İki mektup

A -
A +
OTTAN ÇÖPTEN

14 Temmuz 2015 tarihli yazınıza istinaden aşağıdaki görüşlerimi size aktarmayı uygun buldum. 
Bitkisel ilaçlarla ilgili tahmin edilenin çok ötesinde bir talep ve beraberinde gelen bir kötüye kullanma durumu mevcuttur. 
Maliyeti son derece düşük ve muhtevası tam olarak bilinemeyen kapsüller insanlara her derde deva denerek sunulmaktadır. Gördüğüm kadarıyla bu işleri yapanların eline geçen maddi imkânlar akıl dışı rakamlardır. 

1. Bu kişiler işe ucundan da olsa islami-ulvi bir hava vermektedirler. Temiz bıyık, vaiz ses tonu ve yumuşak bakışlar, İslami kaynaklara atıflar.
2. İlaçların içindeki maddelerin birim miktarı, hangi bitkiden ne kadar konduğu asla belli değildir. 
3. 3-4 değişik konuda kutulu ilaç aldığınızı düşünelim, kutuları açın aynı kokuya ve şekle sahip kapsüller göreceksiniz.
4. Gıda takviyesi cümlesi ile sorumluluktan kurtulmuş olunmaktadır. 
5. Bu ilaçları damarlarının açılacağı, sağlıklarının yerine geleceği düşüncesi ile alan insanlarda teşhis ve tedavi gecikmeleri olmaktadır. 

30 yıllık hekimlik hayatımda oluşan genel kanaatim bitkisel kapsül, doğal karışım, sadece falan dağın tepesinde biten ottan yapılmış merhem gibi şeylerden uzak durmak gerektiği yönündedir. 
Bununla birlikte yüzyıllar içinde süzülüp gelen tecrübe ile zenginleşen bazı bitkisel tedavilere de kesinlikle katılıyorum.
Mesela mide ülserlerinde Hakiki zeytinyağı-Kudret narı karışımı. Gastritlerde Kantaron çayı. İlaveten Ballı Zencefil, Turp ve baldan yapılan öksürük şurupları, Bal-Limon-Ihlamur karışımları, Nane-Limon  vs. Tamamen zararsız ve etkisi hızlı halk tedavileridir. En bilinen otlardan Sinamekinin bağırsaklara faydası çok bilinen bir şeydir. 
İçindeki aktif maddenin miktarı tespit  edilemeyen kutu maliyetinin ortalama 30 katı fiyata satılan şarlatan ilaçlarından insanların uzak durmasını şiddetle salık veriyorum. 

Dr. Ahmet Faruk Yağcı
İç Hastalıkları Uzmanı
* * *

BAYRAM TRAFİĞİ MÜNASEBETİYLE

"... Bayram trafiği ile ilgili bir programdı. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Anadolu çıkışında polislerle birlikte, gelen otobüsleri kontrol ediyorlardı. İlgili amir çok hoşuma giden bir açıklama yaptı. Dedi ki; özellikle helikopterle yaptığımız çalışmalarla zik zak yapan arabaları belirleyip, sürücülerini akıl hastanesine sevk ediyoruz. 

Bu bana ehliyet aldığım ABD, Salt lake City, Utah'ta ki bir uygulamayı hatırlattı. 40 sene geçtiği için doğru hatırlıyorsam; eğer siz herhangi bir işareti (girilmez sokak, sürat limiti, ışıklar gibi) ihlal ederseniz ve polis sizi çevirirse ve savunmanızda görmedim derseniz, polis ehliyetinizi alır ve sizi göz muayenesine sevk eder. Sağlam çıkarsanız mahkemeye verir, bayağıda cezası vardır. Onun için en doğrusu ihlal ettim deyip cezayı almaktır.

İnşallah bu Akıl Hastanesi uygulaması düzgünce uygulanır. Ve sadece zik zak ile kısıtlı kalmaz diğer ihlallere de uygulanır. Ama o zaman (ben dahil) kaç kişi akıl hastanesinden kurtulur bilemiyorum.

Senelerdir beklediğim ise bir siyasinin çıkıp 'Eyyy Trafik Canavarı, bekle gününü göstereceğiz' demesi."
Bilge Karakimseli 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.