İtirazım var

A -
A +
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 29 Ekim konserleri için Sultanahmet Meydanı'nı seçmesine itiraz geldi.
Bizim mahallenin yazarları "O kadar türbenin ortasında konser mi yapılır? Bu densizlik. Ecdada saygısızlık" diye verdi veriştirdi.
Beyazıt ve Sultanahmet Meydanlarını çok severim. Sık sık da giderim.
Semtin son yirmi yılda nasıl dönüştürüldüğünü iyi bilirim ve bu duruma çok içerlerim.
Elbette mukaddes emanetlerin yanı başında yapılan konserlere itiraz edelim.
Edelim amma şu sorulara da cevap verelim:
- Bir 'ilim merkezi' olan Sultanahmet'i kim 'sefahat' merkezi yaptı? Pansiyonları ve otelleri mantar gibi kim patlattı? Bu vesileyle demografiyi kim değiştirdi?
- Turizm bahanesiyle medrese, dergâh, türbe diplerinde barlara, pub'lara kim izin verdi?
- Ramazanlarda Sultanahmet'i sucuk kokularına kim mahkûm etti? Kim türbe yanlarını ikinci sınıf panayır yerlerine dönüştürdü?
- Kim buralardan kitabevlerinin, yazarların ve okurların sürgününe öncülük etti?
- Kim tarihî yarımadayı cemaatsizleştirdi? (Bir yatsı namazında Süleymaniye'ye gidin ne dediğimi anlarsınız)
Sultanahmet ve Eminönü, var olan 20 civarında müzenin etrafında harelenmiş bir ilim, irfan ve kültür merkezi yapılabilirdi, yapılmadı.
Muhalefete düşmek bazen iyi bir şeydir; başkasını eleştirirken kendi hatanı fark edersin.
 
Kirli adamlar                                                                                  
 
Birisi kalksa ve CHP'den AK Parti'ye geçen bir belediyenin tertiplediği kutlamayı "Düşman işgalinden kurtulmuş gibi" diye tarif etse...
Ne yaparlar?
Anasından emdiği sütü burnundan getirirler.
Cumhuriyet yazarı Zafer Arapkirli, 29 Ekim kutlamasında işte aynen şu ifadeyi kullandı: "İstanbul (bir nevi) düşman işgalinden kurtuluşunu kutluyor. Geldikleri gibi (defolup) gittiler."
Peki ne oldu?
Hiçbir şey!
Utanmazlığı, ahlâksızlığı, bölücülüğü, kindarlığı ve rezilliği yanına kâr kaldı.
Mine Kırıkkanat'ın, Bekir Coşkun'un, Yılmaz Özdil'in, Oktay Ekşi'nin vaktinde bu tür nefret tohumları saçması yanlarına kâr kaldığı gibi.
CHP'li Hüsnü Bozkurt "Referandumda evet çıkarsa sizi de sizin yedi göbek sülalenizi de İzmir'den denize dökeriz" demiş ve partisine seçim kaybettirmişti.
Siyasette şirretliğin, küstahlığın, halkı kin ve düşmanlığa tahrikin en azından sandıkta bir bedeli var. Fakat medyada yok!
Ey Basın Konseyi, ey Türkiye Gazeteciler Cemiyeti. Bari kınama yayınlayın be!
 
Tacizin ihtimali
 
Metroda 10. Yıl Marşı ile taciz edilen sarıklı, cübbeli adamı izlemişsinizdir.
Ne dehşet verici ne hazin ne öğretici bir manzara...
İktidar nimetleri, AK Parti'nin temsil ettiği mütedeyyin kesimde okların ucunu törpüledi ve cıvataları gevşetti.
Muhalefette kalmanın ızdırabıyla yanan CHP'nin temsil ettiği kitle ise 'kazanımlarımız gidiyor' vaveylasıyla oklarını sivriltti, cıvataları sıkıştırdı, hazım kapasitesini daralttı.
İddia ediyorum:
Kadıköy'de bir çarşaflı kadının ya da cübbeli adamın tacize ve sözlü sataşmaya uğrama ihtimali,
Fatih Çarşamba'da bir mini etekli kadının tacize uğrama ihtimalinden kat kat fazladır.
Denemesi bedava...
Ayşe Arman Fatih'te, Ahmet Hakan sarık ve cübbeyle Kadıköy'de gezsin...
 
 
Erdoğan’ın birleştirici gücü
 
* ABD Temsilciler Meclisi'nde sözde Ermeni soykırımı tasarısı 11 hayır oyuna karşılık 405 evet oyu ile kabul edildi. İlk defa Cumhuriyetçiler ve Demokratlar ortak noktada buluştu.
* Fransa Parlamentosu, Barış Pınarı Harekâtını 121 milletvekilinin oyu ile kınadı. Macron'u, Le Pen'i, Fillon'u, liberali, ırkçısı Türkiye karşıtlığında birleşti. Hayır diyen tek bir milletvekili bile çıkmadı.
* Avrupa Parlamentosundaki Hristiyan Demokratlar, Sosyal Demokratlar, Liberaller, Yeşiller ve Komünistler birleşip Barış Pınarı Harekâtı’nı kınayan bir tasarı hazırladı. Parlamentodaki vekillerin tamamına yakını tasarıyı destekledi.
* Çekya Parlamentosu, Türkiye’nin Suriye hamlesini kınayan bir tasarıyı kabul etti. Oturuma katılan 147 milletvekilinin tamamı evet oyu verdi.
.....
Manzara ortada. Bizimkiler 'Cumhurbaşkanı kutuplaştırıyor' diyorlar ya. Erdoğan normalde birbirini yiyenleri birleştirdi.
Daha ne olsun!
 
 
 
Hürriyet'in şımarıkları
 
Basının “amiral gemisi” Hürriyet'te bu ara deprem var. Gazete yönetimi elli civarında meslektaşımızla yollarını ayırdı.
Bu ara gazetedekiler birbirine deneme maili atıyormuş. Çünkü gönderileceklerin önce mail hesabı kapatılıyormuş. Deneme maili ulaşan "Bugün de kaldık" diye bir oh çekiyormuş...
İşinde gücünde olan ve mesleğinin hakkını vermeye çalışan arkadaşlara gerçekten üzüldüm.
Fakat ayrılanlar arasında koca koca şirketleri parmağında oynatan, basın toplantılarından önce PR şirketlerini arayıp 'o gelmesin, bu gelmesin' diye direktif veren, kendini sektörün kralı sanan, şımarık ve muhteris tipler vardı...
Ki onlar kendini biliyor. Dilerim bundan sonra değil Hürriyet'te medyanın hiçbir mecrasında yeriniz olmasın. Siz kovuldunuz diye, bütün meslektaşlarınız havalara uçtu. Bilesiniz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.