Darbeye karşı devrim

A -
A +

Farkında mısınız bilmiyorum, tarihimizin en büyük devrimlerinden biri yapılıyor. Bir buçuk asırdır dokunulmayan, dokunulması dahi düşünülmeyen her şeye dokunuluyor. 29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyeti 93 yıldır demokratik bir Cumhuriyete dönüştüremedik. 1950’lere kadar ‘tek parti oligarşik cumhuriyeti’, 1950’lerden 2000’li yıllara kadar ‘bürokratik cumhuriyet’, 2010 yılındaki 27 maddelik önemli Anayasa değişikliği ile ‘yarı demokratik cumhuriyet’ haline geldi yönetimimiz. Bu hale gelene kadar da onlarca bedel ödedik. Maalesef kriz yaşamadan, başımıza bir felaket gelmeden devrim niteliğinde reform yapamıyoruz. Büyük değişim ve dönüşüm taleplerine ‘bürokratik cumhuriyet’ ve bürokratik cumhuriyette önemli ayrıcalıklara sahip bürokratlar ve elit azınlık, milletin kurumlarını ve bu kurumların elindeki gücü kullanarak engel oldular.  Milletin verdiği yargı yetkisini millete, milletin değerlerine ve milli iradeye karşı kullanan yüksek yargı organları, yargı yolu ile istedikleri hizaya gelmeyen milleti ve milletin temsilcilerini, milletin parası ile alınan tanklarla, uçaklarla, silahlarla sindirerek-korkutarak, direnirse şehit ederek değişim talebini kanla bastıran askeri vesayet sistemi, reform yapılmasına hep engel oldu.  Yüksek yargı mensuplarını ve TSK’nın komuta kademesi ne kadar demokrat olursa olsunlar sivil otoriteye karşı bu kadar sınırsız yetkiler veren bu sistem darbe heveslileri ve darbe üretiyor. Bürokratik vesayet ve askeri vesayet kendini milli iradenin üzerinde görüyor. Öyle görmese bile milli iradeye tabi olmakta zorlanıyor. Elinde yargı gücü ve silah gücü tutan kurumlar sahip oldukları ayrıcalıkları da kullanarak sivil otoritenin denetimine asla girmiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Devletine kastetmek isteyen veya kendine tabi kılmak isteyen güçlü aktörler, içerideki yandaşlarını maşa olarak kullanıp bu ayrıcalıklı-imtiyazlı kurumlar aracılığı ile sivil iradeye müdahale edebiliyorlar. 1981 yılında darbeci Kenan Evren ve arkadaşlarını kullanan üst akıl bugün de FETÖ’yü kullandı. Evet 237 şehit verdik, onlarca gazimiz var. Uçurumun kenarından döndük. Silahsız kuvvetler darbeyi püskürttü. Tanka, uçağa, helikoptere karşı yüreğini-canını ortaya koydu, bedel ödedi. Bu bedelin karşılığı bu millete ödenmelidir. Bunun bedeli sistemi, kurumları ve yapıyı bir daha isteseler de darbe yapamayacak hale getirmektir. Darbe girişimini atlattığı gecenin ertesi gününden başlayarak Sayın Cumhurbaşkanının da yönlendirmesiyle Hükümet, Kanun Hükmünde Kararnamelerle devrim gibi reformlar yapıyor. Eskiden bu reformların her biri çok rahat, bir darbenin gerekçesi olabilirdi. Jandarmayı İçişleri Bakanlığına; Kuvvet Komutanlıklarını Milli Savunma Bakanlığına bağlamak normal zamanda tartışmasını bile yapamayacağımız bir devrimdir.  Bu değişikliklerle milletin parası ile alınan silahları taşıyan-bulunduran-kullanan ne kadar güç-kurum-şahıs varsa hepsi millete, milletin iradesini temsil eden sivil otoriteye bağlanmıştır. Yani artık milletin izni olmadan kimse o silahları paşa keyfine göre aklından geçirse bile kullanamayacaktır. Başbakan’ın veya devlet başkanının emrini yerine getirmeyen, acil bir konuda Başbakan’ın verdiği sözlü emre karşılık “bana yazılı emir verin” diyebilen bir kurum ve bir kurum amiri hangi demokraside vardır? Artık hiç kimse kendisi çalıp kendisi oynamayacak. TSK-MİT-diğer istihbarat kurumları hem idari hem yönetimsel hem de mali olarak hükümetlerin yönetimine ve denetimine açık olacaklardır. Yeni düzenleme ile Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın gerekli gördüklerinde Kuvvet Komutanları ve onlara bağlı tüm birlik ve ünitelerin komutanlarına doğrudan emir verebilmesi ve doğrudan bilgi alması ve verdikleri emrin herhangi bir makamdan onay alınmaksızın yerine getirebilecek olması hükmü TSK’nın yönetimini, sevk ve idaresini sivil iradeye tamamen veren mükemmel bir düzenlemedir. Bu düzenleme ile hiçbir atanmış rütbesi-makamı ne olursa olsun Başbakan’ın talimatını sorgulama edepsizliğini gösteremeyecektir. Ayrıca devletin başı olan Devlet Başkanından, Başbakan’dan bilgi gizlemek, istedikleri bilgiyi anında ve doğru vermemek hadsizliğine kimse cesaret edemeyecektir.

