Yeni dönem 'başkanlığın provası' olacak

A -
A +

Geçtiğimiz cumartesi günü Cumhurbaşkanımızın kızı Sümeyye Erdoğan ile iş adamı Selçuk Bayraktar’ın nikâh törenine katıldık. Yaklaşık 6 bin 500 davetlinin katıldığı nikâh töreni hem inançlarımızın hem de geleneklerimizin hakim olduğu bir atmosferde gerçekleşti. Yani tam milletin yaşadığı ve inandığı gibi bir tören. Besmele ve Kur’an-ı kerim tilavetiyle başlayan, baba Erdoğan’ın Peygamber efendimizin kızına tavsiyesini tekrarladığı teşekkür konuşması ile sonlanan sade bir tören. 6 bin 500 misafirin tek tek elleri sıkılarak yolcu edildiği bir kapanış seremonisi. Bir önceki Cumhurbaşkanımız Gül’den, Başbakan Davutoğlu’na Genelkurmay Başkanından yabancı devlet başkanlarına kadar çok önemli ismin katıldığı geniş bir aile töreni. Sayın Erdoğan’ı millet nezdinde vazgeçilmez kılan onun her şeyini millet gibi yaşaması, millete benzemesi. Özel hayatında inancının ve geleneklerinin gereğini yapması. Sahici kişiliği, milletin onda kendini bulması onu bu kadar vazgeçilmez yapıyor. Nikâh töreninde toplumun her kesiminden insan vardı. Âdeta bir Türkiye fotoğrafıydı o salon. Genelkurmay Başkanından Yargıtay-Sayıştay ve Danıştay Başkanına, Başbakandan sanatçılara halkın her sosyal tabakasından insanlara kadar herkes oradaydı. Tören tam bir devlet-millet kaynaşmasının fotoğrafı gibiydi. Belki de sistem ve devlet; inancı ve inandığı gibi yaşamaya çalıştığı için eziyet ettiği tüm insanlardan Sümeyye Erdoğan nezdinde özür diler gibiydi. Damadı tanımıyorum ama Sümeyye Erdoğan’ı, Sayın Cumhurbaşkanını 14 yıldır yakından takip eden bir gazeteci olarak tanıyorum. Sümeyye Hanım alçak gönüllü, mütevazı, mücadeleci ve yüzü hep gülen iyi bir insan. İnsana pozitif enerji veren, saygılı, inancını ve davasını tam yaşayan bir hanımefendi. Mutlu olmayı fazlasıyla hak eden birisi. Allah mesud bahtiyar eylesin. Rabbim iki cihan saadeti versin...

            ***
Nikâh merasimini fırsat bilerek önümüzdeki hafta sonu yapılacak AK Parti Kongresiyle ilgili bilgi toplamaya çalıştık. Genel Başkan adayının cuma günü açıklaması bekleniyor. Bu hafta içinde yapılacak temayül yoklamaları ve istişareler sonucunda üzerinde hemfikir olunan isim cuma günü kamuoyuna duyurulacak. Kongreye tek adayla gidilecek. Şu anda en güçlü aday herkesin ismi üzerinde mutabık olduğu  Binali Yıldırım Bey gibi görünüyor. Ancak son günlerde Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ Bey’in de isimleri telaffuz edilmeye başlandı. Ama Binali Bey’in diğer iki adaydan bir adım önde olduğu görülüyor. Normal şartlarda istişarelerden Binali Bey’in ismi çıkar. Ama siyasette bizim bilmediğimiz ve göremediğimiz başka belirleyici etkenler de oluyor, olabiliyor. O nedenle kesin bir şey söylemek zor. Cuma’yı hep birlikte bekleyeceğiz. Ama bilelim ki Başbakanlık koltuğuna oturacak isim yeni dönemde başkan yardımcısı gibi çalışacak. Yeni anayasa halkın onayından geçene kadar bu dönemde başkanlık sisteminin âdeta provası yapılacak. Halkın oyları ile seçilen ve anayasaya göre yeni yetkilere sahip olan Cumhurbaşkanı bu yeni dönemde yetkilerini tam olarak kullanacak ve halkın seçimde kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirecek. Eğer AK Parti becerebilirse, Parlamentodan destek alabilirse ‘Partili Cumhurbaşkanı’ uygulaması hayata geçirilecek. Ondan sonra devlet yönetiminde çift başlı bir görüntü de olmayacak. Cumhurbaşkanı’nı yeni dönemde daha çok icranın içinde göreceğiz. Seçilecek Genel Başkan da bu yeni dönemin bir Başkanlık uygulamasının provası dönemi olduğunu bilerek gelecektir...
            ***
Kimse bu geçiş döneminden bir kriz beklemesin. Cumartesi günkü törende fitne-fesatla, mevki-makamla birbirlerine düşürülmeye çalışılan insanların kardeşlik ve dava hukuku ile nasıl kenetlendiklerine şahit olduk. Reis'in etrafında kenetlenen bu insanların kendi davaları ve inançları için feda edemeyecekleri hiçbir makam ve mevki yok. Reis'e inanıyorlar, güveniyorlar ve onun liderliğini tartışma konusu yapmıyorlar, yaptırmıyorlar. 1 Haziran’a kadar yeni hükümet kurulup işbaşı yapar. Hiçbir sorun yaşanmaz. Bu arada devlet bürokrasisinde bu yeni döneme uygun bir yapılanmaya gidilecektir. Son 6 aydır bürokrasi kötü sınavlar verdi. Bürokraside yeni dönemin ruhuna uygun performans sergileyecek değişimler kaçınılmazdır.
            ***
Son operasyonlarda Dağlıca’da bir helikopterimiz düştü veya düşürüldü. İki pilotumuz şehit oldu. TSK’dan yapılan açıklamada düşme nedeni olarak ‘kaza-kırım’ gösterildi. PKK’ya yakın ajanslarda helikopterimizin karadan havaya ısı güdümlü taşınabilir uçaksavar füzesiyle (Manpads) düşürüldüğü iddia edildi. Yayınladıkları görüntülerde Batılı 29 ülkenin kullandığı ‘manpads’lerin PKK’nın envanterine girdiği görülüyor. Eğer bu gerçek ise bunu gizlemek doğru değil. Bilakis bu açıklanmalı ve PKK’ya bu silahı kimin verdiği bulunmalı-hesap sorulmalıdır. Fransa, Almanya ve ABD’nin DAEŞ’le savaş bahanesiyle PYD’ye verdikleri silahlar PKK’nın elinde artık. PKK’nın orta ve ağır birçok silahı Suriye’den temin ettiği biliniyor. Batılıların Suriye’de PYD’ye verdiği silahları PKK bize karşı kullanıyor. Bunu gizlemek-yalanlamak yerine gerçek ise açıklayın, deşifre edin ve sahte dostlara-müttefiklere hesap sorun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.