Yahudi’nin inancı “öldür” diyor

A -
A +
“İsrail’i Kudüs’te, Filistin’de durdurmazsak sıra Suriye’ye, Irak’a, Mısır’a, Lübnan’a, İran’a, Suudi Arabistan’a ve Türkiye’ye gelecek. Bugün Filistinlilerin yaşadığını yarın biz yaşayacağız” diyoruz, romantikler buna çok bozuluyor.
Yahudilerin “Arz-ı mevud” hayalleri sır sanki.
Filistin’i adım adım zalimce nasıl yuttuklarını görmüyorlarmış gibi…
Sınırımızda, PKK’ya Kuzey Irak’tan başlayıp, Akdeniz’e kadar uzanan devlet kurdurmak için akıl almaz bir projeye hiç girişmemişler sanki.
İngiliz masonlarının iki asra yakındır coğrafyamıza ektiği tohumların ürünüdür bunu küçümseyenler.
Ucuz bahanelerle perde oluşturup, özellikle genç zihinleri kör ediyorlar.
Sultan Abdülhamid Han’ı devirmek için ne yaptılarsa, bugün aynısını bire bir tekrar ediyorlar.
            ***
İslam dünyası Kudüs’te, Gazze’de olanlardan ibret almalı ve ne yapıp edip siyonizmi durdurmalı.
Lakin düşmanı sadece dışarıda aramamalı!..
Masonların tuzağına düşen romantikler zannediyor ki, bizim topraklarımız güllük gülistanlık, ne oluyorsa bizden uzakta!
PKK, FETÖ ne peki?
Merhum MİT’çi Mahir Kaynak’ın, “Diyorlar ki terör örgütleri yeni bir devlet kurma derdinde. Hayır efendim yanlış. Hiçbir örgüt devlet kuramaz. Orta Doğu'daki tüm örgütler büyük İsrail devleti kurulsun diye kurulmuştur” sözü kulağımıza küpe olmalı.
Keza, önceki yazıda hatırlattığım eski HDP Eş Başkanı Sezai Temelli’nin üç yıl önceki “Buralar vadedilmiş topraklar. Musa tüm ömrünü bu toprakları arayarak geçirdi. Geldiler bu toprakları da kuruttular...” cümlesini de kalın harflerle beynimize kazımalı.
            ***
İsrail’in, gençlerini nasıl yetiştirdiğini Mescid-i Aksa yanarken izledik.
Çocuklar, kadınlar katledilirken nasıl sevinç çığlıkları attıklarını görüyoruz günlerdir.
Onlar Yahudi neslini böyle bir kin ve nefretle beslerken, dünyada teknolojiyi elinde bulunduranlar da maalesef yine onlar.
Geçmişte moda ve filmler üzerinden, son dönemde ise sosyal medyadan bizim gençlerimizi de boş bırakmıyorlar.
Ne yapıyorlar?
Kendilerinden olmayanları; vatan, millet, devlet, din, bayrak sevdası olmayan, -eğlence ve zevk-sefa sürmekten başka gayesi olmayan- “dünya vatandaşları”na dönüştürüyorlar.
Maalesef acı tablo bu.
Ne yazık ki, gün gelecek herkes hakikatle yüzleşecek.
Bugün Gazze’de gördüklerimiz gibi…
Milyonları kıyarken, hep aynı sevinç çığlıklarını atacaklar.
            ***
İki yıl önce vefat eden yazar Kadir Mısıroğlu, Yahudiliğin ne olduğunu anlatmış.
İnternette bulursanız izleyin ve çocuklarınıza da izletin ki, gerçeklerin romantik hayallerden çok farklı olduğunu anlasınlar.
Hele ki bu coğrafyada yaşayan Müslümanlar olarak.
Şunu anlatmış Mısıroğlu;
Yahudi inancını tanımalı.
Bu inancın kendi hayatları ile başkalarının hayatları arasındaki farkı bilmeli.
Özet şu; kendilerini bütün insanlıkla kardeş kabul etmiyorlar.
Hazreti Âdem efendimiz ile Havva annemizin münasebetinden ‘goyim’ler (Yahudi olmayanlar) dünyaya geldi.
Onlar (haşa) Havva annemiz ile şeytanın münasebetinden Yahudilerin dünyaya geldiğine inanıyor.
Onlara göre; ilk Yahudi Habil’i öldüren Kabil’dir.
İnsanlık tarihinin ilk cinayetini işleyen, kardeşini öldüren Kabil’le iftihar ederler.
Şeytana ise ‘nur-i ziya’ derler.
Mason derneğinin Beyoğlu’nda bulunduğu sokağın adı Nur-i Ziya Sokağı’dır.
Çoğu kimse bunun şeytan olduğunu bilmez.
Hâlbuki bu Yahudilerce şeytan demektir.
Şeytanı ataları görürler.
Ataları gördükleri şeytan cin soyundandır.
Ateşten yaratılan şeytanı topraktan yaratılan Âdem’den (aleyhisselam) üstün görürler.
            ***
Bütün insanlığın kendilerine hizmet için yaratıldığına inanırlar.
Dünyadaki bütün mallar Yahudi için yaratılmıştır, dolayısıyla onun gasbetilmiş malıdır, nasıl alırsa alsın, çalınmış malını kurtarmış olarak görürler.
Çalma, öldürme onların kendi arasında günahtır, diğer insanlar için hak bilirler.
Ellerindeki bozuk Tevrat (İki nehri ‘Fırat ile Nil arası’ alacaksın, orada yaşayan yedi kavmi yok edeceksin ‘Arz-ı Mevud’. Nefes alan veren hiçbir varlık bırakmayacaksın) diyor. Onların inancı bu emri veriyor.
Bahsettikleri hudut Kayseri’ye kadar dayanıyor.
            ***
Yahudi görünmez bir dünya devletidir.
Gördüğünüz bayraklar milletlerin, ancak güç Yahudilerindir.
Cihan hâkimiyeti kurmak için nüfusları yeterli değil. Bunun için Masonluğu kurmuşlar.
Milletlerin zayıf karakterli insanlarını Mason yapıp menfaatlendirerek, kendilerine hizmetkâr yaparlar. İhanet edeni öldürürler.
Avrupa’da, Amerika’da gazetelere, borsalara, sendikalara, bankalara nasıl hâkimdirler, bilseniz aklınız durur.
Bu anlatılanları okuyan kişi ümitsizliğe düşer.
Oysa Yahudi’nin geleceği nedir?
Hadis-i şerifte bildiriliyor ki; gün gelecek her taş, arkasına saklanan Yahudi’yi haber verecek. Sadece gargat ağacı müstesna. O yüzden hem inanmazlar, hem de her Yahudi evinin bahçesine bu ağacı diker.
            ***
Unutmayın ki, asıl hedefi biziz.
Ama dayağı da bizden yiyecekler…”
            ***
Ne diyelim…
İnşallah.
 