Subay/Astsubay yetiştiren orta dereceli okulların kapatılması subay/astsubay/kurmay subay ihtiyacının Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı kurumlardan karşılanması, bu kurumların eğitim programlarının ve yöneticilerinin sivil iradece belirlenmesi isabetli bir tercihtir. YAŞ’ta sivil ağırlığın artırılması, Şûra Sekretaryasının MSB’den oluşması ve MSB’nın sembolik bir bakanlık olmaktan çıkarılıp, ülkemizin güvenlik risklerini, milli güvenlikle ilgili tehditleri belirleyen, bu tehditlere karşı alınacak tedbirleri tespit edip planlar yapan ve buna göre güç-silah-araç-gereç ve savunma politikalarını oluşturan çok aktif ve yetkili bir bakanlığa dönüştürülmesi inanılmaz iyi bir adımdır. Artık eskiden Genelkurmay Başkanının ve Genelkurmay Karargahı’nın yaptığı tüm işleri MSB yapacak. Aynı yetkileri Jandarma ve Sahil Güvenlik için İçişleri Bakanlığı kullanacak. Askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı’na devredilmesi de harika bir adım. Hükümet, başımıza gelen şerri hayra dönüştürüyor. Şehitlerimizin hatırı için bütün kurumları yeniden kurun. Gereksizleri kapatın. Milletin emrinde ve kontrolünde olmayan hiçbir yer bırakmayın. Orduevlerini ve askerî kampları kapatın. Kantinlerin-gazinoların işletme ve yönetimini sivillere devredin. TSK’nın tüm satın almalarını sivil irade yapsın. TSK’nın mali denetimini Sayıştay’a açın. Savunma Sanayii Müsteşarlığı; TSK Güçlendirme Vakfı ve bağlı şirketler MSB’nin kontrolüne tamamen geçsin. En önemlisi TSK’nın terfi sistemini yeniden düzenleyin. Kurmay subay konusunu masaya yatırın. TSK’yı elitlerden kurtarın.
Şimdi sırada Genelkurmay Başkanlığı’nı, MİT’i Cumhurbaşkanlığı’na bağlamak var. Bunun için gerekli olan Anayasa değişikliği yapılacak. TSK için atılan adımlara benzer MİT ve diğer istihbarat kurumları için de devrim niteliğinde reformlar geliyor. Türkiye Cumhuriyeti atlattığı bu tehlikeyi fırsata çevirerek tüm safralarından-ayak bağlarından kurtulacak. Belirleyici güç millî irade olacak. Cumhuriyetimiz özde demokratik Cumhuriyet hâline gelecek.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.