Hiçbir şey değişmeyecek!..

A -
A +
 
Söze soğuk bir fıkra ile başlayayım. Deprem sonrası savcı kumu çağırıp “Seni tutuklatacağım” demiş. Kum “ben binada dolgu malzemesiyim, suçlu çimento” demiş... Çimento: “Benim görevim kumu tutmaktır. Binayı demir tutar” demiş.... Demir de gayet rahat biçimde “Olay mahallinde yoktum Sayın Savcı. Beni tutuklayamazsınız” demiş...
Son 50 yıl içinde binlerce deprem haberi izleyip yüzlerce makale okuduk. Değişen bir şey oldu mu?
17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerini daha dün gibi hatırlıyorum. Bolu ve Düzce, Sakarya, Kocaeli ve Yalova gibi epey etkilenmişti. Kimin ne dediği ne yaptığı belli değildi. Tam bir kargaşa hâli hâkimdi. Bu kötü durum 2-3 ay devam etti. Daha sonra her şey unutuldu. İnsanlar maddi ve manevi kayıplara uğradılar. Hukuk işletildi mi? Bu binaları kalitesiz, plansız, hesapsız yapanlar mahkeme önüne çıkarıldı mı? Yüzde 99’undan hiç hesap sorulmadı. 
Bir binayı sadece müteahhit yapmaz. Ona bu izni verenler, kontrolörler, oturma izni verenler de sorumludur. Hiçbirine ceza verilmedi…
Sadece bizde değil demokrasinin gelişmediği toplumlarda hukuk sadece zenginler mağdur olduğunda işler. Garibanlar mahkemeye dilekçe vermekten, avukata gitmekten bile uzak durur. Zira bu işler çok para gerektirir. Ayrıca karar süreci yıllar alır. Duruşmalar ötelenir de ötelenir. Her duruşmada karşınıza ayrı bir yargıç çıkması da cabasıdır. 
Son 40 yılda çeşitli sebeplerle 10 kez mahkemeye yolum düştü. Hepsinde de adalet hep çok geç tecelli etti. 
30 Ekim günü İzmir’de meydana gelen depremde un ufak olan sahte binaları dijital teknoloji sayesinde anlık olarak izledik. Bir kez daha şunu gördük. Bu binaların yapımında müteselsil sorumlular yine duyarsız yine insafsız yine malzemeden çalan vb. kimseler… Yaşantımızda hiçbir şey değişmiyor. 
Hiçbir teknik eğitimi olmayan paragöz yapsatçıların inşa ettiği makyajı binalar hemen yerle bir oldu. Bu ülkedeki müteahhit sayısı 350 milyonluk AB ülkelerinden daha fazladır. (Türkiye'de 453.497 Almanya’da ise sadece 3.550 yapsatçı var. Tüm AB'de ise 50.000 civarı.) Bu kadar çok yapsatçının olması sizce normal midir? 
Son söz: Bu deprem de yaklaşık bir ay içinde unutulup gidecektir. Hukuk yine sessiz kalacaktır. Son 300 yıldır bu hep böyle olmaktadır...  
         Ali Özdemir  
 
 
Hayat eve sığar mı, gerçekten?
 
Feridun Ağabey, dün bir kırtasiyenin kapandığını gördüm. Diğer yandan hâlâ “sokağa çıkma yasağı getirilmeli” diyen tuzu kuru insanları da görüyoruz. 20 gün diyen, 1 ay diyen... Soru sorunca mantıklı cevaplar veremiyorlar. Örneğin yasak olursa görev alacak yüz binlerce polis sokağa çıkma yasağına dâhil olacak mı? “Hayır!” diyor. Fırıncılar dâhil olacak mı? “Hayır!” diyor.
Esnaf zor durumda kaldı ve birçoğu borçlarını erteleme yoluna gitti, kirasını faturalarını ödeyemeyen, kepenk indiren, devretmeye çalışan ve maalesef işini kaybedenler var... Mart-Nisan aylarında; “Hayat Eve Sığar” sloganıyla bizim aklımızı çelmeye çalışan oyuncular dizi film sezonlarının açılmasıyla setlere koştular. Akşam haberlerinde korku temalı müziklerle izlediğiniz korona haberlerinin ardından yeni dizi filmlerinizi izleyecek ve maske-mesafeyi sorgulamayacak mısınız? Kamera önünde virüs bulaşmıyor mu? Onlarca dizi, yüzlerce oyuncu demek... Binlerce reklam/oyuncu ajansı her gün binlerce figüranı dizi, film, klip ve reklam setlerine yollamakta ve ülke genelinde etkileşim aileleriyle birlikte 1 milyonu aşmakta...
Birbirlerine sarılan oyuncuları, on kişiyle güreşip savaşan oyuncuları, at üstünde kılıç sahnelerini, dönem dizilerini izleyecek ve tüm bunları sorgulamayacaksınız öyle mi?.. Bu örnekleri çoğaltabiliriz... Örneğin meyve sebze halleri kapanmalı mı? Ata sporumuz güreşi; maske-mesafeyle yapılamayacağı için tamamen terk mi edeceğiz?.. Hayat eve sığmıyor! Sığamaz... Ev sahibi kirayı isterken, kullandığımız elektriğin, suyun 2-3 katı faturalar kapımıza sıkıştırılırken, marketlerde 30 liraya dolan torba, şimdi 100 liraya dolarken HAYAT EVE SIĞMAZ!
Bir de bunun kodunu çıkarmışlar. "Hayat eve sığar" kodu...
Şimdi ben sizlere soruyorum: Hayat eve sığar mı?
          Serhat Arvas
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.