İşte ekonominin reçetesi

Düzenleyen:
İşte ekonominin reçetesi

EKONOMİ Haberleri

Prof. Sefer Şener “şeker hastalığına benzettiği” enflasyon sıkıntısı çözülmeden atılacak her adımın geçici olacağını söylerken, Gezi’den önce tek hane olan faizler için de büyük mücadele gerektiğini vurguladı...

Cabir Turgut- İstanbul

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi ile yeni bir döneme giren, millî gelir, ekonomik büyüme, demokrasi başta olmak üzere bütün alanlarda üst ligi hedefleyen Türkiye; son dönemde enflasyon, faiz, kur, cari açık gibi önemli problemlerle boğuşuyor. Bu sıkıntıların çözümü için yol haritası yarın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanacak. Ekonomistler ve iş adamları da önceliğin ekonomide olması dolayısıyla duyduğu memnuniyeti dile getirirken, tavsiyelerini de sıralıyor. Bu konuda görüşlerine başvurduğumuz İstanbul Üniversitesi Sanayi ve Teknoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sefer Şener “İlk hedef enflasyon, faiz ve kur artışını önlemek” dedi. Prof. Dr. Şener, bu üçlü sorunda önceliğin enflasyonda olması gerektiğini belirterek “Enflasyonu şeker hastalığına benzetiyorum. Enflasyon kontrol edilmezse faizler de düzelmeyecektir” diye konuştu. Şener, ayrıca enflasyonu frenlemek için serbest piyasa şartları çerçevesinde fiyat artışlarına müdahale edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
 

GEZİ ÖNCESİ TEK HANEYDİ
Ekonomik göstergelerdeki hızlı toparlanma için, faizle mücadelenin şart olduğunu, oranların kısa vadede düşmesinin pek mümkün görünmediğini söyleyen Prof. Dr. Şener, buna gerekçe olarak da ABD Merkez Bankasının politikalarının Türkiye’ye etkisini gösterdi. Gezi olaylarından önce Türkiye’de tarihî dip faiz oranlarının görüldüğünü hatırlatan Şener “2013’te faizler tek hanede iken enflasyon da aynı şekildeydi. Dolayısıyla Türkiye 2 yıllık bir süreç içerisinde enflasyonu da tek haneli rakamlara çekecek kudrete sahiptir. Şu unutulmamalıdır ki 1990 ile 2002 yılları arasında Türkiye’de enflasyon oranları yıllık ortalama yüzde 78 idi. 2019 sonunda da enflasyon tek haneli rakamlara indirilebilir. Ancak bu kararlı ve önemli adımlarla gerçekleşebilir” şeklinde konuştu.

 32 trilyon dolardan pay alabilmeliyiz

Yapısal reformlar, bir sistemin daha verimli çalışabilmesi ve şoklara karşı dayanıklı hâle getirilebilmesi için büyük önem taşıyor. Enflasyondaki inişin, faizlerdeki düşüşün ve ihracattaki artışın hızlanmasının da yapısal reformların faaliyete geçirilmesiyle mümkün olacağına vurgu yapan Sefer Şener “Türkiye özellikle Maastricht Kriterlerinden bütçe ve kamu borçlarıyla ilgili olan kısımda çok başarılı. Ancak şunu bilmeliyiz: Uluslararası ticarette riskler hızlı bir şekilde artıyor. Bugün itibarıyla dünyanın ticaret hacmi 32 trilyon dolara ulaşmış durumda. Dolayısıyla Türkiye yapısal reformları gerçekleştirerek, bu uluslararası ticarette riskleri fırsata çevirebilir” dedi.

SEKTÖR VE VATANDAŞA TAVSİYELER:

Özel sektör borçlanma oranlarını düşürmelidir.  
Dolar bir yatırım aracı değildir. Dolarizasyondan kaçının.  
Döviz geliri olmayan kesinlikle bu para birimi ile borçlanmamalıdır.  
Aynı düzey ve kalitede ise yerli ürünler tercih edilmelidir. 
Özel sektör markalaşmalı, katma değeri yüksek ürünlere yönelmelidir.
Toplum olarak tasarruf oranlarını yükseltmeliyiz.
Enflasyonda ana unsur beklentilerdir. Fiyatların artacağı beklentisinin azaltılması lazım.

 

 

 

Düzenleyen:  - EKONOMİ
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...