Hayırlı olsun

A -
A +
Sayın Recep Tayyip Erdoğan halkın seçtiği ilk ve cumhuriyet tarihindeki 12. Cumhurbaşkanıdır. 12 yıllık başbakanlık dönemi başta olmak üzere her görevde başarılı olmuştur. Cumhuriyet tarihinde en çok hizmetle şereflenen kişidir.  Cumhurbaşkanlığı görevinde de başarılarının çığ gibi artacağına inanıyorum. Allahü teala'nın yardımı üzerine olsun. Şer güçlerin şerrinden korusun. (Amin) 

Yeni Türkiye yeni değildir. 2002'den bu yana inşa edilen, 2008'den sonra ise giderek gelişen bir mefhumdur. 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde ise bir nevi "Kızıl Elma" vasfına dönüşmüştür. Ve vesayet rejiminden milli iradenin üstünlüğünün miladıdır.  Yeni Türkiye için "Yeni Anayasa" şarttır. 1960 ve 1980 darbelerinden sonra yapılan anayasalar demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü mefhumları ile bağdaşamaz. Bu anayasalar vesayet rejiminin devamını öngören anayasalardır. Anayasal kuruluşlar ise vesayet rejiminin devamı, milli iradenin önlenmesi ve milli iradeye saygılı yeni Mendereslerin önünün kesilmesi için yapılmıştır. 1699 Karlofça Antlaşmasından 2008 yılına kadar Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti dış güçlerin ve ülkedeki temsilcilerinin vesayeti altında idi. Aslında cumhuriyet döneminde yapılan devrimler Selanik'te İttihat Terakki ileri gelenleri ile Doğu Mason ve Siyon cemiyetinde alınan kararlardır.  Milli irade adına 23 Nisan 1920 tarihinde kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi dünyanın en demokratik ve milli iradeyi temsil eden nadir meclislerden biri idi. CHP Lozan Antlaşmasını meclisten geçirmek ve Lozan'da İngilizlere gizli antlaşma ile söz verildiği, saltanat ve hilafetin kaldırılması, harf devrimi ve Türkiye'nin İslamiyetten ve İslam Dünyasından koparılması için bu demokratik ilk meclis fesh edildi. Meclis Çankaya'da tespit ve tayin edildi. 
1950 yılına kadar milli irade yoktu.  TBMM'nin duvarında yazılı olan "Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir" sözü slogan olarak kaldı. Kurulan bazı partiler de CHP ve İnönü'nün hazırladığı komplolarla birkaç ay faaliyet gösterebildi. 

İkinci Dünya Savaşından sonra Siyonizm ve 5 ülkeye hizmet edecek, dünya çapında vesayet rejimi olan Birleşmiş Milletler kurulurken ABD Türkiye'ye muhalefet partileri olmazsa Türkiye bu teşkilatta kurucu üye olamaz dedi. Demokrasinin düşmanı İnönü, demokrasinin kurucusu gibi bazı CHP'lilerle Demokrat Parti'nin kurulmasına müsaade etti. 1946 seçimlerinde CHP seçimi hile ile kazandı. 1950 seçimlerinde ise kaybetti. 

Milli iradenin karşısında olan CHP 1950'den bu yana 64 yıldır iktidar olamadı. CHP ve MHP sert ve düşmanca tavrını devam ettirdiği müddetçe CHP yüzde 25, MHP de yüzde 15'i aşamaz. 
10 Ağustos 2014 seçimleri ile vesayet rejiminin çöküşü başlamıştır. Türkiye'nin siyasetini seçilmişler değil, tayin edilmişler (bürokratlar) belirliyordu. İktidar sadece noter vazifesi görüyordu. Bundan sonra yeni bir Türkiye ve bu Türkiye'de siyaseti ve hertürlü stratejiyi seçilmişler tayin edecektir. 

Muhalefet vesayet rejiminin yeniden tesisi için çalışacaktır. Ayrıca iktidarın önünde paralel yapı gibi çok büyük engeller de olacaktır. 

2015 genel seçimi ülke için çok önemlidir. Ak Parti'nin seçilmemesi için tıpkı cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi bir muhalefet koalisyonu kaçınılmaz olacaktır. CHP ve MHP başta olmak üzere diğer partiler, İsrail, ABD ve Almanya ve bunların bir nevi Haçlı ordusu gibi olan Türkiye'deki uzantıları, faiz lobisi, medyanın en az yüzde 80'i, İstanbul dükalığı, Ak Parti iktidarını önlemek için her çareye başvuracaktır. 

Ak Parti iktidarı ara hedeftir. Asıl hedef, Türkiye'yi geçmişte olduğu gibi emperyalist güçlerin vesayetine teslimdir. Türkiye'de ara hedeftir. Nihai hedef İslam Dünyasıdır. 57 İslam ülkesinden yeni Erdoğanların ve Türkiye gibi ülkelerin çıkışını önleyerek emperyalist güçlerin sömürüsünün devamıdır. Ve Ak Parti muhalifleri Abdullah Gül'ü kullanarak Ak Partiyi bölmek isteyeceklerdir. 

Ahmet Davutoğlu'nun tecrübe ve bilgisi derindir. Davutoğlu'nun partinin genel başkanı ve başbakan olması son derece isabetli bir karardır. Allahü teala'nın yardımı üzerine olsun. 
Barış süreci hayırlı bir süreçtir. Ancak bu süreci sabote etmek isyenler vardır. Bu sürecin başarısı ülkede barışın, refah ve huzurun itici gücü olacaktır. Ve bu saydıklarım barış sürecinin başarısı ile doğru orantılıdır. 

Paralel yapı ülkemiz için en büyük tehlike ve tehdittir. Bürokraside en üst düzey yerleri ve kilit noktaları işgal eden bu kişiler devletimiz için bir kanser gibidir. Türkiye'ye şantaj, iftira, özel hayata girme, manevi değerleri kullanarak hertürlü maddi imkanları elde etme bunlar için sıradan iştir. Bunlar ise İslamiyete aykırıdır. Ve bu kişiler kendilerinden olmayan varsayalım evliya  ya da alim olsa da hizmet imkanı tanımazlar.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.