Aile baskı altında

Düzenleyen:
Aile baskı altında

SAĞLIK Haberleri

Prof. Dr. Mücahit Öztürk: “Akıllı telefonların yaygınlaşması ile herkesin ‘şifreli’ hayatı ortaya çıktı. Şifre mahrem demektir. Telefondaki mahremiyet aile ilişkilerini bozuyor”

ZİYNETİ KOCABIYIK

YEŞİLAY HAFTASI’NDA BAŞKAN PROF. DR. ÖZTÜRK İLE KONUŞTUK 

Yeşilay Türkiye’nin en köklü kurumlarından biri… Bundan 96 yıl önce alkol bağımlılığı ile mücadele etmek için kurulmuş. Ancak yıllar içinde alkol mücadelesine, sigara, uyuşturucu maddeler, kumar ve modern hayatın insana yüklediği başka bağımlılıklarla mücadele  alanları da eklenmiş… Teknoloji bağımlığı, alışveriş bağımlılığı ve günümüzde obezitenin en önemli sebeplerinden biri olan yeme bağımlılığı gibi… Alışveriş bağımlılığı ve yeme bağımlılığı, kurumun önümüzdeki yıllarda ele alınacak önemli gündem maddelerinden ikisi. Fakat çoluk çocuk, kadın erken herkesi çılgınca sarmalayan “teknoloji bağımlılığı” ile mücadele Yeşilay’ın öncelikli hedefleri arasında ilk sırayı almış durumda.
1-7 Mart her yıl ülkemizde Yeşilay Haftası olarak kutlanıyor. Hafta boyunca düzenlenen etkinliklerle bağımlılıklara dikkat çekiliyor. Bu kapsamda biz de Yeşilay’ın başkanlığını geçtiğimiz yıl mayıs ayında Prof. Dr. İhsan Karaman’dan devralan Prof. Dr. Mücahit Öztürk’le konuştuk. Yeşilay Milli Eğitim Bakanlığı ile yaptığı iş birliği sonucunda okullarda rehberlik öğretmenlerinin verdiği derslerle tüm bağımlılıklar gibi sanal bağımlılıkla da mücadele ediyor. 
KADIN CİNAYETLERİNİN TEMELİNDE ALKOL VAR
Bağımlılık kişisel bir problem mi?

Bağımlılık kişisel değil toplumsal bir problemdir. Bağımlılığın toplumsal yansıması çok daha önemli. Örneğin alkol ve sigara yüzünden kaybedilen sağlığın maliyeti, iş gücü kaybı ekonomiye olumsuz yönde etki ediyor. Bunların ötesinde başta aile huzuru olmak üzere toplumun huzuru da bozuluyor.  Kadına ve çocuklara uygulanan ev içi şiddetin, son yıllarda giderek artan kadın cinayetlerinin temelinde yüzde 50-60 alkol ve uyuşturucu madde etkisi var. Trafik kazaları ile ilgili istatistikleri incelediğimizde de alkol ve uyuşturucu madde kullanımının en önemli kaza ve ölüm sebeplerinden biri olduğunu görüyoruz. Aile yapısını bozan önemli bağımlılık sebeplerinden biri. Eskiden masada kumar oynanırdı. Şimdi kumarın şekli ve kapsamı değişti. Artık spor adı altında ya da internetten sanal ortamda da kumar oynanıyor…
Modern dünya yeni bağımlılıkları da değiştirdi…
Evet mesela teknoloji bağımlılığı, yeme içme bağımlılığı ve alışveriş bağımlılığı diye yeni bağımlılıklar ortaya çıktı.
Kişi “Ben sigara içmiyorum, alkol de kullanmıyorum o yüzden bağımlılıklar beni ilgilendirmez” diyebilir ama herkesin elinde bir akıllı telefon var…
Evet bu durum aileleri yıpratacak hâle geldi. Mahremiyet alanları oluştu. Mahremiyet de elindeki akıllı telefon. Herkes telefonuna şifre koymuş. Kadın kocasının şifresini bilmiyor, adam karısının, anne baba çocuğunun şifresini bilmiyor. Ne demek şifre koymak?: Benim çok gizlim var… Gizlilik olan yerde sıkıntı olması çok doğal. Bu durum,  evlilik ilişkisini, aile yaşantısını, ebeveynlerin çocukları ile ilişkisini bozdu. 

Arkadaşlıklar artık tek tuşla başlıyor ve bitiyor

Bağımlığın temelinde biyolojik ve sosyolojik faktörler olduğunu; bağımlılıklar hem çeşitlendiğini hem de bağımlılık düzeylerinin artığını söylüyorsunuz.  Buna biraz da modern insanın boşluklarını doldurma çabası olarak bakabilir miyiz?
Bağımlılıklar tüm dünyanın en önemli problemlerinin başında geliyor. Global olarak baktığımızda Türkiye birçok açıdan daha bir iyi noktada. Kültürel ve inanç değerleri olarak bu boşlukları daha az hissediyoruz. Olayın temelinde modern hayatla birlikte insanların yanlızlaşması ve mutluluğu araması yatıyor. Kişinin madde ve alkol kullanımındaki temel etken daha iyi hissetmek istemesidir. O maddeleri aldığı zaman sanal ve geçici bir mutluluk oluyor. Normalde çocuğumuzu sevdiğimizde, iyi bir haber aldığımızda, işimizde başarılı olduğumuzda duyduğumuz mutluluğu kişiler madde, alkol ya da madde kullanarak hissetmek istiyor.
TEK TUŞLA BİTEBİLEN ARKADAŞLIKLAR
Sanal bağımlılığı da böyle mi açıklayabiliriz?

