“Muzungu”lar ve biz…

A -
A +
Sayın Cumhurbaşkanının; Uganda-Kenya ve Somali’yi kapsayan Doğu Afrika gezisinin ikinci durağı Kenya’dayız.
Ziyaretin ilk durağı Uganda, İngilizlerin eski kolonisi. Başkentleri Kampala’da büyükelçiliğimizi 2010’da açmışız. Uganda’nın Türkiye’ye ilgisi büyük. Bu ülkede Hintliler ve İngilizler ise pek sevilmiyor. Nedeni ilginç. İngilizler Doğu Afrika demir yolunu yaparken yerli işçilerin başına onlara çok eziyet eden Hintlileri çavuş olarak koymuşlar. 
Muz ve ananasın vatanı olan Uganda fakir ama gelişmeye açık. Otomotivde Japonya’nın diğer alanlarda ise Çin ve Hindistan’ın çöplüğü gibi. Uganda’da 2018’de petrol çıkarılmaya başlanacak. Bu nedenle ülkede Çin, ABD ve Rusya’nın rekabeti göze çarpıyor.
Ugandalılar Batılı Beyazlara ‘cebi dolarla kalbi kötülüklerle dolu beyaz adam” anlamına gelen “Muzungu” diyorlar. Bize insanlık dersi vermeye kalkan Batılı aydınlar bu coğrafyada insanlık için yüz karası sayılacak işler yapmışlar. Bunlara meşhur yazar Hamingway dahil…
Türkiye’ye bakışlar ise farklı. Diyanet, 2011’den beri burada iyi işler yapmış. Türkiye’de epeyce öğrenci okutuyor. Ülkede 400 radyo, 30 TV istasyonu bulunuyor. Radyolar misyonerlere ait. Yurt dışındaki göz bebeğimiz olan TİKA ise radyolardan bazılarını destekliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu coğrafyada çok seviliyor. Kendisinin “Dünyanın her yerine uzanıp nerede dertli varsa az veya çok yardımda bulunacağız” sözü bu coğrafyada hayata geçirilmiş. Somali ve Sudan konusunda attığı adımlar; sömürüye karşı takındığı tavır ve küresel yanlışlara karşı çıkışı Erdoğan’ı buralarda popüler yapmış.
Bu arada bir not. “Kimse yok mu?” derneğinin Viktoriya Gölüne nazır 60 dönüm arazisi var. Uganda paralel yapının hâlâ en güçlü olduğu ülkelerden biri. PDY, Türkiye’deki bazı şahsiyetlere ananasları Uganda’dan göndermiş. İki kampüsleri, okulları ve bir hastaneleri var. TUSKON’un ofislerinden biri hâlâ açık.
***
Dün ikinci durak olan Kenya’nın başkenti Nairobi’deydik. Tıpkı Uganda’da olduğu gibi iki ülkenin iş adamları ortak yatırım ve iş birliği imkanlarını aradılar. Türk firmaları Kenya’da yol, baraj ve içme suyu projelerine başlamış durumdalar. Ama kat edilecek epey mesafe var. Sayın Cumhurbaşkanı hem siyasi hem de ekonomik olarak yolu açıyor. Dışişleri Bakanlığı, TİKA, THY, Diyanet, Ekonomi Bakanlığı ve DEİK’in bu ana yoldan ilerlemesi, ısrarcı olması gerekiyor.
***
Bugün Somali’de olacağız. Ziyaretimiz öncesinde başkent Mogadişu’daki bir otele düzenlenen saldırıda 2 milletvekili ve bir başsavcı hayatını kaybetti. Bomba yüklü araçla otelin girişine saldıran militanlar sonra daha çok hükümet yetkililerinin kullandığı oteli basıp 11 kişiyi öldürdüler. Saldırıyı El-Şebab üstlendi. El-Kaide’nin bir kolu olan Şebab terör örgütü Sayın Erdoğan’ın bir önceki Sudan ziyareti öncesinde de eylem yapmıştı. Arkalarındaki güç bize ‘bu coğrafya ile ilgilenmeyin’ mesajı veriyor herhalde. Ancak an itibariyle programımızda bir değişiklik yok. Somali’de yeni büyükelçilik binasını açıp resmî görüşmelerden sonra da İstanbul’a döneceğiz.
Kim engellemeye kalkarsa kalksın Sayın Erdoğan’ın Afrika ısrarı devam edecek. Bu ısrar meyvelerini vermeye başlamış bile.
 
YILDIZ SARAYI’NIN KADERİ
Biz dışarıdayken içeride ilgimi çeken en ilginç gelişme Mimarlar Odası’nın Yıldız Sarayı’ndan çıkarılmasıydı. Ellerine geçirdikleri her fırsatta Türkiye’nin mega projelerini durdurmak veya yavaşlatmak için elinden geleni yapan, meslek odası olmaktan çok marjinal sol bir örgüt gibi hareket eden bu odaya o saraydan yer verenlerin aklına şaşarım. Yıldız Sarayı dış karakol binası 1995’te beyefendilere 2051 yılına kadar tahsis edilmiş. 2015’te Yıldız Külliyesi’ndeki 42 yapı Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmış. Cumhurbaşkanlığı da sonra burayı boşaltmalarını istemiş. Orayı kendilerine tahsis eden devlet bugün de makul bir gerekçeyle ‘burayı boşaltın’ diyor. Vay direnmeler, hakaretler-tehditler, diktatör yakıştırmaları gırla gidiyor. Sanki babasının malı! Bu kafa hem kel hem de fodul. Oradan çıkarılmaları son derece isabetli olmuş. Türkiye’yi dışarıya şikâyet eden bir Marksist yapının orada ne işi var? Abdülhamid Han’ın kemikleri sızlamıştır.
Cumhurbaşkanlığı, Yıldız Sarayı Külliyesi’nde büyük bir restorasyona hazırlanıyor. Ne talihsiz bir saray. Osmanlı’nın en uzun dönem yönetimde kullandığı bir mekân. Abdülhamid Han’la özdeşleşmiş bir külliye. Bu mimarlar odası zihniyetinin ataları olan İttihat Terakkiciler 1905-1906 döneminde Yıldız Sarayı’nı âdeta yağmaladılar, talan ettiler. Abdülhamid Han’a ait ne varsa el koydular. Yıldız Sarayı ikinci darbeyi 1926’da yedi. Hem de utanç duymamız gereken bir yöntemle. Maalesef bir kanunla güzelim ecdat yadigârı yıllık 30 bin TL bedelle İtalyanlara kumarhane olarak kiraya verildi. 5-6 ay da ne yazık ki kumarhane olarak kullanıldı. Abdülhamid Han’ın masasının ortasını keserek kumar masası yaptılar. Tepkilerden haberdar olunca Atatürk yapılan hatayı düzeltirmiş ve anlaşma iptal edilmişti. Şimdi Cumhurbaşkanlığı, Yıldız Sarayı Külliyesini ‘imhadan ihyaya’ anlayışı ile hak ettiği yere taşıyacak. Mimarlar Odası zihniyetinin oradan tahliyesi geç kalınmış isabetli bir karardır. Abdülhamid Han’a günde üç öğün küfür eden edepsizlerin orda ne işi var? 
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.