Ne sorayım Başkan'ıma?

A -
A +
 
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, görevdeki 18 ayını değerlendirmek üzere basın toplantısı düzenledi.
Akit TV muhabiri kendisine bir soru yöneltti. Aynen aktarıyorum:
"Sayın Başkan’ım, İBB'nin Halk Ekmek büfeleriyle ilgili çalışmalarında bulundum. Bizzat gittim röportaj yaptım. Halk Ekmek bayi sahipleri özellikle talep ettikleri 400 ekmek varsa, İBB tarafından 200 tane gönderildiğini söyledi. Ve bunun yoğunluğa neden olduğundan bahsetti. Aslında Halk Ekmek kuyruklarının İBB'nin ihtiyaçları karşılamadığından kaynaklandığını ilettiler. Böyle bir şey var mı efendim? Sayım olarak normalin üzerine çıkıldığını ben de takip ettim. Daha önceki verilerle kıyaslandığı zaman. Bu konunun gerçeklik payı nedir? Sizden öğrenmek isterim…
Efendim son olarak eklemek istiyorum. Ben toplu taşıma kullanan biriyim. Filyasyon ekiplerinin yapmış olduğu çalışmalarda toplu taşımadaki Covid virüsü bulaşma riskinin çok yüksek olduğu söyleniyor. Toplu taşımalar çok yoğun. Eskilerle kıyaslamak değil asla yanlış anlamayın ama gözle görünür bir yoğunluk var. İnsanlar mı dışarı çıkıyor yoksa İBB'nin mi bu konuda eksikliği var? Bu konuyla alakalı fikriniz nedir efendim, öğretmek isterim, teşekkür ederim."
"Efendim" dedi, "Başkanım" dedi, "Yanlış anlamayın" dedi, "Gittimgördümdinledim" dedi, "Fikriniz nedir?" dedi...
Fakat bu nazik, seviyeli ve hakkaniyetli soruya Başkan şu cevabı verdi: "Şahsını tanımam ama temsil ettiğin kurum bir gazete kimliğini taşımıyor. Televizyonunuzu bilemem, takip etmiyorum. Bu kimliği taşımıyor aynı ismi taşıdığınız için..."
O gün Akit gazetesi ilk sayfasından hayvanlarla ilgili bir habere "Hayvan, Ekrem'in umurunda değil!" diye bir başlık kullanmıştı.
Kabul etmek gerekir ki arada virgül bile olsa böyle imalı bir başlık çok yakışıksız. Fakat bunu bahane edip topu taca atmak da doğru değil. Hele muhabire tepki, yanlışın da yanlışı.
Hatırlayacaksınız İmamoğlu benzer bir nahoş çıkışı bir ay kadar önce gazetemiz ve kendisini eleştiren yazarımız için de yapmıştı. Yani tavrı şaşırtıcı gelmedi.
Aynı toplantıda başka muhabirlerden gelen sorular da vardı.
Birisi "18 ay üzerine bir sunum yaptınız, engellemelere ve engelleme girişimlerine dair şunu sormak istiyorum; İBB'ye veya size özel bir çaba olduğunu düşünüyor musunuz?" diye sordu.
Başkası "Engellemelere ve bu tarz haberleri okumamıza rağmen oylarınız 58,6'ya yükselmiş. İktidar partisine yakın medya organlarının engelleyemediği konu nedir? Bu yükselişin sonuçları neler sizce?" şeklinde güzelleme yaptı
Ötekisi "Çok kızacaksınız ama..." diye korku şerhi düşüp "142 Halk Ekmek büfesinin akıbeti ne olacak, ajandanız ne durumda?" diye sordu.
Ayıla bayıla cevapladı bu "soruları"...
İşin vahim yanı, basın özgürlüğünden dem vuranlar ve iktidara her şeyin sorulamadığından şikâyet edenler "muhabire şok, İmamoğlu'ndan ayar" gibi nitelendirmelerle içlerindeki öfkeyi ve samimiyetsizliği ortaya döküverdi.
Anladık Başkan eleştirilmeyi değil, pohpohlanmayı istiyor. Ve öyle alıştırılıyor.
Siyasetçinin iyisi sorudan korkmaz ve ne olursa olsun muhabiri hedef almaz!
 
 
Olay insanlar yılı
 
Ne yıldı ama...
2020'nin bitmesini iple çektik.
Dokuz aydır neredeyse pandemiden başka bir şey konuşmuyoruz.
Covid aşağı koronavirüs yukarı...
Her yıl sonunda 'medya panoraması' yapıyordum.
Bu sene virüs dışında olay yok. Bu sene "olay insanlar" var...
İşte yılın olayları:
-Rasim Ozan Kütahyalı'nın yalısının değil Boğaz manzaralı köşkünün olduğunun ortaya çıkması...
-Özlem Gürses'in trene bakması...
-Hilal Kaplan'ın "Pelikan nedir, ne değildir" başlıklı video çekmesi...
-Barış Yarkadaş'ın CHP'deki tecavüzcüyü ifşa edip, taciz küpünün kapağını açması... Ve Can Ataklı'nın vaziyeti kurtarmaya kalkması...
-Adil Gür'ün kapalı kapılar ardında "Ersin Tatar kazansın mesleği bırakırım" diye iddiaya girip Tatar kazanınca inkâr etmesi...
-Profesör Osman Müftüoğlu'nun başyazar olması, Profesör Mehmet Çilingiroğlu'nun canlı yayında el hareketi çekmesi...
-Sevda Noyan'ın 'götürülecekler listesi' yapması, Fatih Altaylı'nın 'inanç vergisi getirilsin' saçmalaması...
-Habertürk'ün CHP'li milletvekilinin "Ordu satılmış" sözü yüzünden ceza alması..
-Candaşların Fazilet Durağı'nda yaya kalması...
-Portakal'ın emekli olması...
-Berkun Oya'nın "Bir Başkadır" dizisiyle çığır açması...
-Sözcü'nün İsviçreli Beme Media'ya satıldığının belirlenmesi, gazete avukatının mecburen yalanlaması...
-Cumhuriyet'in tekzipten yapması, TRT'nin altyazı hatalarından özür dilemesi...
-Müge Anlı'nın yine modasının geçmemesi...
Neyse... Allah bugünleri aratmasın...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.