Yeni kralın gizemli Türkiye gezisi

A -
A +

İngilizler tarihte İslam’ın en büyük düşmanı iken…

Muazzam bir devlet aklı geleneği olduğu da hakikat.

Bu aklın merkezinde 70 yıldır Kraliçe 2. Elizabeth vardı.

Ölümüyle tahta oğlu Charles oturdu.

3. Charles oluyor kendisi.

Devraldığı taht sadece İngiltere’nin değil, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda gibi 15 ülkenin devlet başkanlığını temsil ediyor.

Ayrıca İngiliz Milletler Topluluğu’na üye 36 ülke var.

Bu sebeple kendilerine Birleşik Krallık diyorlar.

“Dolaylı yoldan güttükleri” ülkeleri saymazsak, bu bile nasıl bir güce tekabül ediyor, anlayın işte!

***

Osmanlı İmparatorluğumuzu paramparça edip başımıza olmadık çoraplar ören İngiliz siyasetinden bugün bile ne kadar sıyrılabildik, muammadır!

En basiti; kurtulduk diye sevindiğimiz ama hâlâ kâbusumuz olmaya devam eden parlamenter sistem.

Şimdi birilerinin yeniden alay-ı vâlâ ile getirmeyi vadettikleri bu sistem; İngiliz siyaset aklının “iktidarda olmadan da muktedir olmayı”, “kendisine uymayanı değiştirebilmeyi” kolaylaştıran bir başka anahtarıdır oysa.

Hele geçmişte bizde uygulanan model; tam bir karanlık dehliz siyasetiydi.

Şimdi oraya yeniden dönmeyi tartışıyoruz, öyle mi?

Adamların bir kendi yönetim sistemlerine bakın, bir de bize dayattıklarına!

Neymiş, orada kral, kraliçe sembolikmiş…

Geçiniz.

Savaş ilan edebiliyor; parlamentoyu askıya alabiliyor, göreve çağırabiliyor; kanun tekliflerini onaylıyor ya da reddediyor; başbakanları, bakanları atıyor, gerekli görürse görevden alıyor…

Hukuka karşı üstün, yargılanamıyor; dilediği mahkûmu affedebiliyor…

Silahlı kuvvetlerin başkomutanı, tüm askerler ona bağlılık yemini ederek göreve başlıyor…

Daha neler neler…

Bu mu sembolik görev?

Bizde bu yetkilere sahip cumhurbaşkanına, üstelik halkın oyuyla göreve geldiği hâlde “diktatör” yaftasıyla dil uzatıyorlar bir de!

Bunların borazanlığını da içerideki maşaları yapıyor.

***

Ben size ne anlatacaktım, nerelere gittim!

Galler’in yeni kralı Charles, geçmişte Türkiye’ye ne zaman gelmiş, nerelere gitmiş, hafıza tazeleyeyim istedim.

Veliaht Prens olarak Türkiye’yi birkaç defa ziyaret etmiş.

Bulabildiğim kadarıyla 1999 Ağustos’unda çocukları ve o dönem sevgilisi olan yeni kraliçe Camilla Parker ile Ege’de tatil yapmış.

2015’te Çanakkale Kara Savaşlarının 100. yıl dönümü anma törenlerinde İngiltere'yi temsil etmek üzere gelmiş.

2017’de tekrar misafirimiz olmuş; önce İstanbul’u gezmiş.

Eyüp Sultan Camii, Kariye Müzesi (Ayasofya gibi şimdi yeniden camiye dönüştürüldü ve ibadete açıldı), Rahmi Koç Müzesi…

Burada dinî önderleri de ziyaret ettikten sonra Ankara’ya geçip, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmüş.

Ardından Mardin ve Konya’yı ziyaret etmiş.

Kayıtlarda bulamadığım bir gezi daha var; o da Tokat’a.

