Uçuşa hazır olanlar var…

A -
A +

Günlük gazetelerden birinin sitesinde çok uzuuun bir yazı yayınlandı. Bir yerinde şöyle diyordu:
"Biz savaşarak Kudüs'e kadar gideceğiz, orada Mehdi Aleyhisselamla buluşacağız..."

Savaşacak (komuta edecek) kişinin adını da yazmışlar. Hayattayken savaşacaksa teorik olarak bu işin 5-10 sene içinde olması lazım.

Böyle bir yazı ne maksatla yayınlanmış olabilir.. Bu işin sanatını ticaretini yapanlar hep vardı ama işi buralara kadar götüreni yoktu.

Bu ülkede zihin yapısı IŞİD'in teröristlerinden çok farklı olmayan bir kitle var. Yalnız bizdekiler rahatlarına biraz düşkünler, konfora alışmışlar, gövdelerini kıpırdatacak halleri kalmamış, göbek sarkmış, ne yapılacaksa klavye başında yapmak istiyorlar.

...

Son senelerde kelime hazinemiz iyice daraldı. 3+ yaş çocukları için hazırlanan legolar gibi 4-5 kelimeyi çevirip duruyoruz.
Zalimler, mazlumlar, düşmanlar, ihanet edenler, mazluma kucak aç, zalimi kına, haykır, akşamı et, sabah kalk tekrarla. Yeriz-yedirmeyiz.
Bu bağıranların çoğu işsiz.. İçlerinde işi gücü olan, işini yapan yok.
Artık o tip gazeteleri okurken korkuyorum. Bir tanesi parti adı vererek, "Bu parti bize Allahın lütfu.. Nimet-i İlahiye.. Kıymetini bilmezsek elden gider" demiş. Bu insanlar bu kıvama nasıl geliyor..
...
Davutoğlu eskiden sakin konuşurdu, üslubu seçim kampanyası sırasında değişti. Bakalım bundan sonra nasıl devam edecek. Belki bir hatırlatan olmuştur: Hocam eski haliniz daha iyiydi, kendiniz olmaya devam edin.. Bir de rical-i devletin her konuda her zaman ve her saat konuşma merakı var. Haftada bir konuşsalar bir anlamı olur. Her fırsatı değerlendirip her konuda konuşmak, herkese laf yetiştirmek kendi aralarındaki müzakereler sonunda alınmış bir karar mıdır? Sanki söylenecek hiçbir şey kalmadı gibi geliyor bana.. Aynı konuların tekrarı.. Ne söyleyeceklerini merak eden de kalmadı. Bu trend böyle devam ederse teletabi muhabbetine dönecek
Ne oldu bize böyle.. Gülümserdik, her konuyu konuşabilirdik, espriler yapabilirdik, bu kadar alıngan değildik, bizi kim ve nasıl derdest edip çıkışı olmayan bir tünele soktu? Geri dönmeyi de kabullenemiyoruz.. Çıkış deliği de yok. Bakalım servis yolu nasıl açılacak..
...
Seçime iki ay kala HDP'lilerle Dolmabahçe'de bir fotoğraf çektirmiştik. Çözüm yolunda mutabık kaldığımız on madde vs yayınlamıştık. O arada ne oldu da HDP'yi hedefe koyduk. Neyi yanlış yaptığımızı fark ettik? O aranın ve makas değişikliğinin sebebi berrak değil.
Seçim sonuçlarının böyle olacağının parti kademelerinin aylar öncesinden bildiği anlaşılıyor. Koalisyonu öngörmüş olduklarını varsayarsak, seçim sonrası için neden açık bir kanal bırakılmadı?
Binali Yıldırım, "Olursa azınlık hükümeti olur, koalisyon bize uymaz" demişti. Bu şahsi düşüncesi miydi, bir müzakerenin sonucu muydu? İş oraya doğru mu gidecek? Partide farklı taraflara asılan iki ayrı kanat mı var? Varsa dertleri ne?
....
Geçen gün birisi, "Farkında mısın, doların çıkışına izin verilmiyor. Azıcık piyasalar dalgalansa bizimkiler sevinecekler ama dışarıdan birileri habire piyasaya dolar sürüyor" dedi. Doğruluk payı var mı, anlayanlarınız ne der bu işe?
...
Şaşırdığım bir diğer husus PYD'li Salih Müslim bile mülakatlarında diplomatik bir dil kullanıyor. Yumuşak, esnek.. Biz niye çok keskin ve kesin konuşuyoruz. Korkup ayaklarını denk atsınlar diye mi? Alışkanlık mı? Üstelik biz devletiz onlar aşiret..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.