Sokak lezzetleri bu kadar mı sahipsiz?

A -
A +
 
Geçtiğimiz hafta yazılı ve görüntülü medyada toplu bir manşet furyası yaşandı.
“Sokak lezzetleri” diye kategorize edilerek kokoreç, boza, sokak pilavı gibi ürünler “tehlike saçıyor” diyerek manşetlere taşındı. Bu manşetlerin birkaçı şöyleydi:
“Sokak lezzetlerindeki gizli tehlikeye karşı uyanık olun!”
Vatandaşın böylesi haberlere prim vermemesine rağmen bu haberler zaman zaman farklı bir geleneksel lezzetimizle ilgili farklı bir kültürel zenginliğimizle ilgili karşımıza çıkıyor.
Örnek olarak “kırmızı biberde afla toksin tehlikesi” gibi, “aşırı ve bilinçsiz limon tüketiminin zararları” gibi, “açık süt ve et tehlike saçıyor” gibi korkutucu haberlere rastlıyoruz.
Bu haberler ne enteresandır ki söz birliği etmişçesine her yerde birden servis ediliyor.
Şimdi de kokoreç gibi pilav gibi, boza gibi sokak lezzetleri denilen kültürümüzün ve geleneğimizin en özel ve temel lezzetleriyle ilgili haber yayınlandı. Neymiş tehlike saçıyormuş. Bu çok ciddi bir itham değil midir? Öyleyse böylesi ciddi bir konuda yapılan araştırma ne kadar ciddidir? Bu rapor herhangi bir resmî kurum veya kuruluşla paylaşılmış mıdır? İstenildiğinde böyle bir rapora ulaşmak mümkün müdür? Bu araştırmayı kimler finanse etmiştir? Kaç kişi katılmıştır? Bir yıl içinde kaç sokak lezzetçisine gidilmiştir? Bu süreçte hijyen kurallarına uygun satıcı, esnafa hiç mi rastlanmamıştır? Kim sağlıklı kim sağlıksız ayırt etmeden doğrudan sokak lezzetleri diye genellemek ne kadar sağlıklıdır? Sokak lezzetleri bu kadar mı sahipsizdir? Hiç mi kendilerini savunacak dernekleri, odaları sivil toplum kuruluşları yoktur?
         Metin Ersanlı-İstanbul
 
 
Bu öfkeyi bize kim dolduruyor?
 
Sosyal medyayı takip ediyor musunuz Feridun Ağabey? Orada insanların şiddet yazışmaları yaptıklarını da görürsünüz. İnsanların birbirine atarlı konuşmaları, anında tepki göstermeleri sebebiyle kimseye fikrinizi de yazamıyorsunuz? Bu sebeple bir düşüncemi buradan sizinle paylaşmak istiyorum...
Bir otobüste şoföre tokat atmaya başlayan bir gence şoför de tepki olarak ayağa kalkıp kafasına kafasına vurup genci mahvettikten sonra otobüsten aşağı atıyor. Bu görüntünün altına yazılan yorumların hiçbiri yaşananların üzüntü verici olduğuna değinmiyor. Daha enteresanı hemen on yorumdan dokuzu o çocuğu fiziki üstünlüğüyle de döven şoföre övgü içeriyor. Kimse de o şoföre “öfke kontrolü olmadan mı yolcu taşıyor?” diye sormuyor. Ya da o şoförün böyle öfke patlaması yaşayacak hâle gelene dek nasıl bir sinir harbi yaşadığını sorgulamıyor...
Toplu taşıma araçlarını kullananlar eğer böyle öfke küpüyse vay hâlimize. Bu şoförlere öfke kontrolü eğitimi veriliyor mu? Kendini savunmak başka, intikam alırcasına, hatta öfkemi senden çıkartayım dercesine öldüresiye tepki vermek başka… Bizi kimler hangi öfkeyle dolduruyor? "Dövene elsiz gerek, sövene dilsiz gerek" düsturunda yetişen, “büyüklük sende kalsın” sakinliğini önceleyen insanlar olmaktan ne çabuk uzaklaştık?
      Asuman Turhan-İstanbul
 
 
 
45 bin hasta mağdur olmasın diye bir çağrı
 
“Feridun Ağabey, İstanbul Maltepe ilçesi Küçükyalı'daki sağlık ocağı binası için Maltepe Belediyesi yıkım kararı verdi. 45 bin hastanın mağdur olmaması için belediyenin 100 metrekare prefabrik bir bina yapmasını istiyoruz. Diğer belediyeler dinlenme parkının içine aile sağlığı merkezi inşa etmiş. Belediyenin tıp merkezi veya gençlik merkezi ya da diğer hizmet binalarının bir kısmını sağlık ocağına bağışlamışlar ya da kiralamışlar.
Maltepe Belediyesi'nin Küçükyalı'daki tıp merkezinin giriş katında uygun yer var. Son katı da boş 4 yıldır atıl vaziyette durmaktadır. Maalesef sağlık ocakları hiçbir yere ait olmayan özel kurumlardır aile hekimliği uygulama yönetmeliğine göre kimse yardım etmezse sağlık ocağında çalışan doktorun kendi emeği ve zamanını harcayarak yeni bir yer bulup tüm tadilat masraflarını kendi parasıyla cebinden ödeyerek karşılaması gerekmektedir. Sayın belediye başkanımız uygun görürse ücret karşılığında Çınar Mahallesi 4 no.lu aile sağlığı merkezine kiralar ise Küçükyalı halkı daha iyi hizmet alacak. Saygılarımızla.”
     Ahmet Kara-Küçükyalı/İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.