Aslında teknoloji bağımlılığının diğer bağımlılıklarla, alkol ve madde bağımlılığının verdiği mutluluklarla çok da ters düşmeyen bir süreci var. Modern hayatta insan yalnızlaştı. Yaşam biçimleri, evler, standartlar değişti. Dolayısıyla insan insandan uzak kalmaya başladı. Arkadaş bulamayan, çevresinde dertlerini anlatıp rahatlayacağı, sohbet edebileceği birisini bulamayan insanlar, iki tuşla arkadaş bulmaya başladılar. Beğenip beğenmeme şekli de değişti. Eğer beğenmiyorsa tuşa basıp gönderdi. Beğeniyorsa aldı. Bu sanal ilişkide biraz önce bahsettiğim gibi sanal bir mutluluk oluştu.
İLİŞKİ ŞEKİLLERİ DEĞİŞTİ
Bu durum reel ilişkileri nasıl etkiledi?
Bunu dramatik olarak anlatmaya gerek yok aslında. Günlük yoğun tempo yüzünden hepimizin reel ilişkileri azaldı. Gidin bir lokantaya beş altı kişi bir masada oturuyor ve hepsinin elinde cep telefonu ona bakıyorlar. Sohbet yok. 
Bunu yalnızlaşmakla açıklayabilir miyiz? 
Bir ilişkiyi götürmek dünyanın en zor şeyidir. Bu arkadaş da olsa, evlilik de olsa çocuğunuz da olsa, dünyanın en zor şeyi insanlarla ilişkiyi götürmektir. İlişki emek ve vakit harcamak ister. Sanal ilişkilerde fedakârlığa ihtiyaç yok. Düğmeye basıyorsunuz, mesaj almıyorsunuz; düğmeye basıyorsunuz onu sayfanızdan siliyorsunuz. Bu çok kolaycı bir yaklaşım.  
YEDAM PROJESİ HAYATA GEÇİYOR
Bağımlılıkla ilgili yeni projeler var mı?

Yeşilay son 3-4 yıldır bağımlılıkla mücadelede, savunuculuğun yanında eğitim ve rehabilitasyon konularında da faaliyet göstermeye başladı. Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte Türkiye Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı başlattık. Rehber öğretmenleri eğittik. Okullarda yaş gruplarına göre eğitim veriyorlar. YEDAM projesini başlattık. Bu proje, bağımlılık tedavisi almış kişilerin tedavi bittikten sonraki rehabilitasyonlarını içeriyor. Hatta İŞKUR’la yaptığımız bir protokol ile bu kişilerin iş bulmasına yardımcı olacağız.

Aile baskı altında

Çocuğunuzu   cep telefonuyla oyalamayın!

Çocuk ağladığında ya da yemeğini yemediğinde anne babanın yaptığı ilk iş eline tablet ya da cep telefonu vererek sakinleştirmek. Bu durum sanal  bağımlılığın ilk adımını oluşturuyor. Prof. Dr. Mücahit Öztürk, çocuğun bütün itirazlarına rağmen en fazla günde 30 dakika internet kullanmasına izin verilmesi gerektiğini söylüyor. Anne babaları çocuğun girdiği siteleri de çok iyi kontrol etmeleri gerektiği konusunda uyaran Prof. Dr. Öztürk, “İnternet üzerinden taciz eden siber zorbalara karşı korumak için anne babanın çocuğun bütün şifrelerini bilmesi ve gerektiğinde kontrol etmesi gerekir” diyor. 

KENDİNİZİ TEST EDİN

Bağlı mısınız bağımlı mı?

Bağımlılığı nasıl tarif ediyorsunuz?
Aslında bütün bağımlılıklarda temel kriter o eylemi ya da o maddeyi bırakamamak, giderek daha fazla meşgul olmak, yokluğunda büyük sıkıntıya düşmektir. Mesela çocuklardaki bilgisayar bağımlılığında gördüğümüz gibi, aile bilgisayar ya da tabletle oynamayı yasakladığı zaman evde krizler çıkıyor, yastıklar havada uçuşuyor, çocuk saldıracak kadar öfkeleniyorsa çocuğunuz internete bağımlı olmuştur. İnternette kaldığı saatler kişinin sosyal yaşamını etkileyecek boyutta ise bağımlılıktan söz edebiliriz. İşe geç kalıyorsunuz, okula geç kalıyorsunuz, gitmiyorsunuz… Ev kadınıysanız, sosyal ağlarda dolaşırken ocakta yemeği yakıyorsanız, alışverişe gidemiyor, komşu ziyaretleri yerine bilgisayarı tercih ediyorsanız “sanal bağımlısınız” demektir…

Aile baskı altında

Sigara yaşı 13’e düştü

Sigara ve uyuşturucu gibi diğer bağımlılıklarda durum nedir?
Yoğun mücadeleye rağmen gençlerde uyuşturucu ve sigara hâlâ önemli bir sorun. Ülkemizde sigaraya başlama yaşı 13-14’lere kadar düştü. Bu henüz bağımlılık anlamına gelmiyor ama ilk kez bu yaşlarda deniyorlar. Gençlerde sigara uyuşturucuya geçiş için de çok önemli bir bağlantı. Uyuşturucuyu ilk kez deneme yaşı da 13’e kadar düştü. Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nin 2014 rakamlarına göre İstanbul’da lise birinci sınıfta okuyan iki öğrenciden biri sigara, üç öğrenciden biri alkol ve 10 öğrenciden biri de uyuşturucu maddeyi denemiş.

 

 

Düzenleyen:  - SAĞLIK
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...