Bu nasıl tezgâh?

A -
A +

Fahiş fiyatlarla bizzat ilgileneceğini söyleyen Cumhurbaşkanı’mıza, ABD dönüşü “Tespit ettiğiniz problem başlıkları neler? Bunlara karşı nasıl bir yol haritası izlenecek?” sorusunu yöneltmiştim.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilk defa o zaman söyledi zincir marketleri.

“Bunların sınırsız uygulamaları var. Üzerine üzerine gideceğiz. Gereken yapılacak” dedi.

Başta gübre ve nakliye olmak üzere, maliyeti artıran unsurlar malum.

Buradan hareketle araya girip “Tek problem zincir marketler mi?” diye ikinci soruyu sordum.

Cumhurbaşkanı, ağırlıklı olarak problemin burada toplandığını belirtti.

Beş zincir marketin üreticiden malı topladığını, daha sonra piyasaları altüst ettiklerini anlattı.

Bunların hakkaniyetli davranması durumunda hem vatandaşın uygun fiyatla ürün bulabileceklerini, hem de üreticinin para kazanabileceğini ve ücretini zamanında alabileceğini söyledi.

Yaklaşık bir aydır gündem Cumhurbaşkanı’mızın bu cevabına kilitlendi.

Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerinin sayısının artırılması, zincir marketlere denetimler derken, son olarak Rekabet Kurumu, beş market ve bir tedarikçi firmaya toplam 2,7 milyar liraya yakın ceza kesti.

***

O gün o cevabı aldığımda anlamakta zorlansam da “Mutlaka bir bildiği vardır, boşuna söylemiyordur” demiştim.

Nitekim tablo netleşmeye başladı.

Meğer devlet, 2019’da patatesi, soğanı anormal fiyatlara yükseltenleri yaklaşık iki yıldır takipteymiş.

Ürünü tarladan kaça aldıklarını, e-Mail, WhatsApp yazışmalarıyla ortak hareket edip, birbirleriyle eş zamanlı nasıl fiyat yükselttiklerini tespit etmiş.

Belli ki bu cezaların arkası gelecek, -ki bu sisteme devam ederlerse gelmeli.

Nitekim dünyanın pek çok ülkesinde rekabete aykırı hareket edip tekelleşmeye çalışan birçok firma ağır cezalar ödüyor.

Çünkü bu, büyük bir suç.

Diyeceksiniz ki, artan ham madde fiyatlarının bunda hiç mi etkisi yok?

Elbette var ancak oranlar önemli.

Taze sebze meyve veya bakliyat ürünlerinden örnek verelim.

Mesela gübre fiyatındaki artış.

Bu, doğrudan üreticiyi etkileyen bir kalem.

Satıcılar, bir yıl önceden verdikleri fiyatla kapattıkları üreticinin elindeki ürüne ek ödeme yapıyor mu?

Bunun bir tek örneğini duymadık henüz.

Burada kaybeden üretici, yani çiftçi.

Satıcıyı ilgilendiren kalemler neler?

En büyük etken işçi ücretidir, bir yıl önceki asgari ücret artışı günübirlik gelen zamlara gerekçe olamaz, -ki devlet bu konuda firmalara ciddi destek sağladı.

Bahane nakliye ise akaryakıt zammı yüzde 30.

Haydi buna elektriği de ekleyelim, bir ürüne yansıtılacak maliyet ikiye katlanmış olsun.

Hepsini fazla fazla eklesek bile, geçen yıl 1 TL olan domatesin, bu yıl mevsiminde bile 6 liraya satılmasını nasıl izah edeceğiz?

Ülkede neyin fiyatı günde birkaç kere arttı ki, aynı gün içinde defalarca etiket değiştirildi?

***

Geldiğimiz noktada anlaşılan şudur;

Bazı zincir marketlerin doğrudan tarladan ürün alması ve kartelleşmesi, hem vatandaşın, hem üreticinin zararına yol açmış.

Serbest piyasa şartları istismar edilmiş ve gayri ahlaki tekelleşme oluşmuş.

Diyeceksiniz, sırf bu zincir marketler fiyatı artırmışsa, esnaf ve pazarlarda niye pahalılık oldu?

Onun da cevabı var.

Mesela esnaf halden ürünü 2 liraya almış, iki katına sattığında güzel bir kâr elde edebilecekken…

Bakmış bu marketlerde aynı ürün 8 liraya satılıyor, “Ben niye 4 liraya vereyim?” deyip, o da fiyatı o çıtaya yükseltmiş!

Çarpan etkisini görüyor musunuz?

Sonuç…

Ekonomide özellikle dolar, enerji ve kira fiyatlarının artışından kaynaklı problem yok mu?

Elbette var.

Ama tezgâhlardaki katbekat artışların karşılığı ve izahı yok.

