Türkler, yerleştikleri veya fethettikleri yeri
vatan edinmişler; buradaki
mahallî kültüre saygı gösterdikleri gibi, yer isimlerini de pek kafaya takmamışlardır. Pek çok yerin
orjinal ismi muhafaza edilmiş; ancak
mahallî fonetiğe uydurulmuştur. Mesela Angora,
Engürü; Konstantinopolis,
İstanbul; Kotyora,
Ordu; Pontokeia,
Tokat; Laodikya,
Lâdik; Hierapolis,
Hayrabolu; Skutaryon,
Üsküdar olmuştur.
Kral isimli şehirler
İnsanlar bir yere isim taktıktan sonra, o isim, o yerden
müstakil olur. İsmin ihtiva ettiği mana ile o yer arasında bazen hiç
irtibat kalmaz. Türkmen köyünde artık Türkmen bulunmayabilir; Düziçi, dağlık bir yer olabilir.
Taksim’in, vaktiyle şehre gelen suların taksim edildiği yer olduğunu; 4 asır evvel şehzâdelerin sünnet düğününde kandiller yakıldığı için
Kandilli’ye bu ismin verildiğini kimse hatırlamaz.
Bazen de kelime o kadar farklılaşır ki, âdeta yepyeni bir isim olur. Yani yer adları da lisan gibi canlıdır ve uzun ömürlüdür. Anadolu’da 3 bin yıldır yaşayan isimler vardır. Meliddu (Malatya), Zigirtu (Siirt),
Asur; Adinia (Adana), Kemah, Sehariya (Sakarya), Tarşa (Tarsus),
Hitit kaynaklarına geçer. Sonu -
sun ile biten (Ağlasun, Giresun, Samsun) ve -
ende ile biten (Larende, Darende) gibi yer isimleri de Yunanlılardan bile eskidir.
Bazı şehir isimleri
antik hükümdarlardan kalmadır: Antioxeia (
Antakya), Seleukeia (
Silifke), Attaleia (
Antalya), Amastris (
Amasra), Samosata (
Samsat), Nikomedia (İzmit), Arxelaida (
Erkilet), Prousa (
Bursa), Hadrianupolis (
Edirne), Sebasteia (
Sivas), Kaisaria (
Kayseri), Neokaisaria (
Niksar), Germanikopolis (
Ermenek), Klaudiopolis (
Bolu). Son 6’sı Roma imparatorudur.
Ereğli->Erikli
Memleketimizde yer isimlerinin bir
kültür problemi olarak görülüp değiştirilmesi, İttihatçılar devrine rastlar. Balkan Harbi esnasında Trakya, Batı Anadolu, Erdek gibi beldelerde
Rumca ve Bulgarca yer isimleri değiştirilmiştir. Sonra
pilot mıntıka seçilen ve nüfusunun çok azı Rum olan
Rize’de 224 yer adından, 207’si değiştirilmiştir. Sıra
Vakfıkebir’e gelmiş; ama operasyon bitmeden hükûmet düşmüştür.
Enver Paşa’nın 5/I/1916 tarihli tamimiyle, “Memâlik-i Osmaniyye’de Ermenice, Rumca ve Bulgarca, hâsılı İslâm olmayan milletler lisanıyla yâd edilen vilâyet, sancak, kasaba, köy, dağ, nehir vs. cümlesinin isimlerinin
Türkçe’ye tahvili” emredilmiştir. Yeni konacak isimler,
“şanlı askerî zaferlere; vefat etmiş memleket büyüklerine; beldenin mahsulü, sanayisi ve ticaretine, coğrafî mevkiine ait” olmalıdır. Bu mümkün olmazsa, mesela Ereğli’ye Erikli, Gelibolu’ya Velibolu denecektir.
Elaziz->Elazığ
Bu resmî politika,
cumhuriyetten sonra da tam gazla devam etmiş;
hükûmetin gözüne batan isimler değiştirilmiştir. Bunların başında Ertuğrul, Mahmudiye, Mecidiye, Aziziye, Elaziz, Reşadiye gibi Osmanlıları hatırlatan isimler gelir. Bu arada Tekfurdağ,
Tekirdağ; Kırkkilise,
Kırklareli; Karakilise,
Karaköse (sonra Ağrı), Karahisarısahib,
Afyonkarahisar; Kângırı,
Çankırı; Diyarıbekir,
Diyarbakır olmuş; 1925’te Artvin’deki (Livâne) Gürcüce yer adları kâmilen değiştirilmiştir.