 
******
 
Seçim yapalım mı?
 
“Coğrafya kaderdir.”
İbn-i Haldun’un sözü.
Eski ABD Başkanı Obama da Türkiye için bu duruma dikkat çekmişti.
Recep Tayyip Erdoğan’ın, Başbakan olarak Beyaz Saray’a yaptığı son ziyaretteki o diyaloğu unutmam.
“Eminim Türk halkı bundan memnun değildir ama bununla yaşamaktan başka çareniz yok.
Çünkü Türkiye iki kıtanın birleştiği çok önemli bir noktada.
Dolayısıyla orada sürekli bir hareketliliğin yaşanması kaçınılmaz” demişti.
Hatırlar mısınız bilmem, o günlerde Erdoğan’ın Gazze ziyareti planlanıyordu.
İki lider bu basın toplantısının ardından kırmızı odada görüşmeye geçti.
O esnada Beyaz Saray açıklama yaptı;
  • Türkiye bu zamansız ziyarette ısrardan vazgeçmeli.
Türk Dışişleri hemen karşılık verdi ve ziyaretin iki hafta kadar sonra gerçekleşeceğine dair tarih verdi.
Ses kesildi…
Erdoğan Türkiye’ye döndü, kısa süre sonra Türkiye’de Gezi, Mısır’da Tahrir Meydanı karıştı.
Erdoğan’ı deviremeseler de Mursi gitti; sonu mahkeme salonunda çırpınarak ölüm oldu.
İşbaşına gelen Sisi, ilk icraat olarak Erdoğan’ın Gazze’ye geçeceği Refah sınır kapısını kapattı.
Ve o defter bir daha açılmadı.
            ***
Şu tesadüfe bakın ki, kurmay heyetleri Mısır, Irak ve Brüksel’de temaslarda bulunan “Yeni CHP”nin Genel Başkanı da Gezi’nin öncesinde ABD’ye gidiyor, Washington’da düşünce kuruluşları ve medya ile buluşuyor, Yahudi lobisinin temsilcileri ile yemekte buluşuyordu.
Kemal Kılıçdaroğlu, Obama’nın Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice’ın Avrupa’dan sorumlu direktörü Karen Donfried’le de Beyaz Saray’da görüştü.
CHP heyeti, 2013 Eylül’ünde bu defa Beyaz Saray Millî Güvenlik Konseyi, ABD Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı’nda Türkiye'ye bakan masalarla görüşmeler gerçekleştirdi.
Bu ziyaretlerin de 17-25 Aralık’a denk geldiğini fark etmişsinizdir.
O ziyaretlerde FETÖ’cülerle bir araya geldikleri de sır değil ayrıca.
2013’ten bu yana kimin ne yaptığı, nerede durduğu ortada.
            ***
Bunca şey gözlerimizin önünde olurken, 7 Haziran 2015 seçiminde AK Parti sallandı, PKK/HDP fiilî olarak Türkiye’yi bölme girişimi başlattı.
Sivillerle birlikte 1200’ün üzerinde şehit vererek şehirlerimizi kurtardık, 7 Haziran seçimleri ile yeniden istikrarı yakaladık ama bu defa da FETÖ 15 Temmuz’da işgale girişti.
Onu da atlattık ve “kalıcı istikrar” için Başkanlık sistemini getirdik.
Aynı yüzler, Gezi’de Erdoğan’a “Pes et” diyen ve düşürmek için elinden geleni yapan AK Parti içindeki eski ‘dış bağlantılı’ şebeke ile birlikte şimdi yine karşımızda.
Ekonomiyi çökertmek için yıllardır ellerinden geleni yaptılar, hazırlıklarını tamamladılar ve seçim istiyorlar.
Pandemide sıkıntıya giren ekonomi ellerindeki en büyük koz, bunu kullanıyorlar.
Vadettikleri ne?
Çürük parlamenter sisteme geri dönmek ve stratejik yatırımların tamamını durdurmak.
Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Suriye’de, Irak’ta geri çekileceklerinden zerrece şüpheniz olmasın, onu da açık açık söylüyorlar zaten.
Peki biz geri çekilsek de ABD ve İsrail duracak mı?
Başımıza bela ettikleri maşaları PKK ve FETÖ’nün yeniden güç kazanacağını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Sahi, bugün erken seçime gidecek olsak…
Neyi seçeriz dersiniz?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.