Nasıl olur da bir kilo balı 30 liraya satabilirsin?

A -
A +

Ham bal kovandan çıktığı hâliyle tüketime sunulan tabii baldır. Güvenilir insanlardan almadığınız sürece hikâyeden tahlillere, bol televizyon reklamlarına aldanmayın. Sanayi üretimi ballara da    elinizi sürmeyin çünkü faydadan çok zarar getirir...

Zaman bal zamanı, yani konumuz dünyadaki belki de en özel yiyecek. Üstelik mümkünse insanlardan olabildiğince uzak olanı, insanın devreye girmediği, sadece arılar ve tabiat arasındaki ilişkinin sonucu ortaya çıkan bal.
Bal denilince akla elbette ilk gelen şey arılar; onlar teknolojinin son harikaları değil, onlar uzmanlara göre 40 milyon yıldır dünyadalar. Bir kilo bal üretebilmek için 40.000 arı, 6 milyon çiçeğe konuyor. Bir kovan arı yarım kiloluk bal için 88 kilometre uçuyor. Bir işçi arı hayatı boyunca 1/12 çay kaşığı bal yapabiliyor. Bütün bu çaba ve emeğin karşılığı “BAL”. Eğer her gün ölçüsü dâhilinde gerçek (ham) BAL yemeye başlarsanız, daha iyi uyuyabilir, hafızanızı güçlendirebilir ve daha iyi arınmış bir cildin tadını çıkarabilirsiniz.
Arılar tarafından, kovandaki mikropları yok etmek ve kovanın sterilizasyonu için kullanılmak üzere üretilen propolis çok güçlü antioksidan ve antimikrobiyal etkilere sahip. “Propolis” kovanda hangi görevi görüyorsa doğru işlendiği takdirde, insan vücudunda da aynı etkileri gösterebiliyor. Arı sütü ise yavru arıları beslemenin yanında kovandaki kraliçe arının hayat boyu kullandığı besin maddesi. Düşünün, işçi arılar yalnızca 45 gün yaşarken; hayatı boyunca arı sütü ile beslenen kraliçe arı ise yedi yıla kadar yaşayabilmektedir. Tabii bunlar bilinince insan bütün aymazlığı ile aslında kendisi için yapılmayan bu ürünlere saldırıyor ve sadece tüketiyor.
Şüphesiz ki, yukarıda sayılan faydaları bulabilmek için tercihiniz kesinlikle ham bal olmalı, yani işlenmemiş, yani insanlar tarafından müdahale edilmemiş. Ham bal kovandan çıktığı hâliyle tüketime sunulan doğal baldır; pastörize ve filtre edilmemiştir. Uzmanlar pastörizasyonun, bal için gerekli bir işlem olmadığı görüşünde hemfikirler. Yapılmasının sebebi ise balın kristalleşmesini önlemek, yani görünümünü iyileştirmek. Hâlbuki balın kristalleşmesi son derece tabii bir durum ve önlenmesine gerek yoktur. Biz insanların yaptığı bir kuzudan iki post çıkarma gayreti. Ham bal, pastörize ve filtre edilmediğinden besin içeriği bütün natürelliğiyle korunur. Balın kalitesini prolin denen; bitkinin ürettiği nektarın özü belirliyor. Prolin balın içinde %50-80 oranında olan amino asit özütü. GERÇEK BALIN TESPİTİ İÇİN İSE 27 ÇEŞİT ARAŞTIRMA GEREKİYOR. Yani güvenilir insanlardan almadığınız sürece hikâyeden tahlillere, bol televizyon reklamlarına falan aldanmayın. Malum bu reklamın parasını arılar değil, sen ben ödüyoruz. Hele sanayi üretimi yapılan markalara bence elinizi sürmeyin, yarardan çok zarar getireceğinden şüpheniz olmasın.