Vilâyetin ismiyle, merkezinin ismi aynı olmayabilir:
Çoruh (Artvin),
Lazistan (Rize),
Karesi (Balıkesir),
Ertuğrul (Bilecik),
Hüdâvendigâr (Bursa),
Cebelibereket (Osmaniye),
Saruhan (Manisa),
Menteşe (Muğla),
Canik (Samsun),
Bozok (Yozgat),
Hamideli (Isparta) gibi. 1926’da vilâyet isimleri kaldırılarak merkezin ismi bırakıldı. İçel (Mersin), Kocaeli (İzmit); Sakarya (Adapazarı) hâlâ eskisi gibi.
1949 tarihli ve 5442 sayılı
İl İdaresi Kanunu, İçişleri Bakanlığı’na köy adlarını değiştirme salahiyeti tanıdı. İl, ilçe ve belde isimlerinin değiştirilmesi ise
kanunla olabilecekti. 1930 tarihli ve 1580 sayılı
Belediye Kanunu, belde isimlerini değiştirmeyi Bakanlar Kurulu’na tanımışken, 2005’te bu salahiyet de
İçişleri Bakanlığı’na verildi. Bu işler, 1949 tarihli ve 8589 sayılı İçişleri Bakanlığı tamimi ile yürütüldü.
1960 yılında, bütün memlekete şâmil olmak üzere köy isimlerinin çoğu değiştirilmiştir. Hükûmet, eski isimlerin kullanılmasını şiddetle men ve takip etmiştir. İsmi değişen yerlerin ekserisinin, Güneydoğu ve Doğu Anadolu ile Doğu Karadeniz’de oluşu dikkat çekicidir.
Liste başında, yer adlarının %92’si değiştirilen
Şırnak gelir. Diğerleri şöyle sıralanır:
Siirt %89,
Artvin %88,
Hakkâri %86,
Batman, Bitlis %84,
Mardin %81,
Muş, Bayburt %80,
Rize %79,
Trabzon %78,
Diyarbakır %77,
Van %76,
Bingöl %75,
Tunceli %73,
Adıyaman %69,
Elazığ, Ağrı %66,
Erzincan %65,
Erzurum %63…
16 bin isim değiştirildi
Bu devrede
41.036 yer adından,
15.585 tanesi, yani
%36,5’u değiştirilmiştir. Bunların çoğu
Rumca, Kürtçe ve
Ermenicedir. Arapça, Süryanice, Gürcüce ve Lazca olanlar da değiştirilmiştir. Yeni konan isimler,
köksüz ve
ruhsuzdur: Ayranpınar, Doğanyayla, Alaçayır, Şirince vs.
Mevzuat
tuhaf olduğu için,
Türkçe menşeli olmayan 300 kadar yer ismi kalmıştır. 1960’ta 67 vilâyetten 18 tanesinin; 620 kazâdan da 380 kadarının (%57) adı Türkçe menşeliydi. Geri kalan 49 vilâyet ve 240 kadar kazânın ismi Türkçe değildir.
Adana, Amasya, Ankara, Antalya, Balıkesir, Bartın, Bilecik, Bolu, Burdur, Bursa, Çankırı, Edirne, Giresun, Isparta, İstanbul, İzmir, İzmit, Kastamonu, Kayseri, Konya, Kütahya, Manisa, Mersin, Muğla, Niğde, Rize, Sakarya, Samsun, Sinop, Sivas, Tokat ve Trabzon,
Yunanca’dan; Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzincan, Kars, Muş ve Van,
Ermenice’den; Antep, Bitlis, Diyarbakır, Erzurum, Kilis, Malatya, Maraş, Mardin, Siirt ve Urfa,
Arapça ve Süryanice’den; Ardahan ve Artvin,
Gürcüce’den, Dersim, Şırnak ve Nevşehir,
Farsça’dan; Hakkâri,
Kürtçe; Batman,
Farsça veya Türkçe’den gelir.
