PKK ne istiyor?

A -
A +
CHP'nin Tunceli Milletvekili, sanki Kürtleri temsil etmiyor. Sanki HDP barajı aşmazsa Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan Kürtleri temsil edecek vekiller Meclis'e gelmez. Bunların parti olarak seçime girmediği yıllarda bölgeden CHP'nin de AK Parti'nin de vekili vardı ve bal gibi de Kürtleri temsil ediyorlardı. Sayın Kılıçdaroğlu, HDP'nin derdine düşmüş. HDP'yi düşündüğü kadar CHP'nin neden Kürtlerden oy alamadığına kafa yorsa daha hayırlı bir iş yapmış olmaz mı? Ne diyor Kemal Bey? HDP'nin barajı aşmasını PKK istemiyormuş. Kemal Bey, HDP'nin barajı aşmasını çok istermiş. Bakınız Kemal Bey, 7 Haziran seçimlerinde HDP'ye örtülü-açık epey desteğiniz dokundu. O desteklediğiniz HDP 80 vekille Meclis'e girdi. Hepimiz de bu sonucun ülkemiz için fırsata dönüştürüleceğine inandık. Siz de gördünüz. Ancak HDP verdiğiniz desteğin gereğini yapmadı. PKK'ya açıkça seslenip "Arkadaş dağda elinde silah beklemeni gerektirecek bir sebep kalmadı. Biz 80 vekille meclisteyiz. Kürtlerin ve bölgenin ne sorunu varsa biz bunu Meclis'te siyaset yolu ile çözeriz. Sana artık ihtiyaç kalmadı. Silahını göm ve kendini feshet. Bunu yapmaz isen ben de senin karşındayım" diyebilseydi emin olun PKK hangi baskıyı yaparsa yapsın HDP, 1 Kasım seçimlerinde partinize yakın oy alırdı. İddia ettiğiniz gibi PKK, HDP'nin barajı geçmesine engel olamazdı. HDP bırakın böyle bir çağrı yapmayı tam tersine PKK ile organik bağını deşifre edecek çıkışlar yaptı. 7 Haziran seçimlerinden sonra bırakın PKK ile arasına mesafe koymayı bilakis onların sözcülüğüne soyundu. Onları şımarttı. Kemal Bey, başka türlüsünü beklemeyin! HDP'nin Eş Başkanı dahil vekillerinin büyük bir bölümü PKK'nın yeminli üyeleri idi. Şimdi de aynı, değişen bir şey yok. Sanmayın ki HDP barajı aşıp tekrar 80-90 vekille meclise gelince PKK ile arasına mesafe koyacak. Tam tersine daha da yakınlaşacaklar, PKK daha çok şımarıp azacak. PKK, HDP aracılığı ile meclise huzur vermeyecek. HDP'nin PKK'nın esaretinden kurtulmak gibi bir derdi ve çabası da yok. Sanıyorum sizin de HDP'nin barajı aşıp aşmaması gerçekte çok umurunuzda değil. Bence sizi telaşlandıran şey; HDP barajı aşamaz ise Doğu ve Güneydoğu'da oylar AK Parti'ye gider. AK Parti o zaman tek başına iktidar olur. Sizin de iktidar ortaklığı hayaliniz suya düşer... Sanırım sıkıntınızın sebebi burada. Rahat olun Kemal Bey, HDP barajı rahat aşar. Siz telaşlanmayın. Ama buna ayıracağınız vakti ve enerjiyi bence, sol olduğunu söyleyen CHP'nin bölgedeki tüm illerde AK Parti'den fazla oy almasına ayırın. Daha sağlıklı ve hayırlı bir iş yapmış olursunuz.
Okurlarımız soruyor; "Madem Kürt sorunu birkaç madde dışında çözüldü. Madem çözüm süreci ile PKK'ya silah bıraktırılıp demokratik siyasetin yolu açılacaktı PKK neden süreci bozdu? PKK gerçekten ne istiyor" diye soruyorlar. Kürt sorunu ana dilde eğitim ve anayasal vatandaşlık tanımı hariç gerçekten çözüldü. Ana dilde öğretime imkân verildi. Üniter bir devlette ana dilde eğitimin pratik bir anlamı yok. Ana dilini öğrenmek ve geliştirmek için her türlü imkân mevcut. Üniter yapıdan federatif bir yapıya geçmeden ana dilde eğitime ihtiyaç yok. Anayasal vatandaşlık tanımı ise karşılanması zor bir talep. Bu millet sadece Kürtlerden ve Türklerden oluşmuyor. Birçok etnik yapı yar.
Peki, PKK ne istiyor? Kürt sorunu PKK'nın umurunda değil. PKK, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da özerklik istiyor. Yani bu iki bölgeyi Kobani benzeri bir kanton yapı ile yönetmek istiyor. Örgüt üyeleri bu bölgenin öz savunma gücü, yani askeri ve polisi olacak. Kaymakam, vali, belediye başkanı PKK üst yönetiminden çıkacak. Türkiye Cumhuriyeti Devletine güya bağlı ama kendi yerel yönetimi, meclisi, bayrağı, askeri, polisi olan bir yapı hayal ediyorlar. Mali ihtiyaçları Ankara'dan karşılanan bir yapı. Marksist öğretiden örnek aldıkları kanton yapıyı bölgede ve bölge dışında yaşayan Kürtlerin kabul etmesi mümkün değil. Küçük ilçelerde bile tüm imkânlarını kullanarak yapmaya çalıştıkları özerklik ilanlarına halk itibar etmedi, destek vermedi. Bundan sonra vermesi de mümkün değil.
Çünkü eksikleri de olsa Türk demokrasisi kanton yönetim tarzından daha modern ve daha iyi bir yönetim tarzı. Diğer yandan Türk ekonomisi tüm olumsuzluklara rağmen Kürtlere refah sunuyor. Ayrıca bölge dışında yaşayan Kürtler iyi imkânlara sahipler. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devlet yönetimi-hükümetler PKK denilen terör örgütü ile kıyaslanamayacak ölçüde şeffaf, uluslararası hukuka saygılı ve ne yaptıkları, ne yapacakları belli. Bir de bunlara son 15 yılda yapılan demokratik reformları ve bölgeye yapılan altyapı yatırımlarını eklerseniz bölge halkının tercihini hangi yönde kullanacağını anlarsınız. Zaten PKK ve onun yandaşları-medyası-dışarıdaki destekçileri Kürtlerin demokratik özerklik talebine destek vereceklerini görseler bunu 'referanduma götürelim' diye sabah akşam, içeride dışarıda inanılmaz bir kampanya başlatırlar. Ama Kürtlerin, özerklik talebinin arkasında PKK'nın bölgeyi yönetme arzusunun yattığını bildiğinin farkındalar.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yu çapulcu PKK'lılar üç ay yönetse bölgede bir tane aklı başında aile kalmaz, hepsi göç eder. Sonuç olarak PKK'nın derdi süslü-cilalı demokratik özerklik talebi ile bölgeyi yönetmek. Dertleri budur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.