15 Temmuz ruhuna ne oldu?

A -
A +
Milletin satılmış darbecilere karşı kanıyla canıyla kazandığı zafer...
Vatandaşın çıplak elleriyle tankı, topu, uçağı durdurduğu destan
Tiananmen Meydanı’nda tanklara kafa tutan öğrenciyi, Moskova’da tankın üstüne çıkan Boris Yeltsin'i 'demokrasi kahramanı' diye anan ve tanıtan dünyaya gerçek kahramanlığı göstermenin tarihi…
Türk işi direnme dersi
Adına ne derseniz deyin, nasıl tarif ederseniz edin, 15 Temmuz'da darbecilerin püskürtülmesi dünya tarihinde eşi benzeri olmayan bir hadise.
Görüntülerini izledikçe o geceyi yeniden yaşıyoruz. Bugün benzer bir kalkışma olsa bu millet bu sefer darbecilerin tozunu bırakmaz; bu gün gibi ortada.
Ne var ki, bu özel günü anlatamadık.
Üç yılda 15 Temmuz bilincini kaybettik.
Peki sebep?
Öyle çok ki...
Kimseye haksızlık yapmak, kendi çapında halis niyetle bir şeylerin ucundan tutmaya çabalayanları kırmak istemem. Ama söylemesem de olmaz.
- Otogara, otoparka, alt geçide, spor salonuna, sağlık ocağına, halı saha turnuvasına, tenis maçına, ilgili ilgisiz her şeye 15 Temmuz'un adı verilip bu kavram değersizleştirildi, iş sulandırıldı. Anmalar, konserli kutlama havasına sokulmak istedi. Hem de Kültür Bakanlığı eliyle…  
- Belediyelerin, kamu kurumlarının birçoğu maalesef tribüne oynadı. Öze inilemedi. 
- 15 Temmuz'u anlatan esaslı bir film çekilemedi, eser yazılamadı. Herkes aynı şeyleri tekrarlayıp durdu.
- 15 Temmuz gibi bir değer, seçim meydanlarında siyasete tahvil edilmeye çalışıldı. Bu yüzden toplumun bir kesimi uzaklaştırıldı. Anmalar AK Parti'nin organizasyonu hâline dönüştü. Bu da zaten bahane arayanları karşı cepheye itti.
- CHP liderinin “kontrollü darbe” propagandasının önüne geçilemedi.
- Şehitlik ve gaziliğin zaman zaman istismar edilmesine ses çıkarılmadı. Mesela Halisdemir’in kardeşinin milletvekili aday adayı olmasına “ne gerek var” diyen olmadı.
- Bir kısım şehit yakınları ve gaziler küstürüldü.
- Hain darbe girişiminden sonra adalet tesis edilirken soru işaretlerinin oluşması, FETÖ borsaları ve kayırmacılık söylentileri, bazı 'Dişli' tayinlerin izahının yapılamaması insanları AK Parti'den ve AK Parti'nin doğal olarak sahiplendiği 15 Temmuz'dan uzaklaştırdı.
Ülkenin başbakanını asıp 1960 darbesini yirmi yıl 'Hürriyet ve Anayasa Bayramı" diye dayatanların çocukları, inanın bu hâlden çok memnun...
Onun için bir “üst akıl” oluşturulmalı, oturulup konuşulmalı, “dünyanın şapka çıkardığı” bu ruh yaşatılmalı, hak ettiği gibi anlatılmalı.
 
 
Müslüman'ın kayıp hazineleri
 
Kadir Mısıroğlu'nun ardından Mehmet Şevket Eygi de dar-ı bekaya göçtü.
İkisi de 1933 doğumluydu.
İkisi de ilim ve aksiyon insanıydı.
İkisi de çile ve dava adamıydı.
İkisi de vatanından ayrı kaldı, sürgünde yaşadı.
İkisinin de yayınevi vardı.
İkisinin de istikameti Ehl-i sünnet idi.
İkisi de Osmanlı adamıydı ve fesliydi.
İkisi de hatıra sahibiydi.
İkisi de Babıali'nin birer renkli simasıydı.
Yalnız Mısıroğlu amansız sözlerle mücadele etti, Eygi ise güler yüz ile.
Mehmet Şevket Bey yazılarında "İyi Müslüman nasıl olmalı?" sorusunun cevabını verdi. İnandığını çekinmeden, üslubuna göre söyledi.
Makam sahiplerini, dönmeleri, sonradan görmeleri, lüks düşkünlerini, ne oldum delilerini iğneledi.
Onunla en güzel röportajlardan birini geçen yıl Kültür Sanat Editörümüz Murat Öztekin yapmıştı.
- Herkes alkış tutarken "Diyanet İşleri Başkanı’nın kadın yardımcısı vardır. Bu, İslam tarihinde görülmemiş bir şeydir" diye dert yanmıştı.
- "Zenginler yeteri kadar sanatla ve estetikle meşgul olmuyor. Koç ailesinin yaptığını, muhafazakâr zenginler de yapmalı" diye tavsiyede bulunmuştu.
- "Türkiye halkı iktidarı, sadece siyasi zannediyor. Bu çok yanlıştır. Ekonomik iktidar, siyasi iktidarı yere serebilir. Kültür iktidarı ise en mühimidir. Müslümanlar, bu konuda son derece zayıf ve ilkel vaziyetteler" diye kültürsüz muktedir olunamayacağına işaret etmişti.
- "Evet, insanımız Müslüman'dır ama 'Ehl-i sünnet nedir?' diye 300 kelimelik kompozisyon yazacak kişiyi zor bulursunuz" diye din cahilliğimize işaret etmişti.
Ahlak, ilim, doğruluk, tevazu, fazilet, vefa, cömertlik, edep ve bunlar gibi birçok hasletler Müslümanın kayıp hazinesi...
Modernizmle birlikte hepsi elden gitti. Mehmet Şevket Eygi, işte hep bunlara işaret etti.
Solcu gazeteler vefatının ardından "Gerici yazar öldü" diye yazdı. Oysa o onların alayından daha ilerici bir adamdı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.