En acı imtihan: Terör

A -
A +
Terörle savaşmanın acı bir bedeli var.
Türkiye, Suriye'de DAEŞ ve PKK/PYD'ye vurdukça, bu örgütlerin Suriye'deki alan hakimiyetlerine tehdit oluşturdukça, bu örgütlerin hedefinde olmaya devam edecek.
TSK'nın açıklamasına göre, ağustos ayından beri yani Fırat Kalkanı operasyonu başladığından beri öldürülen DAEŞ militanı sayısı 1294 olarak kaydedilmiş. Son derece büyük bir kayıp DAEŞ açısından.
DAEŞ Türkiye'ye yönelik tehditlerini Fırat Kalkanı sonrasında sıklaştırdı. DAEŞ'in sapık inancına göre, Türkiye “Hıristiyanların hamisi ve haçlıların hizmetkârı!” AK Parti hükümeti ise bu vahşi örgüte göre “mürted”!..
DAEŞ, Irak'ta kurulduğu günden beri terör eylemleri ile bir ülkenin ince ve kırılgan fay hatlarını hedef almayı iyi bilen bir örgüt.
Reina saldırısı ile hem bir yandan Türkiye'ye zarar vermeyi, turizm sektöründe yara açmayı ve Türkiye'nin kararlılığını sınamaya çalışırken, diğer yandan ise Türkiye içinde bir kaos ortamı oluşturmaya çalışıyor.
Türkiye'de sekülerler ve mütedeyyinler arasında bir gerilim oluşturmayı amaçlıyor.
Terör sadece can kaybı ve maddi hasar hedefleyen bir strateji değildir, aynı zamanda bir toplumun psikolojisini ve moralini etkilemeye yönelir. Türkiye'nin bu saldırılar sonrasında kültür savaşları ekseninde bölünmek yerine, hep beraber yas tutması gerekiyor.
Bununla beraber, Türkiye'de teröre karşı yeni bir anlayış ve güvenlik doktrininin eksikliği açık. Burada hem güvenlik birimlerine hem de hükümete rol düşüyor.
Belediyelerin de dahil olduğu terör tatbikatlarının yapılması gerekiyor.
Reina'nın kapısında içeri girenlerin yeterince zengin ve güzel olup olmadığını belirlemek dışında bir görevi olmadığı anlaşılan güvenlikçilerden biri saldırı sonrası gazetecilerin “ne yaptınız” sorusu üzerine şu cevabı veriyor: “Kaçtık, ne yapalım?”
Olası bir terör saldırısının muhtemel hedeflerinden biri olan bu mekânda, bugüne kadar hiç terör tatbikatı yapıldı mı, mekân sahibi, çalışanları ile güvenlik birimleri arasında bir koordinasyon oldu mu soruları elbette akla geliyor...
Ne yazık ki 2016'yı kana bulayan terör dalgası, 2017'de bitmeyecek gibi görünüyor. Bu yüzden hükümetin; bu saldırıları engellemek için istihbarat faaliyetlerine yoğunlaşırken, bunun yanı sıra saldırı sırasında ve sonrasında kayıpları azaltmak ve toplumun psikolojisindeki travmayı asgariye indirmek için politikalar geliştirmesi gerekiyor.
Terörle yaşamayı öğrenmek en acı imtihanımız.
Bu imtihandan geçmenin yolu ise liyakat sahibi kadroların aktif çalışması ve toplumsal kutuplaşmanın derinleşmesini engelleyecek bir yaklaşım gibi görünüyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.