CHP'DEKİ TOPUK SESLERİ PURSAKLAR'A NEDEN GİTMEZ?

A -
A +
1960'lı yıllardan başlayarak tezleriyle komünist partilerdeki Stalinist hegemonyayı büyük ölçüde sarsan ünlü düşünür Louis Pierre Althusser'in, kadınlar ve topuklu ayakkabılar üzerine sözleri de varmış meğer. 
Bunu, Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'deki kadın partililere "Gittiğiniz yere uygun giyinin. Pursaklar'a topuklu ayakkabı ile gitmeyin" demesi üzerine bir tarama yaparken, Hüseyin Say adlı bir blog yazarından öğrendim.
Althusser, eserlerinden birinde "Hâkim ideoloji bize dikte ettiği şeyleri hissettirmeden çekici kılıyor" demiş ve bu çekiciliği "seslenme ve çağırma" diye adlandırarak eklemiş:
"Topuklu ayakkabı kadını çağırır."
Aslında ilk topuklu ayakkabıyı 16. Yüzyıl'ın başlarından itibaren erkekler giymeye başlamış. At binerken ayakları üzengiye daha rahat yerleşsin, kaymasın diye. Fransız soyluları, lazımlıkların pencerelerden atıldığı, çöplükten ve pislikten geçilmeyen Paris sokaklarında bu ayakkabıların hayli işe yaradığını görünce topukları iyice yükseltmişler. Böylece hem pisliklerden hem de halktan kendilerini daha çok uzaklaşmış hissediyorlarmış.
Kadınların topuklu ayakkabıyı çekicilik sembolü olarak keşfetmesi ise 19. Yüzyıl'ın başlarına dayanıyor.
Bugün topuklar konulan tabanlıklar nedeniyle iyice yükseldi. Erkek-kadın boy farkı bu sayede kapandı.

TOPUKLU AYAKKABI SINIFSAL ÜST KİMLİK SİMGESİ Mİ?

Gelelim CHP'nin topuklu kadınlarına...
Merak ettim, Kemal bey acaba "Az gelirli ve muhafazakâr ailelerdeki kadınların topuklu ayakkabı giymediğini" mi düşünüyor? CHP'nin ekonomiden sorumlu genel başkan yardımcısı Selin Sayek Böke, topuklu ayakkabının bugün sınıfsal ve kültürel farklılık içeren bir simge olmadığını genel başkanına söylemedi mi?
Kendi bilse söylerdi muhakkak.
CHP'li kadınlara "Pursaklar'a topuklu ayakkabı ile gitmeyin" diyen Kemal bey Pursaklar'daki kabul günlerini, düğünleri, çarşı pazarı bilseydi böyle konuşur muydu? Hâlâ tek parti döneminde kocalarının yanında köylere giden memur ve subay karılarının topuklu ayakkabıları ve şık tayyörleriyle ortaya koydukları paradoksal görüntüden kurtulamıyor besbelli.
Oysa iş topuklu ayakkabıda değil.
O dil var ya Sayın Kılıçdaroğlu, o dil... O bakış, o dokunuş...
Özetle samimiyet, sizin deyiminizle içtenlik, hemhâl olma hâli, diğergamlık, ait hissetme...
O yok işte sizde.

KEMAL BEY KENDİ VEKİLİNE KULAK VERMELİ

Geçen hafta sonu Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ile Viyana'daydık. Bir davette CHP Kocaeli Milletvekili Haydar Akar'la sohbet ettim. Haydar Akar çarpıcı bir tespiti aktardı:
"CHP'li milletvekillerinin hâlâ yüzde 60-70'i bürokrat. Bizim gibi sokaktan gelen adam çok az. Halkın dilini yakalamak işte bu yüzden çok kolay olmuyor."
Kemal bey topuklu ayakkabı yerine Haydar Akar'ın sözlerine kafa yorar mı bilmem. Ama o halka inek eti yedirip zekâsını ve bu yolla CHP'nin oylarını artırmayı amaçlayan "zekâ küpü vekillerine" sahip çıkmayı sürdürmekte kararlı.
Geçmiş olsun.



CUMHURBAŞKANI VE BAŞBAKAN'I YANINDA HİSSETMEK

İki hafta önce yazmıştım. Fransa'da beş çocuğu saçma gerekçelerle vahşice elinden alınan Hülya Beyazıt'ın tarifsiz acısını ve yaşadığı dramı. Ve 7 aydır devam eden bu drama Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın (YTB) yazık ki duyarsız kaldığını.
Yazı yayınlandıktan sonra kurumun bağlı olduğu Bakan Numan Kurtulmuş'un hassasiyeti kendini anında gösterdi. Şimdi YTB yetkilileri ile Paris Büyükelçiliği yakın temas hâlinde ve Hülya Beyazıt ile ilgilenmek üzere iki avukat tahsis edildi. Avrupa'da Gündem programında yaptığım telefon bağlantısında, Hülya Beyazıt çocuklarıyla görüşmelerinde avukatların da yer aldığını, bir üst mahkemeye itirazların yapılacağını söyledi.
Ama Hülya Beyazıt bir şey daha anlattı.
Kendisinin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Genel Sekreterlik makamından ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun danışmanları tarafından sık sık arandığını, durum hakkında bilgi alındığını bildirdi. Hülya hanım her iki makamdan da "Bir aksama olduğu takdirde mutlaka bize haber verin" denildiğini anlattı.
"İşte Büyük Türkiye" dedirten gelişme bu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.