Günaydın

A -
A +
"Sen kendini Le Monde'da mı sanıyorsun?.. Fotoğrafçıları İstanbul'a sal.. Günaydın okuyanları çeksinler.. Bu fotoğrafları duvara as.. Onlara bak ve okuma-yazması az olanların bile Günaydın aldıklarını görerek, bu haberi basitleştir."
 
Sosyal medyada bir video dolaşıyor.
İnsanlara sormuşlar:
Evet mi, hayır mı?
İkinci soru: Peki neden evet/hayır?
Seçmenin, "peki neden" sorusuna verdiği cevapları dinleyince Haldun Simavi'nin Mehmet Barlas'a sorduğu soruyu hatırladım: Sen bu başlıkları kimin için atıyorsun?
Şunu bir kere daha fark ettim ki biz seçmeni de okuyucuyu da tanımıyoruz. Dışımızda başka bir dünya var.
Barlas'ın hatırasına gelince...
"Ben de, 1975-76'da, Haldun Simavi'nin Günaydın'ında çalıştım..
Bugün yazılı basında adı bilinen pek çok gazeteci, Günaydın'da çalıştı..
....
"Günaydın", aileden "Hürriyet"in de ortak sahibi olan Haldun Simavi'nin, gazetecilikteki iddiasını temsil ediyordu..
"Hürriyet'i de geçerim" iddiasıydı Haldun Simavi'nin Günaydın'ı..
Televizyon çağına yeni geçmiş gazete okuyucuna, "Bakmak ile okumak arasındaki" bir gazete modelinin sunulması deneyiydi..
Ben birlikte çalıştığım dönemde, Haldun Simavi'den çok şey öğrendim.. En ciddi, en ağır konuların bile "okunabilir" olacağını, Haldun Simavi'den öğrendim..
Örneğin, iyi yazılmış bir resim-altı, bir manşet haberin içeriğinden daha fazla okunur..
Haldun Simavi, bunun için bir süre resim-altlarını Aziz Nesin'e yazdırmayı da denemişti..
Ayrıca bir gazetenin, en eğitimsiz kesimlerce de okunacağı gerçeğinden giderek, açık ve basit bir anlatımın şart olduğunu vurgulamıştı Haldun Simavi Günaydın'da..
Bir gün sayfalar üzerinde çalışıyordum..
Rakamlarla dolu bir ekonomi haberine başlık atıyordum..
Haldun Bey geldi yanıma..
-Sen kendini Le Monde'da mı sanıyorsun?.. Fotoğrafçıları İstanbul'a sal.. Günaydın okuyanları çeksinler.. Bu fotoğrafları duvara as.. Onlara bak ve okuma-yazması az olanların bile Günaydın aldıklarını görerek, bu haberi basitleştir, dedi..
Bugün çok derin içerikli yazıları bazen zor anlaşılan Hasan Cemal, "Günaydın"da yayınlanan ve İhsan Sabri Çağlayangil'in Bursa'daki davetini anlatan, "Ekose etekli mayonezli levrek" röportajı ile basında parlamıştı..
Haldun Simavi, toplumun özlemlerine de iyi teşhis koymuştu..
Örneğin bıyıklı, yağız tenli Türk erkeklerine, sarışın tüm Alman kadınlarının âşık olduğu inancını pekiştirmek için, Sultanahmet'teki bir temizlik işçisi ile mini-etekli bir Alman turistin fotoğrafları çekilip, turizm mevsiminde "kontun kızı Helga, çöpçü Ahmet'e âşık oldu" diye yayınlanırdı..
Kimse, ertesi günkü Günaydın'ın manşetinin ne olacağını tahmin edemezdi..
Haldun Simavi, devletten ve siyasetten tam bağımsız, gerçekten özgür ve özerk bir gazete patronuydu.. Bu yüzden kimseden çekinmezdi..
Renkli-fotoğrafa dayalı Günaydın'a, siyah-beyaz bir haber-eki yaparak, buna da köşe yazarlarını, ekonomiyi, siyaseti yerleştirmişti..
Altan Öymen, bu haber-ekine ANKA ajansı ile haber servisi yapardı..
Bir fikir Haldun Bey'in aklına yattığı zaman, o anda uygulamaya geçerdi.. Ben "Fonksiyonel gazetecilik yapalım" deyince, ertesi gün sayfalar açılmış, tüm Anadolu kentlerine özel kalıplar hazırlanmaya başlamıştı.."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.