01.01.2012 - 01:00 | Son Güncelleme: 01.01.2012 - 01:00
Ölüm yolu
35 sivilin ölmesiyle tekrar gündeme gelen kaçakçılık bölgenin acı bir gerçeği
ÖZEL HABER
OSMAN SAĞIRLI - ADEM DEMİR
Esendere Sınır Kapısının hemen yanındaki iki katlı binadaki kahvede onlarca genç oyun oynuyor. İçeriye girenin gazeteci olduğunu anlayınca öfkeli seslerle çek çek halimizi çilemizi çek diyorlar. Onlardan birisiyle izbe kahvenin çatısına çıkıp İran tarafına baktığımızda başlıyor anlatmaya: Bak ağabey burada üretim yapan yerler ve fabrikalar yok. İnsanların tek geçim kaynağı kaçakçılık. Türkiye sınırlara sürekli karakollar inşa ediyor. İran ise iflahımızı kesiyor. Bugüne kadar 10larca arkadaşımız İran askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldü. Kapı var ama ticaret yapılmıyor.
Esendereli kaçakçı kendi açısından hiç de haksız sayılmaz. Zira Esendere Sınır Kapısının görüntüsü Türkiyeye hiç yakışmıyor. Hem İranın hem de Türkiyenin bu kapıya gerekli özeni göstermediği her halinden belli. Kapı var ama ticaret yoksa insanlar doğal olarak eski alışkanlıklarında ısrar ediyorlar. Üstelik kapı güzel işlese de yetmeyecek nitelikte. Çünkü Esendere Sınır Kapısından Silopideki Habur Sınır Kapısına kadar aradaki mesafe neredeyse 450 kilometre uzunluğunda. Bu arada sadece iki sınır kapısı var.
Özellikle de Irak-Türkiye sınırı 400 kilometre uzunluğunda olmasına rağmen sadece tek gümrük kapısı mevcut. Yıllardır bu durum böyle. İnsanlarda babadan, atadan kalma gelenekleri sürdürüyorlar. Tabiî ki o gelenekte kaçakçılık.
ACI AMA GERÇEK
Aslında kaçakçılık Güneydoğunun acı bir gerçeği. Şırnak ve Hakkâride yaşayanların adeta kaderi gibi. Bölge insanı; kaçak doğar, kaçak büyür ve yine kaçak ölürler. Şırnak Uluderede 33 sivil vatandaşın hayatını kaybetmesiyle tekrar gündeme gelen kaçakçılığın boyutlarını devletin ilgili makamları da bilirler. Zira bu yeni değil. Yüzlerce yıldır süre gelen bir durum. Hatta bazen kaçakçılık yapılmasına göz bile yumulur. Çünkü bölgede fabrika yok. Üretim ve imalat yapan atelyeler bulunmuyor. İşsizlik had safhada. Durum böyle olunca insanların hayatlarını riske atarak yaptığı kaçakçılığa da yıllardır pek fazla ses çıkartılmıyor.
SERBEST AMA KAÇAK
Kaçakçılar için mevsimlerin önemi yok. Sıcak-soğuk, yüksek dağlar, örülen duvarlar onları engellemiyor. Ölüme adeta meydana okuyorlar. Bunun içinde yeterince sebepleri mevcut. İşsizliğin yanı sıra yaşadıkları bölgeler aynı zamanda terör olayların fazlaca olduğu yerler. Terörle mücadele sebebiyle tarlalarını meralarını ve yaylalarını kullanamıyorlar. Arazi sarp olduğu içinde hayvancılık çok yaygın bir şekilde yapılamıyor. Haliyle birileri gurbeti tercih ederken birileri de tehlikelerine rağmen kaçakçılıkta ısrara ediyor. Devlet de kaçakçılığa bir anlamda göz yumuyor. Tabu bu işi yapmaktan son derece memnun olanlar olduğu gibi bıkmış olanlar da yok değil. Sınır köylerinin bir numaralı geçim kaynağını kaçakçılık at ve katırlarla yapılıyor. Bu işle uğraşanlar ise genellikle akrabalar. Birlikte gidip birlikte geliyorlar. Oldukça fazla hayvanın taşıyıcı olarak kullanıldığı kaçakçılık işi genellikle küçük gruplar halinde yapılıyor. At ve katırların sırtında; mazot, sigara, çay, kahve elektronik eşya ve silah ticareti yapılıyor. Bu işe daha farklı boyutlara götüren de yok değil. Örneğin uyuşturucu ve eroin kaçakçılığı da yapanlar söz konusu. Fakat güvenlik güçleri öteden beri eroin ve esrar ticaretini daha sıkı bir kontrole tabi tutuyor.
