Davutoğlu: Tek kaygı ön yargı

Davutoğlu: Tek kaygı ön yargı
GÜNDEM Haberleri

Psikolojik bariyerler kaldırılmalı. Protokole bütün detayı yazmaktan çok karşılıklı güveni hissetmek ve el ele tutuşmak önemli.

Nuri ELİBOL SARAYBOSNA
Bosna-Hersek'te Srebrenitsa soykırımının 20. yılı anma törenlerine katılan Başbakan Ahmet Davutoğlu dönüş yolunda gazetelerin Ankara temsilcilerine açıklamalarda bulundu. Koalisyon görüşmelerinden AK Parti kongresine, Suriye sınırındaki gelişmelerden çözüm sürecine kadar gündemdeki konularla ilgili soruları cevaplandıran Davutoğlu, özetle şu mesajları verdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti ile CHP arasında bir ortaklık kurulabileceğini belirterek, "Öyle olsa bile kabineye girmeyebilirim" dedi. Yöntem olarak böyle bir şeye nasıl bakarsınız?
Her şeyden önce sürecin yöntemine bakalım. Sonra hükümetin yöntemine bakarız. Bu süreçte doğru görmediğim şey; müzakere masasında konuşulacak konuların, önceden karşı tarafa duyuracaksa (karşı taraf biz oluyoruz) basın önünde konuşulması. İlk günden itibaren sürekli çelişkili ifadeler üretiliyor. Bunlar netice almak isteyen bir siyasetçinin yapmaması gereken şeyler. Çünkü söylediğiniz her söz, kamuoyu önünde sizi bağlıyor. Kendi alanınızı da daraltıyorsunuz.
Muhtemel bir CHP koalisyonunda 'Kılıçdaroğlu'nu yanımda görmezsem olmaz' der misiniz?
Ciddi ortaklık, birlikte yürümeyi gerektirir. Elini taşın altına yarım koyan kaybeder. Ben sorumluluk üstlendiğim her şeyin gücünü de almak isterim. Bir sorumluluk isteniyorsa, yetkisini de almak isterim. Denge sağlanmazsa, hiçbir siyasi süreçten başarı alınmaz.
İsmet Yılmaz'ın seçildiği akşam, 'koalisyona en az ihtiyaç duyan parti AK Parti'dir dediniz. Niçin bunu söylediniz?
Öncelikle hükümet ortaklığı için çalışacağız. Ama diyelim olmadı ve erken seçim gerekti. Tek parti iktidarına en çok kim yakın? Görünür gelecekte, AK Parti dışında tek başına iktidar olma imkanına, ihtimaline sahip parti yok. Diğerleri koalisyona mahkum, ya bugün ya seçimden sonra. Böyle bir gerçek var. Dolayısıyla bizim 'hükümet kurmak istiyoruz' diye irade beyan eden açıklamalarımızdan kimse bir zaaf üretmemeli. Ülke, sağlıklı işleyecek bir hükümete muhtaç. Bu ihtiyacı karşılamak siyasi olarak bizim sorumluluğumuz.
Davutoğlu: Tek kaygı ön yargı

Bayramdan öncekiler biraz nezaket görüşmeleri olacak. Kaç turda 'hükümet kurabiliriz veya kuramayız, bu iş olmayacak' deyip cumhurbaşkanına görevi verirsiniz?
Nezaket ziyareti olmayacak bir kere, onu tashih edeyim. Nezaket, ziyaretin ilk üç dakikası beş dakikası ile sınırlıdır. Keşke mümkün olsa bir iftar sofrasında bütün liderler oturabilsek. İşte orada nezaket olurdu. Ben memnuniyetle ev sahipliği yapmak isterdim. Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'Sayın Başbakanı dinleyeceğiz ona göre karar vereceğiz' şeklindeki pasif tutumu yanlış. Böyle dediğiniz anda kendinizi edilgen bir taraf olarak tanımlamış oluyorsunuz. 'Ben anlatacağım, onlar da bir kanaat belirtecek.' Böyle bir şey yok. Başbakan gelsin dinleyeyim de ben ona karar vereyim demek de süreci tam anlamamaktır.
BOSNA'NIN KALBİNDE YERİMİZ AYRI...
Büyük acının 20. yıl dönümünde Bosna'yı yalnız bırakmayan Başbakan, halktan büyük ilgi gördü. Boşnaklar, o zor ve kanlı günlerde en büyük desteği veren Türkiye'ye teşekkür etti. Birçok yakınını kaybeden 79 yaşındaki Şuhra Maliç de Davutoğlu çiftini evinin bahçesinde ağırlayıp sohbet etti.

