Biz hiç düşünmeyelim!

A -
A +
Elin adamı gezegenimizi bitirdi, başka galaksilerde gezinmenin hayalini kurup yeni buluşların, keşiflerin perdesini aralarken bizler de kısır tartışmaların içinde birkaç perdelik tiyatroyu andıran basit işlerin peşindeyiz! İşte son haftanın en çok konuşulan olayları; "Saray"a giden sözde CHP’li ve Vali Bey'in “birader” çıkışı! Milyonlarca insan, zekâsını, vaktini ve enerjisini bu tartışmalara harcadı… Onca tartışma ve konuşmalardan çıkan sonuç neydi peki? CHP’li birisi "Saray"a çıkmadı, bizim “birader” ise öğretmen değil, muhabir çıktı! Hakikaten hep birlikte iki perdelik bir tiyatro izledik! Ama Vali Bey'in “Birader” tiyatrosu hakikaten iyi gişe yaptı! Gençlerin zıt sözcüklerle yaptıkları bir mübalağasını yapacağım ben de: Korkunç komikti! Sen ön sıralarda ayak ayak üstüne atarak oturan adamı öğretmen zannet, yüzlerce insanın önünde bas fırçayı, kendisine yol yordam, edep erkan öğretmeye kalk, bir de kendine çaktırmadan alkış iste! Öyle ya, öğretmen şamaroğlanı! Öğretmen, gelenin geçenin fırça attığı, hırsını aldığı bir mekanizma! Öğretmenin nasıl güldüğünü, nasıl yiyip içtiğini, nasıl uyuması gerektiğini, nasıl oturduğunu ve hatta nasıl yaşadığını bu büyük büyük insanlardan öğrenmesi gerekir! Bu dört yıllık fakülteden mezun olmuş büyük büyük insanların, yine kendisi gibi dört yıllık fakülteden mezun olmuş öğretmenden daha kültürlü, daha bilgili, daha önemli oluşlarının ispatı ise üzerine oturdukları bir koltuktan ibaret oysa! Keşke bunu bilselerdi... Haddini ve hududunu bilmek, tevazu, hilm, diğerkâmlık, hoşgörü, sevgi, merhamet, nezaket ve nezahet olmayınca kişi ne yapsın? Sanırım en büyük sorunumuz da budur. Bir Vali koskoca bir salonun önünde bir insanı paylamanın ne denli nezaket dışı bir fiil olduğunu bilmez mi? Kaldı ki bilse de bilmese de hiç kimse bir başkasının nasıl oturacağına karar veremez! İnsan dediğimiz bir dünyadır, tek başına bir kâinattır, kendine has değerleri ve hayat tasavvurları bulunan bir bireydir… Bir Vali, her önüne geleni sırf oturuşunu beğenmedi diye fırçalarsa, topluluk önünde rencide ederse, önceki gün olduğu gibi milletin vicdanı da kendisini rencide eder! Bu olay geçiştirilse de hiçbir zaman unutulmaz, unutulmamalıdır da! Bu trajikomik tiyatronun diğer oyuncusu olan muhabir ise büyük ihtimalle “öğretmen” olmadığına şükretmiştir! Nitekim Vali Bey, kendisinin muhabir olduğunu bilseydi hiç böyle davranır mıydı? Asla! Bu muhabir, ayak ayak üstüne atarak oturduğu yerden kuvvetle ihtimal övgü ve iltifat bile alırdı… Öğretmenler Günü'nde sahneye konan bu trajikomik tiyatroyu hiç sevmedik Vali Bey… Bilesiniz! Hâli pürmelalimiz ne yazık ki böyle sevgili kâri! Elin adamı sırf “felaket senaryoları” yazılsın ve çareler aransın diye NASA bünyesinde senarist çalıştırıyor. Farklı fikir ve görüşleri değerlendiriyor.  Suyumuz, petrolümüz biterse, dünya bir tehlikeye girerse, beklenmedik olumsuz gelişmeler ne olabilir kabilinden yığınla kıyamet senaryoları üretilip çareler aranırken biz hâlâ gündelik telaşların içinde bir kavga ve tartışma hâlindeyiz... Parti konuştuk, seçim konuştuk biteviye. Sonra döndük dedikoduları konuştuk. Yetmedi dedikodunun dedikodusunu konuştuk. Daha fazla ilim, daha fazla üretim, daha fazla tarım, daha fazla kültür ve medeniyet, daha fazla düşünce, daha fazla adalet, daha fazla insanlık ve irfan konusunu tartışmaya ise galiba hiç zamanımız kalmayacak! Öyle görünüyor!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.