16 Nisan yeniden doğuş

Anayasa değişikliği ile ilgili muhalefetin iddialarına cevap veren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Rejim değişmiyor. Meclis kapanmıyor. Yetkiyi doğrudan millete veriyoruz. Karşı çıkan gafiller, ha bire yalan söylüyor” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplu açılış törenlerine katılmak için gittiği Gaziantep ve Adıyaman’da on binlere seslendi. 16 Nisan’ın yeniden doğuş, yeniden diriliş ve ayağa kalkışın işareti olacağını belirten Erdoğan “Size güvenmeyenleri, size inanmayanları mahcup edecek bir neticeyi inşallah hep birlikte alacağız” dedi.
Mevcut sistemde gücünü halktan alan, anayasada oldukça geniş yetkilere sahip bir cumhurbaşkanı ve başbakanın bulunduğunu vurguladı. Kim olursa olsun bu makamlar arasında bir çatışmanın eninde, sonunda kaçınılmaz olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bunu biz rahmetli Özal ve Demirel döneminde de gördük, başkalarında da gördük” diye konuştu.
Erdoğan, anayasa değişikliği konusunda yanlış bilgilerin yayılmaya çalışıldığını belirterek şunları kaydetti: Hani işin aslını bilmesek, biz bile tereddüde kapılacağız ve ‘Ne oluyor’ diyeceğiz. Anayasa değişikliğine ve cumhurbaşkanlığı sistemine karşı çıkan gafiller, ha bire bir şeyler söylüyorlar ama hep yanlış söylüyor, ne yazık ki yalan söylüyorlar. Utanmadan, sıkılmadan çıkıyorlar ve ‘Meclis artık kalkıyor’ diyorlar. Bunların yalanlarından bıktık.
HDP’DEN DE ‘EVET’ BEKLİYORUM
Adıyaman’daki konuşmasında ise sadece AK Parti ve MHP’lilerden değil, CHP ve HDP’ye gönül veren vatandaşlardan da “evet” beklediğini belirterek özetle şunları kaydetti: 
Şu noktayı özellikle belirtmek istiyorum. Muhalefet, sandığın rengini gördüğü için tezlerini anlatmak yerine yalan yanlış bilgilerle insanımızın kafasını karıştırmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanlığı sistemine niçin karşı çıktıklarını izah edemedikleri için milletimizi kutuplaştırmaya, süreci ısrarla rejim tartışmalarına çekmeye gayret ediyor.
Cumhurbaşkanı sistemine neden karşı çıktıklarını açıklayamadıkları için meseleyi rejim tartışmasına çekmeye çalışıyorlar. Beyefendiler polemik yapmaktan siyaset yapmaya vakit bulamıyor. 11 yıl milletvekilliği yapmış biri olarak Meclis’teki o görüntülerden hicap duydum.
Atalarımızın dediği gibi, ardıcın gözü olmaz, yalancının da sözü olmaz. Bunların da millete söyleyecek sözleri yok. Millete faydası olacak projelerde ortadan kayboluyorlar. Kürt kardeşlerimizin yarasına merhem olmak yerine bölücü örgütün koltuk değnekliğini yapıyorlar.
Göz göre göre gelen bir tehlikeye karşı illa darbeye maruz kalmayı, ekonomik krizi yaşamayı niçin bekleyelim? Mesele ibret almadır. Biz ülkemizin yaşadıklarından, başımıza gelenlerden gereken dersleri çıkardık. Cumhurbaşkanlığı hükûmeti sistemini bunun için getiriyoruz. 2011’den bu yana yeni bir yönetim sistemi için mücadele ediyoruz. Şartlar şimdi uygun hâle geldi.
Ömründe mahallesinde muhtar seçilmeyecek, hatta ailesinde seçim yapılsa yarıdan fazla oy alamayacakların cumhurbaşkanlığı sistemini tek adımlıkla tanımlaması olacak şey değildir. Tek adamlık CHP’nin işidir. Bunlar il başkanlarını vali yapmışlardır. Basireti bağlananlara, öfkesi aklının önüne geçenlere yapılacak bir şey yok.
YAKIN TAKİPTEYİM 
 Erdoğan, geçtiğimiz günlerde istihdam seferberliği başlattıklarını hatırlatarak, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nin 15 bin ilave istihdam taahhüdüyle katılımını öğrendiğinde çok memnun olduğunu belirtti. Ankara’daki toplantıda söz verilen rakamlara dikkati çeken Erdoğan, Vali Ali Yerlikaya’nın işi takip edeceğini, 15 bin kişiye organize sanayi bölgesinde işbaşı yaptıracaklarını bildirdi. Erdoğan “Hepsinin de takipçisiyim. Sözlerini yerine getirmeyen, onları da tüm ülkeye ifşa edeceğimi özellikle belirtmek isterim” ifadesini kullandı. 

Başörtülü sandı izin vermedi!

Size geçmişte yaşanan bir sırrı açıklayacağım. Ben, şu an başbakan yardımcısı olan Mehmet Şimşek’i Merkez Bankasının başına geçirmek istedim. O dönemin Cumhurbaşkanı (Ahmet Necdet Sezer) dedi ki ‘Olmaz.’ Sayın Cumhurbaşkanı niye olmaz dedim. ‘Olmaz.’ dedi. Ya niye olmaz bileyim, ben de ikna olayım dedim. ‘Olmaz.’ dedi. Allah Allah dedim, yoksa dedim, Mehmet Bey’in hanımını başörtülü filan zannediyor da onun için mi acaba olmaz diyor. Dedim ki Sayın Cumhurbaşkanı, Mehmet Bey’in hanımı başörtülü filan değil hatta Amerikalıdır dedim. ‘Yok.’ dedi, ‘Ben, istemiyorum’ dedi. Böyle cins hareketlerle, ideolojik yaklaşımlarla bir yere varılmaz. İşte biz bunu gördük, bunlardan kurtulmak için bu adımı atıyoruz. Mehmet Bey’i daha sonra Maliye Bakanı yaptık o ayrı bir konu.”