Ne diyorsunuz Paşam?

A -
A +

Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel benim şahsen çok saygı duyduğum ve beğendiğim iyi bir askerdir. Onun Genelkurmay Başkanlığı yaptığı süreçte, TSK kendi görev ve sorumluluk sınırlarına çekildi. Orgeneral Özel akıllıca ve ustaca bir sevk ve idare ile asırlık alışkanlık ve teamülleri değiştirerek TSK'yı demokrasilerde olması gereken sınırlara taşıdı. Askerler artık şerefli askerlik mesleği ile ilgileniyorlar. TSK günlük siyasetin dışında kalmaya, yasama, yürütme ve yargı erklerinin alanına girmemeye özen gösteriyor. Asker, kışlasının dışına taşmadan, siyasi tartışmaların dışında kalarak ülkenin dış tehditlere karşı savunulması için çalışıyor.
Orgeneral Özel'in Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde, Merkez Orduevi'nde 30 Ağustos Resepsiyonunda karşılaşmış ve onun bir küçüğü olarak, kendisine şu öneride bulunmuştum: (Komutanım, Ankara, askerleri meslekten uzaklaştırır. Benim size önerim, hiçbir ortamda kendi mesleğiniz dışında bir beyanda bulunmayın. Mümkünse ayaküstü konuşmayın. İkinci gün gazeteleri açtığınızda 'Bu lafları ben mi söyledim?' diye hayrete düşebilirsiniz. O nedenle basına ayaküstü demeç vermeyin. Hatta mümkünse hiç konuşmayın.)
Sayın Özel, bugüne kadar esasen çalışma arkadaşları ile birlikte dikkatli hareket etti. Kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı hissettiğinde Genelkurmay'ın internet sitesinden gerekli doyurucu açıklamaları yaptı. Kendi yetki ve sorumluluk alanının dışına çıkmamaya, siyasi demeçler vermemeye özen gösterdi.
Bu yılki 30 Ağustos resepsiyonunda ben de konuşmasının bir bölümünü dinledim. Dinlediğim bölümde sorun yoktu. Ben aşağıdaki değerlendirmelerimi gazetelere yansıyan ilgili haberleri esas kabul ederek yapıyorum. Sayın Özel, gazeteler üzerinden 'çözüm süreci' konusunda sanki hükümete mesaj verdi. Belki amacı bu değildi, ama böyle algılandı. Devlet ve hükümet tarafından sürdürülen çözüm süreci konusunda yol haritasını bilmediklerini, kendilerine bir şey sorulmadığını ima etti. Kırmızı çizgilerden söz etti...
Sayın komutanım, siz MGK toplantılarına katılmıyor musunuz? Bizim bildiğimiz 'çözüm süreci' bir devlet projesi haline geldi. Konu enine boyuna MGK'da tartışıldı. MGK kararlarına girdi. Nasıl haberiniz olmaz ki? Diğer yandan sizin Başbakanla ve Cumhurbaşkanı ile haftalık görüşmeleriniz var. Sayın Başbakan'la çok sık da bir araya geldiniz bugüne kadar. Çözüm süreci ile ilgili merak ettiklerinizi keşke o görüşme ve toplantılarda Sayın Başbakan'a, Sayın Cumhurbaşkanı'na sorsaydınız. Bu konudaki endişenizi bağlı olduğunuz hükümete, basın üzerinden kamuoyu önünde iletmeniz, demokrasilerdeki sivil-asker ilişkilerine uygun değildir. Bu alışkanlıklar eski Türkiye'de kaldı. Bunları aştığımızı zannediyorduk. Bizi başa çevirdiniz bu açıklamalarınızla. Doğrusu asker-sivil ilişkilerinde, bugüne kadar gösterdiğiniz özen ve titizliğe yakışmadı bu durum. Devletin, hükümetin ve askerin kırmızı çizgileri aynıdır. Devletlerin kırmızı çizgilerini bürokrasi ve askerler değil, hükümetler belirler. Kurumlar da o kırmızı çizgilere uyar. Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplantılarına katılan astlarınız, sanıyorum görüşülen başlıklara ilişkin sizleri bilgilendiriyordur. Diğer yandan çözüm süreci çok boyutlu bir süreç. Bu sürecin sorumluluğu bütünüyle hükümete ait... TSK dâhil tüm kurumlar, kendileri ile ilgili başlıkları bilmelidir. Bu alana ilişkin gerekli bilgilerin paylaşıldığını biliyoruz. Konunun siyasi, sosyal, ekonomik, politik ve diplomatik boyutları, karargâhta değil, Bakanlar Kurulunda ve tek tek ilgili bakanlıklarda olgunlaştırılır. İyi ki hükümet kanadından, size basın üzerinden bir cevap verilmedi. Böylece, artık hatırlamak istemediğimiz o eski polemiklere de zemin bırakılmadı...
Paralel yapıyla mücadelede engel çıkarmak isteyen hukuk adamlarına bir çift sözüm var; "Siz bu yapının varlığının haberdar değil misiniz? Bu yapının bugüne kadar emniyet teşkilatı ve yargı kurumlarını kullanarak neler yaptıklarını bilmiyor musunuz?" Yapmayın lütfen, hiç olmazsa susun. Balyoz ve benzeri davaların mağdurları yıllarca içeride tutulurken, bilgi-belge ve kanıtlarla mı tutuldu? Yargının baskı altında olduğunu iddia edenler paralel yapının HSYK seçimleri için ne gibi çalışmalar yaptıklarından haberdar değiller mi? Bizi aptal yerine koymayın, daha fazla da üstümüze gelmeyin. Önce kokan tuzu temizleyin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.