MAZOT KAÇAKÇILIĞI
Uyuşturucu ve silah kaçakçılığının dışında diğer ürün kaçakçılığına devletin göz yumduğu rahatlıkla söylenebilir. Çünkü buradaki insanların bir anlamda geçimlerini İran ve Iraktan alıp getirip sattıkları ürünlerle sağladıkları biliniyor. Adı üstünde kaçak olduğu için bir vergisi yok. Dolayısıyla Türkiyedeki emsal ürünle kıyaslandığında kârı daha fazla. Bundan ötürü de insanlar bu işi risklerine rağmen yapmaya devam ediyorlar. Bugüne kadar pek çok kişi öldü. Yaşları 15 ila 30 arasında bulunan pek çok insan da sakat kaldı. Türkiyeden genellikle Iraka gidiyor. Burada her şeyin alış verişi serbest. Üstelik vergisi de yok. İran ile Irak arasında kaçakçılık yapan Kürtler genellikle alkollü içecekler ve elektronik eşya ticareti yapıyorlar. Türkiye-Irak arasında kaçakçılık yapanlar ise birinci derecede mazot, sigara ve çayı ülkeden ülkeye geçiriyorlar.
KAÇAKÇILIĞIN CEZASI
Türkiyede kaçakçılığı caydıracak cezai müeyyideler yok. Motorlu araçlarla olmayan, kaçakçılık vakalarına pek fazla ceza uygulanmıyor. Kaçakçılık yaparken yakalanan kişinin mallarına el konuluyor ve kişi serbest bırakılıyor. Genellikle bunlar tutuksuz yargılanıyorlar fakat sonuçta da öyle ağır denilebilecek herhangi bir ceza çıkmıyor. Bölgede ise zaten arazi şartlarından dolayı motorlu araçlarla kaçakçılık yapmak imkânsız. Atlar ve katırlar kullanıldığı içinde bunlar oldukça pahalı. Her bir atın veya katırın fiyatı ise 4-5 bin TL civarında.
PKKNIN DENETİMİNDE
İran-Irak ve Türkiye sınırları boyunca yapılan kaçakçılığın büyük bir bölümü PKKnın denetimindeki alanlarda gerçekleştiriliyor. Kaçakçıların kullandığı güzergâhlar aynı zamanda PKKlıların da kullandığı yollar anlamına geliyor. Kelajin, Hınere, Berdesoran, Berdenazı, Goratuye, Zeli ve Kanya Reş, Haftanin kaçakçılığın yapıldığı noktalardan bazıları. Bu bölgeler aynı zamanda PKKnın kontrolünde. Buralarda ağırlıklı olarak içki, sigara ve maddi değeri yüksek elektronik eşya kaçakçılığı yapılıyor. Bu güzergâhtan geçen her kaçakçı katır ve at başına PKKya 5 lira ödemek zorunda. Örgüt, aldığı paraya vergi diyor. Kaçakçılar buna itiraz etmeden ödemeyi yapıyorlar. Zira alış veriş ve yüklemenin yapıldığı tüm köyler PKKnın hâkim olduğu mekânlar olarak biliniyor.
NİÇİN YENİ SINIR KAPILARI AÇILMIYOR?
Farklı ülkelerle sınırların bulunduğu her yerde bir şekilde kaçakçılık yapılıyor. Ağrının Doğubeyazıt, Vanın Özalp, Hakkârinin Yüksekova ve Çukurca, Şırnakın Uludere ile Silopi, Mardinin Nusaybin ve Kızıltepe, Şanlıurfanın Akçakale ve Ceylanpınar ilçeleri ile bu yerleşim birimlerinin tamamına bağlı köylerde kaçakçılıkla uğraşanlar bulunuyor. Ancak devlet kimi yerlerde kaçakçılığı denetim altına almış ve güvenliği belli ölçüde sağlamış durumda. Fakat terörün yoğun olduğu Şırnak ve Hakkârinin ilçe ve köylerinde bu durum güvenlik altına alınmış değil. Oysa Türkiye Silopiden Esendereye kadar olan sınır bölgesinde iki tane daha sınır kapısı açabilirdi. Zaten bu yönde alınmış bir karar da bulunuyor. AK Parti hükümetinin; Derecik ve Üzümcüde açılması yönünde karar aldığı yeni sınır kapıları için bugüne kadar herhangi bir faaliyette bulunulmuş değil. Bu duruma dikkati çeken Yüksekova Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı Sabih Kayhan, İki ülkeye sınırı bulunan Yüksekovada serbest bir ticaret bölgesi kurulabilirdi. Türkiye -Irak hududu boyunca iki kapı açılıp faaliyete sokularak ticaretin rahatlıkla yapılması sağlanabilirdi diyor. 35 kişinin ölümüyle bir defa daha gündeme gelen kaçakçılık meselesine Esendereli köylünün dile getirdiği gibi el atmanın zamanı çoktan geldi. Yoksa bölge insanının çilesi artarak devam eder.
PKKYA AT BAŞINA 5 TL VERİYORLAR
Güneydoğuda kaçakçılık yapılan bölgenin diğer tarafı PKK hakimiyetinde. Mazot, çay, sigara, kahve ve elektronik eşya kaçakçılığıyla uğraşan herkes, geçtiği güzergahtan dolayı katır ve at başına PKKya 5 lira vermek zorunda.
ÖLÜME RAĞMEN
Ne sıcak ne soğuk, ne yağmur ne de çamur. Ne de mayın ve pusu, kaçakçıları durdurabilir. Onların odaklandığı tek şey her türlü riske rağmen ailelerini geçindirmek. Kimi zaman bu tehlikeli yolculuk ölümle sonuçlanıyor.
