HAYIRLI RAMAZANLAR

__:__:__

Ahmet Özal: Babama da diktatör dediler

Düzenleyen: /
Ahmet Özal: Babama da diktatör dediler
Ahmet Özal, Haber

POLİTİKA Haberleri

“Şimdi Erdoğan için ‘tek adam’ olmak istiyor, diyorlar ya, arşivlere bakıldığında aynı manşetlerin babam için de atıldığını görürsünüz.”

Rahmetli Cumhurbaşkanı'mız ısrarla Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığının var olduğunu savunuyordu. Yeni Başkanlık sisteminde en çok tartışma konusu da tek adamlık meselesi. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'a en yakın kişi olarak, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Ahmet Özal: Babama da diktatör dediler

‘Aynı manşetler babamla da ilgili çıktı’


Şimdi tek adam olmak istiyor, diktatör olmak istiyor konuları arşive bakıldığında aynı manşetler babamla da ilgili çıktı. Tek adam olmak istiyor, diktatör olmak istiyor. Manşetler bile aynı. Türkiye’de solun en önemli problemi özellikle CHP’nin bundan sonra herhangi bir şekilde bir koalisyon olmayacak. Koalisyon olmayınca hükümet olabilmeleri, cumhurbaşkanı olabilmeleri için yüzde 51 almaları lazım. Ama Türkiye’de şu anda bakıyoruz ki CHP yüzde 25’e kitlenmiş vaziyette. Ne iniyor ne de çıkıyor. CHP’nin esasında bunu analiz etmesi lazım. Neden 25’te kapandık, kaldık biz şeklinde. Bunu bana CHP’li arkadaşlarım da sordu. Ben onlara şunu söyledim; CHP yüzde 25’i geçebilir mi? Geçer çokta basit. Şimdi CHP’yi Atatürk kurduğu dönem 6 ok ile kurmuş. Ben dedim ki Atatürk inkılapçı ve devrimci bir insan. İleriyi gören bir insan. Büyük bir lider. Ama Atatürk 1938’te vefat etti. Sene 2017. Ama CHP’liler hala Atatürk şu bunu dediyi devam ettiriyor. Şimdi Atatürk bugün mezardan çıksa CHP’lilerin konuştuğu 1938’i mi konuşur? Yoksa 2050’yi mi konuşur? 2050’yi konuşur. Çünkü devrimci, inkılapçı insanlar büyük liderler geleceği konuşur geçmişi değil. Şimdi siz Atatürk’ün ruhunu aldık diyorsanız onun inkılapçı ruhunu aldık diyorsanız 2050’yi tartışalım. 1938’te kalmayın. Siz orada kalmışsınız. Atatürk bugün mezardan çıksa bir ok daha ekler oraya. Ne oku dedi bana. Demokrasi oku dedim. Sizin 6 okunuzun içerisinde demokrasi yok dedim. Demokrasi kavramını CHP içine alması lazım. Bugüne ayak uyduracaksak kendimizi yenilemeliyiz. 

‘CHP özür dilesin, oylarını arttırır’

Bir diğeri 1950’ye kadar olan İnönü döneminde çok sıkıntılar yaşanmış. Hem manevi hem de maddi değerler üzerinden. Bunların yanlış olduğunu şimdi görüyoruz. CHP bugün şunu diyebilir; O dönemi o güne göre değerlendirmek gerekir ama bugünkü düşüncelerimizle o yapılanlar bugünkü değerlerle yanlıştı. Onun için bundan dolayı özür dileyelim desinler. Oylarını arttırırlar. Yani yenilikler getirmeleri lazım.

Finans sektörünün içinden gelen biri olarak, özellikle bankacılık sektöründeki deneyimlerinizi ve Eğitiminizi de göz önünde bulundurarak sormak istiyorum, Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının vermiş olduğu notlar, ekonomiye ve bankacılık sektörüne nasıl yansıyor? Bu kuruluşların verdiği notları ve etkilerini nasıl okumalıyız?

‘Kredi derecelendirme kuruluşlarının arkasında siyasi kararlar var’


Kredi derecelendirme kuruluşları her zaman sadece ekonomik değerler ile karar vermiyor. Biraz da siyasi kararlar var bunun arkasında. Dolayısıyla kredi derecelendirme kuruluşları özellikle Avrupa kaynaklı olanlar siyasi gelişmeleri işin içine katarak birazda menfi yönde hareket ettiklerini görüyorum. Bu kuruluşların çok eskiden olduğu gibi verdiği kararların çok başarılı olamadığını onlarda görüyor. Bunu iş dünyası da takip ediyor. Özellikle yabancı yatırımcılar. Ben çok etkili olamayacaklarını düşünüyorum. Zaten olamadıklarını da gördük.

‘Ben olsam Avrupa Birliği Bakanlığı’nı kaldırırım’

Geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı Avrupa Birliği ilişkilerinde onların bize davranış tarzının, yaklaşımlarının, sözlerini yerine getirilmemesi durumunda serzenişte bulundu haklı olarak . Sayın Cumhurbaşkanı Mayıs’a kadar değerlendirelim Mayıs’ta karar vereceğiz dedi. Şimdi ben hükümet olsam şöyle düşünürüm; Bir Tansu hanımın Avrupa Birliği ile yaptığı Gümrük Birliği anlaşması yanlış bir anlaşmadır. Türkiye’den alacağını almıştır zaten Avrupa Birliği. O yüzden bu saatten sonra üyeliğe de ihtiyacı yok. Çünkü bütün mesele ekonomik ilişkilerdi ve Türkiye’den alacağını aldı. Türkiye şu anda oraya gıda malzemesi bile satamıyor. Ama onlar satabiliyor. Bir kere Gümrük Birliği Anlaşması’nın yeniden gözden geçirilmesi ve yapılması lazım. İkincisi eğer bunlar verdikleri sözü yerine getirmeyecekler ise Mayıs ayından sonra o zaman ben Avrupa birliğine hiç bir şey söylemeyi gerek duymadan Avrupa Birliği Bakanlığı’nı kaldırırım. Eskiden olduğu gibi Avrupa Birliği ilişkilerini Dışişleri Bakalığı’na müsteşarlık olarak bağlarım. Bu mesaj daha ciddiye alınacak bir mesajdır diye düşünüyorum.

Ahmet Özal: Babama da diktatör dediler

Düzenleyen:  - POLİTİKA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...