Nitekim, doğrudan tarladan ürün alıp, çok daha uygun fiyatla satan büyük zincir marketler de var.

Hatta esnaf bunlardan alıp, vatandaşa satıyor.

Hakkaniyetli davrandığı için cezaya muhatap olmayan bu marketler de zararına ürün satmayacağına göre, siz öbürlerinin kârını düşünün!

Belli ki birileri çok kirli bir tezgâh kurmuş ve bunu bozmak da yetkililere düşüyor.

Lakin bu problem sadece ceza kesilerek çözülür mü derseniz, onu göreceğiz.

Bence artık daha köklü bir tedbir alarak hem vatandaşı, hem üreticiyi korumak gerekiyor.

 

***********

 

EYT loading…

 

Kısaca EYT dediğimiz Emeklilikte Yaşa Takılanlar ve emeklilerin intibak gibi problemlerinin çözüleceği müjdesini yaklaşık iki ay kadar önce ilk bu köşede okumuştunuz.

Mevzu yavaş yavaş ısınmaya, masaya yatırılan konunun nasıl çözüleceğine ilişkin ufak ufak detaylar ortaya çıkmaya başladı.

Dün muhabirimiz Yücel Kayaoğlu’nun Ankara kulislerinden aldığı bilgilere dayalı haberinde, 2 bin liranın altında maaş alan emeklilere seyyanen zam formülünün düşünüldüğü, Emeklilikte Yaşa Takılanların bekleme süresinin ise 2-3 yıl geri çekileceği vardı.

Medyaya sızan bir başka bilgi ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla yürütülen çalışmada 5 formül üzerinde durulduğu.

Konuşulan ilk formül; Kısmi Emeklilik.

9 Eylül 1999 öncesinde sigortası bulunanlar, 10 yıl prim ödeyerek emekli olabiliyor. Kısmi emekliler olarak adlandırılan bu kesim, 3.600 günü tamamladığı taktirde kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurduğu anda emekli olabiliyor.

İkinci formül; Sürenin Tamamlanması.

Bu formülde 1999 öncesindeki emeklilik şartları dikkate alınıyor.

Yani kadınlarda 20 yıl (7.200 gün) erkeklerde ise 25 yıl (9.000 gün) sigortalılık süresini tamamlayanların yaş şartına bakılmadan emekli olması durumu ortaya çıkıyor.

2021 yılından 25 yıl geriye gidildiğinde 1996 yılı ve öncesinde sigortalı olanlar bu kapsama giriyor.

Yasanın çıkması hâlinde erkekler 25, kadınlar da 20 yıl geriye giderek hakkını doldurmuş olacak.

9 Eylül 1999 öncesinde sigortası bulunan kadınlar için bu süre dolmuş durumda.

Üçüncü formül; Primin Tamamlanması.

9 Eylül 1999 öncesinde işe girenler için ilk sigortalı oldukları tarihe göre 5 bin ila 5 bin 975 gün arasında prim gerekiyor.

Bu da primini tamamlayanların yaşına bakmadan hak sahibi olacağı anlamına geliyor.

Dördüncü formül; Almanya Sistemi.

Almanya'da daha önce uygulanan formüle göre sigortalıya bir teklif sunuluyor.

Emekliliğine kaç yıl kalmışsa her yıl için belli oranda kesinti yapılıyor.

Burada kesinti oranı yıllık yüzde 2 oluyor. Yani emekliliğine 4 yıl kalmış birinden yüzde 8 kesinti yapılıyor.

Böylece daha az maaşla daha erken emeklilik hâli ortaya çıkıyor.

Beşinci formül; Finlandiya Sistemi.

Burada da Alman sisteminde olduğu gibi belli oranda kesinti belirleniyor. Sigortalı kesintiyle erken emekli oluyor.

Ancak yasanın söylediği yaşa gelip emeklilik şartları oluşunca kesinti ortadan kalkıyor.

***

Seçeneklere bakınca, en doğru olan formül, ikincisi.

Emeklilikte Yaşa Takılanlar, 1999’da ellerinden alınan hakkın iadesini istiyor.

Mağduriyetlerin tam olarak giderilmediği intibaı oluşursa atılan taş yerini bulmayabilir!

Ayrıca…

İki ay önceki yazımda belirtmiştim.

10 yıldır üzerinde çalışılan ve nihayete erdirilmek istenen EYT, 2023 bütçesinin konusu olacak.

Yani, detayları önümüzdeki yıl şekillenecek ve daha üzerinde çok konuşacağız.

Kolay mesele değil, aynı anda 500 binden fazla çalışanın emekliliğinden bahsediliyor.

İlk yazan biz olduğumuz için “N’oldu bu EYT meselesi?” diye sıkıştıran arkadaşlara biraz daha sabırlı olmalarını öneriyorum.

Merak etmeyin, EYT yükleniyor…

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.