidar?" mesajını paylaştı.
Ertesi gün bir mesaj daha yazdı;
"Blockchain ve kripto 1 milyar dolarlık (Unicorn) teşebbüslerimizin çıkacağı yegâne alandır. Türkiye’nin finansal teknoloji girişimlerine darbe vurdular. Gençlere tahammülleri yok bunların. Yok yok yok!"
***
Şu gençlik sevgisine bakın!
Hükûmet kripto paraya dokunmuş, dolayısıyla gençliğe tahammülü yokmuş!
Peki gerçek ne?
Maalesef şu;
Kılıçdaroğlu'nun bu konuşmasından birkaç gün sonra, aracı kurumlardan Thodex'in genç CEO'su Faruk Fatih Özer ortadan kayboldu.
İddia o ki, yaklaşık 400 bin kişiyi iki milyar dolar çarpıp Arnavutluk'a kaçtı.
Peşine Vebitcoin patladı, arkası da gelecek gibi.
Yurt dışına akıtılan milyarların akıbeti ne olacak, orası belli değil.
***
Yazık, günah bu ülkenin insanına...
Mağdurların çoğunluğu kim?
Kılıçdaroğlu gibilerin goygoyculuğuna kapılan genç çocuklar.
Olan onlara oldu maalesef...
Kılıçdaroğlu'nun şimdi gıkı çıkıyor mu?
Kaç gündür bu mevzuyla ilgili ses yok.
Çıkarılan yönetmelikle ilgili ettiği laflardan özür dilemesini...
Yahut "millet aç aç" edebiyatı yapan bir kişi olarak yurt dışına akan milyarlara, üstelik de bu paranın en çok gençlerden çıktığına bir şey demesini beklemeyiz elbet...
Lakin bu kripto para işini madem bu kadar savundun, çık şimdi de o gençlere bir şey söyle.
Bunu yapmıyor...
Ne yapıyor biliyor musunuz?
Evinin mutfağından, arabasının makam koltuğundan gençlere yeni hamaset videoları yayınlıyor.
***
Elimde henüz somut belge yok...
Fakat o kadar eminim ki bu kripto para işinin içinde FETÖ'nün olduğuna.
Bu kadar para dönen, üstelik de takip edilemeyen, hem de KÜRESEL ÇETE kontrolünde olan bir tezgâh kurulacak da, FETÖ ve kriptoları orada olmayacak.
Gençler mi?
Onlar arada salata.
Şunu sloganlaştıralım zihnimizde;
Gençleri CHP'nin, FETÖ'nün ve PKK'nın elinden kurtarmak, neslimizi KÜRESEL ÇETE kriptolarının elinden kurtarmak demektir.
Nokta.
 
**********
 
Osman Öcalan röportajı
 
Son dakika fikirlerini tehlikeli bulurum.
Nitekim, İstanbul seçimlerinden hemen önce TRT Kurdî’de yayınlanan eski PKK elebaşlarından Osman Öcalan röportajı da bende aynı kanaati uyandırmıştı.
Seçmen üzerinde hiçbir etkisi olmadığı gibi, aksine zararının dokunduğunu gördük.
Bu bir seçim hamlesi ise herkes cevabını aldı, orada oldu-bitti.
Lakin bu röportajı, birilerinin bugün bile HDP ile ittifakları her gündeme geldiğinde, ağızlarına dolaması, kendi yaptıklarını meşrulaştırma bahanesi olarak kullanması başka bir şey.
Şuraya not düşelim de, tekrar ısıtırlarsa lazım olur.
1 - Osman Öcalan, 2004 yılında PKK’dan ayrıldı ve Kuzey Irak’ta yaşıyor. PKK’dan ölüm tehditleri aldığını defalarca açıkladı.
2 – Kırmızı bültenle arandığını nereden uydurdunuz? Resmî kaynaklar bu bilgiyi defalarca yalanladığı hâlde bunda ısrar neden?
3 – “Niye kırmızı bültenle aranmıyor?” diye soracak olursanız, bu devletin işi, size ne? Güvenlik ve istihbarat kurumlarının terör örgütleriyle mücadele için nasıl bir strateji yürüttüklerini ulu orta açıklamasını mı bekliyorsunuz?
4 – Gelelim röportaja… Muhalefetin goygoyculuğuna bakarsanız zannedersiniz ki o röportajda PKK’ya destek olunmuş. Oysa tam aksi. Dinlediniz mi ne dediğini? Eminim konuşanların pek çoğu bunu bile yapmadı. O zaman ben hatırlatayım. Söylediği şu;
  • “Biz Türkiye’den ayrılmak istemiyoruz. Türkiye halkıyla da bir sorunumuz yok. Biz bir arada yaşamak istiyoruz.”
  • “Kandil’de bir ekip var. Biliyoruz ki dünyadaki bazı güçler Kandil’i kendi çıkarlarına göre kullanıyor. Birçok odak Kandil üzerinden Türkiye’ye oyunlar oynuyor. Kandil asla Kürtleri temsil edemez.”
Şimdi söyleyin, bu sözlerin hangisinden rahatsızlık duyuyorsunuz?
HDP diline dolasa anlarım da…
Peki ya diğerleri?
Bu sözlerin nesinden rahatsızlar?
5 - Yıllarca PKK içinde bulunan örgütün üst düzey yöneticilerinden birinin bu açıklamaları Kandil’e karşı kullanılması gerekirken, nasıl oluyor da oklar yine terörle mücadele eden hükûmete yöneltiliyor? Seçim atmosferindeki tepkinizi anlayışla karşılayabilirim karşılamasına da, aradan şunca zaman geçmişken neden bunu sürdürüyorsunuz, bunun izahı ne?
6 – Bugün FETÖ’nün Pensilvanya’daki ya da PKK’nın Kandil’deki elebaşlarından biri çıkıp, örgütlerinin kirli yüzünü anlatan yeni açıklamalar yapsa bunu yayınlamak iyi mi olur, kötü mü? En nihayetinde terörün algıdan beslendiğini, buna karşı ‘algı yönetiminin’ de terörle mücadelenin bir ayağı olduğunu bilmiyor musunuz?
7 – Terör örgütünün tüm pisliklerinin ortaya döküldüğü bu röportaja bu kadar kızıyorsunuz da, Kandil’e olmadık güzellemeler yapan yayınlara bir tek laf ettiğinizi neden duymuyoruz?
9 – Haydi bunu da geçelim; Kandil’i yerden yere vuran Osman Öcalan röportajına bu denli öfkeleniyorsunuz da, apaçık Kandil’in sözcülüğünü ve propagandasını yapan Selahattin Demirtaş’a niye sahip çıkıyorsunuz?
O röportajı çarpıtınca kirli ittifakınızı gizleyebileceğinizi mi zannediyorsunuz?
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.