HDP 'silaha karşıyız' derse görüşürüm
Başbakan Ahmet Davutoğlu, koalisyon turlarına başlamadan önce şu tespitlerde de bulundu: "İki komisyon kurduk. Saatlerce çalıştılar. CHP'nin bütün beyanları tasnif edildi. Kanaatlerimiz belli. Oturacağız, hükümeti kurma konusunda 'irade var mı' bakacağız. Bizde var. MHP ve CHP'nin iradeleri konusunda çok emin değilim. İk anda iradeyi anlamaya çalışacağım. Çünkü çok farklı açıklamalar yapıldı. Kafamın o anlamda berraklaşması lazım. O iradenin dozuna göre ikinci adım. 'İkinci tur' demiyorum. Aynı görüşmede de olabilir. Psikolojik bariyerlerin kaldırılması lazım. Mesela Suriye konusunda, 'AK Parti-DEAŞ ile iş birliği yapıyor' diye bir kanaat var. Anlatmamıza rağmen aşılamamışsa bu bir önyargıdır. Bu algıyla bu koalisyonun ortağı olmaz. Çözülmesi gereken psikolojik bariyerler baş başa görüşmelerle çözülecekse ben bu talebe hayır demem.
Görüşmeler uzun sürebilir. Şirket kurmuyoruz. Temeli sağlam atmak lazım. Açıkçası detaylandırılmış protokol metinden çok, daha sağlıklı olarak zihinlerde şüphelerin giderildiği bir süreci önemsiyorum. Karşılıklı güveni kurmak önemli. Protokole bütün detayı yazmaktan çok karşılıklı güveni hissetmek ve el ele tutuşmak önemli. Bu birinci turda oldu mu A partisi ile oldu, B partisi ile daha az oldu. Bu ikisi ile de görüşmeleri sürdürme taraftarıyım.
HDP'ye dönük bizim tarafta olumlu bir yaklaşım yok. 8 Haziran'da HDP Kandil'i övmeyip, 'Biz artık Türkiye'nin önemli partisinden biriyiz. 80 vekilimiz var. Baraj da kalmadı. Şiddetin artık Türkiye sınırları içinde yeri yoktur. Terör ve şiddet üzerinden siyaset yapmaya karşıyız' deseydi o zaman kamuoyunda algı değiştiği için HDP ile koalisyon bağlamında daha olumlu bir atmosfer oluşabilirdi. Diğer partilerin de tutumu değişebilirdi. 'HDP ile konuşmamak' diye bir şeyi kabul etmem. Halktan yetki alan herkesle görüşürüm. O görüşme esnasında bize 'Demokrasi ile şiddetin yan yana olamayacağı konusunda çok güçlü bir irademiz var. Bunu gerçekleştirmek için yeni dönemi bir şans olarak görüyoruz' derlerse iletişimi kesmem. Ama ortaklığın da asgari şartları var. Teröre karşı net tavır sergilemeyen parti ile sağlıklı bir koalisyon yapılacağına inanmam. Çözüm sürecinde gelinen aşamaya hiçbir parti, karşı çıkamaz. HDP'nin ve ilgili bütün tarafların 2013 Mayıs'ında verdiği söz, silahlı grupların Türkiye'yi terk etmesiydi. Bu yönde güçlü bir irade görmemiz lazım." Başbakan, Suriye meselesiyle ilgili de "PYD maalesef baştan itibaren rejimle fırsatçı bir şekilde iş tuttu. Belli bir ölçüde de DEAŞ'la yan yana yaşadı. Kararlılığımızı taraflara bildirdik. Eğit-donat süreci devam edecek. Ilımlı muhalefetin eğitilmesi lazım ki; DEAŞ'a da rejime karşı da direnebilsin" dedi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...