GARDİYAN

A -
A +
23 yaşında. 
Jeoloji fakültesinde okuyor.
Bitti bitecek..
Duymuş ki okuduğu şehirde görevlendirilmek üzere 40 gardiyan alacaklarmış.
İlanlı, komisyonlu bir alım.
40 kişi alacaklarsa 300-400 müracaat alacaklar, içlerinden 40'ını seçecekler.
Herkes bir tanıdık bulmanın derdine düşecek. KPSS'ım diyecek, referansım diyecek, şu girdi ben niye giremedim diyecek. 
Konumuz bu değil. 
İşin bu tarafı bu ülkenin 70 yıllık hikâyesi. 
Ben bu hikâyenin başka bir yönünü hatırlatarak bir soru soracağım.
Jeoloji okuyan bir genç neden gardiyan olmak için müracaat eder?
O gence sorsan işe ihtiyacım var, diyebilir.
Peki niye jeoloji bölümünü seçtin, dersen ne der?
Yahut böyle bir soru o insana sorulmalı mı?
En az 20 senedir benzeri örnekler şaşırtıcı değil ki.. Tekstil mühendisliği okuyup zabıta olan, biyoloji okuyup polis olan, uluslararası ilişkiler okuyup kantinci olan, mühendislik okuyup güvenlikçi olan, veterinerlik okuyup mağaza yöneticisi olan insanlar var bu ülkede.
Örneğimizden gidersek gardiyan olmak için ne lazım? Liseye bile gerek yok. Ortaokulu bitiren gençlerden seçip altı aylık iyi bir eğitimle gardiyan olarak istihdam edilebilir.
O işi yapacak olan birisi için liseyi bitirmiş olmakla ortaokulu bitirmek arasında fark yok. Neden o gencin 4 yılı daha ziyan ediliyor? 
Ömründen dört yılın boşu boşuna ziyan edilmesinin ötesinde o iş için ayrılan kaynak da israf edilmiş oluyor. 
Hadi bir de fakülte okutuyorsun.. Katmerli israf.
Ne olacak orta öğretim müfredatını değiştirince.. Artık jeoloji okuyanlar gardiyan olmayacak mı?
Tekstil mühendisleri zabıta olmayacak mı?
Hiçbir işe yaramasa devlette derecem kademem yükselir diyenler açık öğretime gitmeyecek mi?
Sırf askerlik için yükseköğretime devam edenlerin oranı belli mi?
Hangi kurum, "Ne olacak bu üniversitelerin hâli?" sorusuna cevap arıyordur? YÖK'ün işi deyip geçebilir miyiz?
Düne kadar devletin en heybetli istişare kurulu sayılan Millî Güvenlik Kurulu, meslek liselerinin üniversiteye girişte katsayıları ne olacak, sorusuna cevap ararken harcadığı zihnî ve fiilî mesainin 40'ta birini bu iş için.. Ne olacak bu üniversitelerin hâli için harcamış mıdır?
Bu ulusal güvenlik konusu sayılmıyor mu?
O kurulda 40 yıldır ele alınan ve tartışılan konuların başlıklarını yayınlamak mümkün mü?
Herhâlde 360 defa Kıbrıs, 1360 defa irticai ve bölücü faaliyetler ele alınmıştır. Aaa bir de türban vardı ve devlet meselesiydi. 30 yıl o kurulda türban konuşan ve tartışan adamlara ne güzel sorular sorulur. Belki de onlar hatıra yazarlar. Allah razı olsun sayelerinde irtica her neyse bitti. En azından lafı edilmiyor. Adı değişmiş de olabilir. Geriye kaldı terörle Kıbrıs.. Üniversite konusunda tavsiye kararı almış olsalardı bu hesaba göre daha iyi mi yoksa kötü mü olurdu insan emin olamıyor.
Biz Kabotaj Kanununu bayram olarak kutlamış bir ülkeyiz. Besim Tibuk 90'larda kabotaj-sabotaj demeseydi, bu kanunun bize ne getirdiğinden ne götürdüğünden haberimiz olmayacaktı. Konuyla ilgisi şu: Acaba 40 yıl boyunca bu kurul (MGK) bu kanunu -hiç olmazsa bir defa- tartışmış mıdır? İçlerinden kaldıralım diyen çıkmış mıdır? Kaldırılmasını teklif eden olmuşsa vatana ihanettir, diyen de olmuş mudur? 
Kanun metnini, o işten anlayanların yardımı olmadan ortalama bir insana okuyup, bu ne anlama geliyor diye sorsanız, güzel bir dirayet örneği.. Yerli ve millî der. 
Jeoloji okuyup gardiyanlık yapınca mı böyle oluyor; böyle olunca mı jeoloji okuyup gardiyanlık yapılıyor?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.