Bireysel silahlanmaya fırsat verilmesin

A -
A +
Türkiye’de son yıllarda artan silahlı şiddet ve maganda terörünü bitirecek tek çare, bireysel silahlanmanın yasaklanması ve tüm bireysel silahların toplanarak sıkı bir denetim getirilmesidir. Getirilecek yasaklar sonrası üzerinde, evinde, iş yerinde izinsiz silah bulunduranlara da ağır yaptırımların getirilmesi gerekmektedir.
Türkiye'de son dönemde şiddet olayları ciddi bir tehdit oluşturuyor. Önüne gelenin ruhsatlı ya da ruhsatsız olarak kolaylıkla silah sahibi olması ve bunun çeşitli amaçlarla, tehdit, korkutma, yaralama, öldürme ve hatta eğlenceye bağlı gösteriş gibi çeşitli amaçlarla kullanması artık önlenemez bir hâl almıştır.
Bu tehlikeli gidişin adı bireysel silahlanmadır. Eline silah geçiren herkes kendi kanununu kendi uygular hâle gelir ise bunun sonu nereye varır? Bir hiç uğruna, anlık öfkelerle ya da cehalet sonucu sevdiklerimizi kaybetmeye başladık. Yıllar önce silah bulundurmak bir suç ve ağır ceza gerektirirken bugün silah bulundurmayanlara saf gözüyle bakılmaktadır.
Belki zamanında başarılı girişimlere imza atmış olunsa da bu konuda devletimizin bu başına buyrukluğa bir son verecek girişimde bulunmasını beklemekteyiz.
Vahim olaylara tahammülümüz kalmadı. Bu sebepledir ki; devlet, siyasi partiler, dernekler, vakıflar, sivil toplum kuruluşları toplumların geleceğini etkileyen ve hayatı üzerinde acı etkiler doğurabilecek bu şiddet sorunu karşısında hep birlikte hareket etmeli ve hep birlikte hayatı savunmalıdır. Ülkemizde her gün birçok insan ateşli silahlarla öldürülüyor veya yaralanıyor.
Hatta bunun için hasım olmanız, katili tanımanız gerekmiyor. Yolda, sokakta, evinizde, okulda tanımadığınız biri tarafından öldürülebiliyorsunuz. Çünkü katiller bu silahlarla istedikleri her yerde özgürce dolaşıyor ve istedikleri zaman istedikleri kişiyi vuruyor.
Hedef gözeterek veya rastgele. Aynı anda birden çok insanı da öldürebiliyorlar. Çünkü temin edilmesi, taşınması, kullanılması kolay. Bu kolaylıklar devlet tarafından ortadan kaldırılırsa, cinayetler de büyük oranda engellenmiş olacaktır.
Artık, adam öldürmek sosyal bir aktivite olmaktan çıkarılmalıdır.
Polis ve jandarmaya “ateş etmenin son çare olduğu”, “son tedbir olarak ve orantılı” kullanılabileceği emri verilirken vatandaşa silah serbestliğini tanınması akıllara zarar bir uygulama şeklidir. Devletimizden bu konuda vatandaşları sevindirecek ve rahatlatacak olumlu kararlar bekliyoruz.
Erol Kara
 
***
Altında planlı soygun mu yaşanıyor?
 
Altının onsu 2011'de 1.900 dolar oldu. Daha doğrusu küresel kraliyetçi büyük (mega) tefeciler tarafından 1.900 dolar yapıldı. Bizim ahali altına hücum etti. 2012'de altının onsunu 1.200 dolara düşürdüler... Yüksek fiyattan alım yapanları yüzde 50 oranında soydular.
Aynı senaryo 2020'de de icra edilecek gibi... Altın ölü yatırımdır. Fabrika üretmez. Sanayi oluşturmaz. Sadece tefeci baronları daha da büyütür. Altın almak, küresel çapta bankerlik yapan büyük baronları daha da zengin eder.
Dolar, avro, sterlin alıp cepte taşımak da aynıdır. Amacının gayesinin ülkenin kalkınmasına dönük olmadan TL'sini dövize yatıranlar aslında bu ülkeye ihanet etmiş olurlar. Yabancı ülkenin parasının değerinin artmasına katkı yapmış olurlar. Onlara faizsiz borç vermiş olurlar.
“Peki o hâlde ne yapacağız?” diyenler olabilir. Bu konuda ne desem boşuna. Son 40 yılda hiç altın, döviz almadım. Marka telefon kırmayı, gazoz içmemeyi, marka ürün giymemeyi vatanseverlik sananlardan da olmadım. Neyse... Bu topraklarda herkes ekonomist, herkes tüccar, herkes bilim insanı, herkes akıllıdır.
Ali Özdemir
 
***
Hayatınızın yedeği yoktur, lütfen
 
İnsan en büyük hatalarını çok emin olduğunu sandığı, çok tecrübeli olduğunu düşündüğü konularda ve anlarda yapıyor biliyor musunuz? Dikkat edin trafik kazalarında genelde kaza yapanlar arabayı çok iyi kullanan ve şoförlüğüne çok güvenen insanlardır. Çünkü acemi insan hız yapmaz. Dikkatli kullanır kaza yapma oranı da en aza iner… Yine yüzme bilmeyen denize gitmez, kanala hele hiç girmez. Denize gitse de sadece ayaklarını suya sokar filan. Acemi yüzücüler ise kendilerine çizilen şeridin dışına çıkmaz. Çok iyi yüzücü olanlar ise kendine güvenip dalga demeden akıntı demeden suya girer ve boğulanlar genelde bu kişiler arasından çıkar. Çok iyi arkadaşım olan profesyonel dalgıç komşumdan dinledim, “haberlere yansımayan nice vakalar var, her gün denizden kanaldan yaşları 15- ila 20 arasında gençlerin boğulma haberleri geliyor. Gidip yetişene kadar zaten kurtulamıyor. Denizden cesedini almak bize düşüyor. Buna kahroluyoruz…” diyor. Sizin aracılığınızla annelere babalara ve gençlere sesleniyorum. Ne olur kendinize olan güveninizi ego seviyesine çıkarıp hataya sebep olmayın. Hayatınızın yedeği veya ikinci bir şansı yoktur…”
Yusuf Dumanlar
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.