***

Resmî makamlardan da sorguladığım bilgi şöyle ki; Charles 1990 yılında (Net tarihi bilen yok maalesef, “90’larda” diyenler de var) –muhtemelen güvenlik kaynaklı- olarak şehri gizlice ziyaret etmiş.

Siyah üç cip ve minibüsle doğruca Sulusaray ilçesindeki Sebastapolis antik kentine gitmiş.

Nereden geldi, nasıl gitti, niye geldi, orada ne yaptı, bugün bile bilen yok.

Geldiği biliniyor ancak ziyaretten tek bir kare fotoğraf bulunmuyor.

Bu gizemli ziyaretin doğruluğunu şuradan da anlıyoruz ki, eski Tokat Valisi Cevdet Can, 2006’da Buckingham Sarayı’na bir mektup ulaştırmış, Sebastapolis’te kazı başlamasına vesile olduğu için teşekkür etmiş ve Prens’i Tokat’a davet etmiş.

Saray’dan davete teşekkürle başlayıp, “sizinle irtibata geçeceğiz” şeklinde mesaj içeren bir cevap da almışlar hatta…

Tabii arkası gelmemiş.

***

Parlamenter sistemle yönetilen 90’lı yılların Türkiye’sini görüyor musunuz?

Bir şehre İngiliz Veliaht Prensi (şimdi kral) geliyor, şehirdeki hiçbir resmî makamın haberi yok, sonradan öğreniyorlar.

Daha fenası, ta İngiltere’den prens kalkıp ziyaret edene kadar Sebastapolis’te kazı yok, ziyaret ortaya çıkınca çalışma başlıyor.

Muhtemelen şehirdeki ahalinin kahir ekseriyeti böyle bir yerin varlığından haberdar bile değil!

(Prens’in bu ziyaretten sonra en az bir defa daha bölgeye geldiğini iddia edenler var ki, bunlar şehir efsanesi kıvamında olduğu için dikkate almadım.)

Yeni kralın gizemli Türkiye gezisi

***

Hatırlarsanız, size iki yıl önce de Diyarbakır’daki Zerzevan Kalesi’ne gizemli ziyaretleri yazmıştım.

Romalılar tarafından üç bin yıl önce inşa edilen kaledeki Mithras tapınağına ilişkin bazı çarpıcı bilgileri aktarmış, Rotschild ve Rockefeller gibi ailelerin üçüncü kuşak temsilcilerinin burayı gizli gizli ziyaret ettiklerine dikkat çekmiştim.

Yazının linkini aşağıya bıraktım (*).

Tokat’taki Sebastapolis de belli ki çok önemli.

Buradan ikinci Efes çıkacağını iddia edenler bile var hatta.

Şehir merkezine 69 kilometre uzaklıktaki antik kentin milattan önce birinci yüzyılda kurulduğu tahmin ediliyor.

Tarihi Tunç devrine kadar uzanan Sebastapolis, Helenistik dönem ile Roma ve Bizans medeniyetlerine ev sahipliği yapmış.

“Büyük azametli şehir” anlamına gelen Sebastapolis, Roma imparatoru Traianus zamanında, milattan sonra 98-117 yılları arasında Pontus Galaticus’la, Polemoniacus eyaletlerinden ayrılarak Kapadokya eyaletine dâhil edilmiş.

Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklu toprağı olan bu bölgenin üzerinde şimdi Sulusaray ilçesi oturmakta!

Büyük bölümü yıkılan antik kentte kazı çalışmaları yapılmakta ama bazı kısımların ilçe sakinlerinin mülkünde yer alması işleri zorlaştırmakta.

Şimdilik bu kadarlık bilgi yeter.

Diyarbakır’daki Zerzevan’ı, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteğiyle dünya duydu.

Şimdi sıra Sebastapolis’te.

Hele hele orayı artık bir kral ziyaret etmişse!

Şu sır kutusunu açın da, anlayalım bakalım Charles’ı gizlice Tokat’a getiren başka bir hikmeti var mıymış!

 

(*) https://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/yucel-koc/613218.aspx

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.