Adaletini de al gel..

A -
A +
Eskiden tahsilatlar mafya eliyle yapılırdı... Alacaklılar için kestirme bir yoldu. Alternatifi, yani meşru hukuk yolu çok dolambaçlıydı. "Mafya eliyle" deyince çok da vicdanları kanatan uygulamalar yoktu. Mafya da kendine göre araştırmasını yapıyordu. Mafyaya müracaat eden de biliyordu ki, yalan söylerse, işi biraz abartırsa, iftira ederse bu talep dönüp dolaşıp bumerang gibi gelir kendisini vurur. Alacak verecek işi yaygınlaşıp, talep patlaması olunca diğer hak hukuk ihlallerinde de racon kesmeye kestirmeye başladılar. Siyah gözlüklü, siyah takım elbiseli abiler işe el attı. Onların himayesinde her türlü kuraldan azade imtiyazlı bir kesim türedi. İşin cılkı çıktı.
...
Seneler önce kanalizasyonu olmayan bir ilçede foseptiğimiz dolunca her işten anlayan bir emekli albayımız demişti ki; "Bir kuzu ciğeri al.. Bir kenarda kurtlanıncaya kadar tut.. Sonra foseptiğin içine at.. O kurtlar çoğalarak foseptik çukurunda ne var ne yok yer bitirirler.." İşin tekniğini kavrayamadığım için çok şaşırmıştım. Ne var ne yok yiyip bitiren kurtların da hacim olarak işgal ettikleri yerin aynı olmaması, kuyunun boşalması kafamı karıştırdı. Sonra toplumdaki kokuşma ve birikintilerin de kurtlanmış ciğer örneğinde olduğu gibi göz yumulan fakat kontrol altında tutulan illegal yapılanmalarla temizlendiğini farkettim. Her ülkede mafya tarzı yapılanma var.. Her işte kullanılır. Ama dozu iyi ayarlanır, sıradan insanlar rahatsız olmaz, ipini koparan görüntülerine rastlanmaz. Çap ve büyüklüklerine göre ilçeden, ilden, devletten, daha büyükse bölge devletlerinden habersiz ve kontrolsüz illegal bir teşkilat olamaz. Devletlerin örtülü izni ve himayesi ve yönlendirmesi olmadan uyuşturucu ticareti yapılamaz. Vakti saati dolan tasfiye edilir, yenisine göz yumulur.. Azıcık küçültülür, siner.. Tekrar büyür vs
. ....
Şu oldu bu oldu sağdan soldan siyah gözlüklü, siyah elbiseli abiler çekildi. Ya da kılık kıyafet değiştirdiler.. tam emin değilim.. Sıradan insanlar için sadece meşru hukuk yolları kaldı ama o yol da tıkalı. Gittim, geldim hakkımı aradım işi, iğne deliğinden deve geçirmek gibi bir şey.. Amerika örneğinde olduğu gibi mağdurum diyenin hakkını aramak istediği ve dava açtığı zaman karşı taraf kim olursa olsun ister belediye başkanı, ister imar suistimali yapan bürokrat ve birkaç kişilik ekip, ister polis, ister savcı, ister asker, ister ev sahibi, ister kiracı, ister zalim.. bir hafta bilemedin bir ay içinde karşılığını alamıyor. Bu sistem eli yüzü düzgün insanların hakkını arayabileceği bir sistem değil. Davacı davalıdan daha çok mağdur oluyor. Adli vakalarda davalılar genelde kaşarlanmış oluyor. Git gelden, içerde bir müddet kalıp çıkmaktan rahatsız olmuyor. Korkacakları bir şey yok.
...
Diyorum ki, meşru kanallar tam açılmadan ve hızlanmadan.. Hak aranacak hale gelmeden gayrimeşru kanalların tamamını niye kapattınız.. Toplumun nefes alacağı delik kalmadı. Yanlış anlaşılmasın bizim mahkemelerimiz ipek yolu gibi.. Bir ucdan öbür uca eski usul kervanla gitmek ömür tüketiyor. Yazışıp çizişinceye kadar... Mahkeme safahatına gelinceye kadar.. Geldikten sonra çıkıncaya kadar insanlar canından beziyor ama bu işlere el atmaya hiç vakit kalmıyor ki.. Bu devlet 40,50,60 yıl irtica ile mücadele etti.. sonra Ergenekonla sonra Balyozla, sonra paralelle.. Şimdi bir de paralelin de paraleli mi çıkmış ne.. Hanefi Avcı suç duyurusunda bulunmuş, oradan duyduk. Bir de bir senedir azan terör var.. kayıplar, yetimler, dullar.. Kimsenin zihnen diğer işleri dert etmeye mecali yok. Yoksa hiç olmayacak mı?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.