Arılar kış aylarında kovana girer ve bahar ayına kadar çıkmaz. Kovanın içinde kalan arı kendi ürettiği ballarla beslenir, tabii ki biz kovanda bal bıraktı isek. Arıya bu süreçte kesinlikle şeker verilmez. Hani derler ya arıcılar “Efendim kışın arı ne yiyecek?” işte o zaman bir miktar şeker verebiliyoruz. Hâlbuki arıların bu balı biriktirme sebepleri biz yiyelim diye değil, kışın yiyebilsinler diye.
Son tahlilde anlaşılıyor ki, gerçek bir balın kilosu 200-300 TL’den aşağı olamaz olmamalı. Nasıl olur da bir kilo balı 30 liraya satabilirsin? Hadi satan satar da alan hangi akla hizmet alır ya da hangi marka bu kadar doğru ve gerçek balı nereden bulur?
Mesele sadece arılarda bitmiyor. Bir de arının beslendiği kaynaklara da bakmak lazım.
Bal türleri; kara kovan balı, kestane balı, akasya balı, yayla balı, deli bal (ormangülü balı), Anzer balı, narenciye (anavarza) balı, çam balı, keven balı (kevenin diğer isimleri geven, ketre, çekme, ak geven, püs geven, zamk geveni), kekik balı, biberiye balı, ıhlamur balı, püren balı, meşe balı, hayıt balı, lavanta balı, karabaş otu balı, keçiboynuzu balı. Ayrıca arılar aşağıdaki bitkilerden de maksimum seviyede faydalanır ayçiçeği, pamuk, yabani çilek, mera çiçekleri, kekik, kiriş (pürem gibi uzun ama tek gövdeli, uzun yapraklı poleni çok olur), dilfir, hayıt, gevrek otu, sarı çiçek (sünemit) çeşitli meyve ağaçları, akasya, çam, köknar, ladin, korunga, peygamber çiçeği, misk çiçeği, kızılyonca, ballıbaba, hardal, fiğ, üçgül, oğul otu, karagan, ada çayı, kızılçam, kanola, tütün, kabak çiçeği, unutmabeni, yabani turp, kişniş, hodan (sütleğen cinsi), adaçayı, rezene, gülhatmi, çiğdem, düğün çiçeği, kardelen, ıtır, dalya, nergis, tatlı sığınma, haşhaş, zinya çiçeği, lavanta, kedi otu.
Bal konusu aslında oldukça derin ve uzun bir konu. Şüphesiz sizler de haklı olarak iyi-güvenilir bala nasıl ulaşabileceğinizi sorguluyorsunuz. İşte burada devreye vicdan, iş ahlakı gibi kavramlar giriyor. Tahlille falan anlamak mümkün değil, çünkü sonuçta şeker ya da diğer yabancı destekleyiciler arıya yediriliyor ve sonuç itibarıyla arı yediklerinden bir şey üretiyor. Ama artık buna bile razı olsanız iyi olur. Çünkü piyasadaki balların neredeyse %60’ında arı devrede bile değil. Peki bal böyle iken peynir, tereyağı, ekmek ve yoğurt... Bunlar farklı mı? Yakında onlara da geleceğiz.
Son söz: Allah kötü niyetli, iş ahlakından uzak üreticileri ıslah etsin. Belli ki devletin bu konuda yapmak istediği ya da yapabileceği pek bir şey yok.

HADİ BENİ DİNLEMEYİN! İLAHİ SESE VE BİLİME KULAK VERİN
“Rabb’in, bal arısına ‘dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yavru yap, sonra her çeşit bitkiden ye, sonra da -bal yapman için- Rabb’inin gösterdiği yollardan boyun eğerek yürü!’ diye öğretti. Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir içecek çıkar ki, onda insanlar için şifa vardır. Düşünen bir millet için bunda ibretler vardır.”
(Nahl suresi, 69.)

RESMİN BÜYÜK HALİ İÇİN GÖRSELE TIKLAYIN

Nasıl olur da bir kilo balı 30 liraya satabilirsin?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.