Şimdi 81 vilâyetten
28 tanesinin ismi
Türkçedir: (Adapazarı), Adıyaman, Afyon, Aksaray, Aydın, Bingöl, Çanakkale, Çorum, Denizli, Düzce, Eskişehir, Gümüşhane, Iğdır, İçel, Karabük, Karaman, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Kocaeli, Osmaniye, Tekirdağ, Tunceli, Uşak, Yalova, Yozgat ve Zonguldak. Arapça, Farsça ve Türkçe üç kelimenin saçma şekilde bir araya gelmesiyle teşekkül eden
Diyarbakır gibi,
Elazığ ve
Hatay da manasızdır. Elazığ,
Sultan Aziz’in kurduğu Elaziz’e naziredir.
İdeolojik kaygılar
İl, ilçe ve belde adları dışında
1000’e yakın yer adı (Mürefte, Ayder, Küşne vs.) menşei bilinmediği veya ecnebi lisanda olduğu hâlde,
Yer Adları Komisyonu tarafından nedense değiştirilmeden bırakılmıştır.
Tek Türk yaşamayan bazı köylere Kayı, Kınık, Peçenek gibi Oğuz boylarının isimleri verilmiştir.
Buna mukabil
2500 tane yer adı Türkçe olduğu hâlde değiştirilmiştir. Bunların başında ideolojik kaygılarla değişenler gelir. Aziziye, Mecidiye, Mahmudiye, Reşadiye gibi
padişahları hatırlatan; içinde Rum, Ermeni, Kürt, Arap gibi ayrı Türk bir ırkın ismi veya tekke, kilise, manastır gibi
dinî tabirler geçenler değiştirilmiştir.
Avrateli, Çirkince, Harami, Kulaksız, Şeytanabad, Oğlanyusuf gibi
menfi manalı isimler de furyaya dâhil edilmiştir. Ahır, kom, ağıl, mezra, çiftlik, palanga bulunan isimler,
feodal maziyi silmek için olsa gerek, değiştirilmiştir.
Esirgâh, Melikşerif, Ekrek gibi Türkçe nice köy isimleri,
başka dilde zannedilmiş olsa gerek ki, değiştirilmiştir. Bu furya ile belediyeler de
sokak, cadde, meydan isimlerini sık sık değiştirip, insanları şaşırtmaktadır. Mamafih 5 yüzyıllık Bayezid Meydanı’nın isminin 1960’tan sonra
Hürriyet Meydanı diye değiştirildiğini kimse bilmez.
Potemyalıyız
Avşa, Bafa, Ağırnas gibi
110 kadar köy ismi 1980’lerden sonra iade edilmiştir. İşin garibi bunlardan
sadece 3’ü Güneydoğu’dadır: Gayda, Harran ve Edremit (Van). Son yıllarda Norşin adı iade edilmiştir. Halkın çoğu, değiştirilen yer adlarını çeşitli sebeplerle
kabullenemediği için, eski isimleri kullanmaya devam etmiştir. Ancak
Bulgaristan ve sair memleketlerde totaliter hükûmetler, Türklerden kalan isimleri değiştirirken gösterilen reaksiyon, içeride gösterilmiş değildir.
Reisicumhur
Abdullah Gül, 2009’da Bitlis’in Güroymak kazasını ziyaretinde kasabanın eski ismi Norşin’i kullanmış; aynı sene başvekil
Tayyib Erdoğan da memleketi Güneysu’nun eski ismini kullanarak
“Potemyalıyız ezelden” demiştir. Bu jestler, nedense pek bir ses getirmemiştir.
1983 tarih ve 2863 sayılı
Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu, kültür mirasını muhafaza altına almış ve ihlalini cezalara bağlamıştır. Türkiye’nin 2006’da imzaladığı 2003 tarihli
UNESCO Kültürel Mirası Koruma Mukavelesi’nin, ismen zikretmese de mahallî yer adlarını da kültürel pratiklerden sayarak koruduğu açıktır. Şu hâlde memleketin tarihi ile irtibatı temin eden eski
yer isimlerinin iadesi en münasip şey olacaktır.