AHMET HAKAN'IN İNTİHARI VE ESKİTİLEN ACILAR

A -
A +

Yavuz Bingöl'ün başına gelenlerden sonra Ahmet Hakan Coşkun'a röportaj verecekler sonuçlarına katlanmayı göze almış demektir. Kendine "gazeteci-yazar" sıfatını yakıştıran bir kişinin, tuhaf geçmişini güvenilmezlikle taçlandırarak bir nevi intiharını izledik böylece.

Daha fazla anlatmaya gerek yok, bu konuda en detaylı yazıyı dün Star gazetesinde Ahmet Kekeç kaleme aldı ve bu kripto elemanın, bir insanı linç ettirmek için nasıl bir tezgâha imza attığını ifşa etti. Cevapları kesip biçip çarpıtmakla kalmamış, soruyu bile değiştirmişti.
Böylece beklenen kampanya başladı.

Tabii Tayyip Erdoğan'la türkü söyleyen Yavuz Bingöl cezasız kalmamalıydı. Diş bileyenler fırsatı kaçırmadı. Zalim ve acımasızdılar.

En korkunç insanlar her şeyi bildiğine inananlarmış. Bu "bilgi" epey vakittir bastırdıkları düşmanca duyguyu öylesine besledi ki fazla geldi. Bu yüzden kustular içlerindekini.

Başta Kemalist ayinlerin ideal ismi Fazıl Say. Klavyesinden kan damlatmış ve "Yavuz Bingöl denen oportünist, duyarsız adamdan tiksiniyorum" demiş. Onu geçelim. Linç, Nedim Şener'den Sabahat Akkiraz'a kadar genişleyen bir yelpazede gerçekleştirildi.

Yavuz Bingöl'ün "büyük suçu" bir masumiyet şaşkınlığı içinde bulunulan durumu nasıl anlamadığını anlatmaktı sadece. Berkin Elvan'ın anne ve babasını da, annesine acımasızca hakaret edilen Tayyip Erdoğan'ı anlamaya çabalamaktı.

Ama olmaz. Anlayış göstermeyeceksin Erdoğan'a. Affedilmez hata.

Ne çok ekmeğini yediler Berkin'in. Klasiktir, acıları yarıştırmamalı ama Yasin Börü'nün acısı da taze. Üstelik kazara öldürülmedi, taammüden, bilerek ve isteyerek, kafası çekiçle ezilerek, sonra da balkondan atılarak.

Onun anne ve babasını tanıyan bile yok. Sustular, çünkü bazen ölümlerin ardından susmayı başarabilmek de değerlidir.

Ama onlar da Yavuz Bingöl gibi "insan"a güvendiler ve yalnızca bir kere Cüneyt Özdemir'e konuştular ve o "soru"yla da pişman edildiler.

"Oğlunuz IŞİD'çi miydi?"

Gösteri devam eder.

Berkin... Berkin... Berkin...

Acıları kurumsallaştırdılar. Her biri, onun adıyla sahneye çıktı çılgınca alkış aldı.
Bu yaptıklarıyla acıları nasıl eskittiklerinin farkına varamadılar.

Unuttukları buydu.

Hüseyin Aygün'ün tüm bu olan bitenin üzerine Berkin'in annesine çocuğunun ölümünü videoda izlettirmesindeki sapkınlığın bu nekrofiliyle alakasız olduğunu söyleyebilir miyiz?
Biliyoruz ve tanıyoruz onları. Berkin olmasa beslenmek için başka ölüler bulacaklar.

PARALEL'İN ÜST AKLI ABD MİYMİŞ?

Ergin Saygun söylemiş, "Paralel Yapı'nın üst aklı ABD" diye.

Çetin Doğan'a sorsanız o da söyler. Hatta tüm Ergenekon ve Balyoz sanıkları da.
Şimdilerde "Vay anasını biz de dinlenmişiz" manşetini atanlar da diyebilir. Ama onlara "Anladınız mı Hanya'yı Konya'yı" diye sormayın. Hazırda bekleyen soğutulmuş cevapları hazırdır:

"Ama siz değil misiniz onlarla kol kola olan zamanında, oralara yerleştiren?"

Hayır kardeşim. Adamın kişisel resmî tarihine bak, taa 1973'lerde senin patronunun patronu Rahmi beyle görüşmeye başlamış, Graham Fuller takımıyla 80'lerde bir araya gelmiş ve senin darbelerinin döneminden başlamış örgütlenmeye. Sen el vermişsin yani.

Akıllanmadın ki hiç. Yaptığın her darbeye Bizim Çocuklar dedikleri için belki de. Ama bıkıp usanmadın, aynı senaryoyu 2002'den sonra da tekrarladın. Sarıkız, Ayışığı, parti kapatma davaları, 367 garabeti, 27 Nisan muhtırası...

Üst Akıl'da bir sorun yoktu.

Ama vahim bir hata yaptın, ABD'nin Orta Doğu'daki politikalarına karşı İran-Rusya eksenini savunup anti AB'ci siyaset ilan ettin darbeden sonra iktidarı ele alacağını sanarak. İşte bu yüzden o Üst Akıl, içimize yerleştirdiği alternatif bir başka vesayeti devreye sokup senin canına okudu.

Sizi hal ettikten sonra hızını alamadı "sözünü dinlemeyen" hükümeti ve liderlerini hedef aldı. Ne yapsınlar, bir yandan da Erdoğan nefretiyle çıldıran İsrail ve Yahudi Lobisi de o "Üst Akıl"a bastırıyordu bir yandan.

Artık anlamıyorsan sana ne diyeyim.

Neyse, en azından mağdurlar kavradı "Üst Akıl"ı.

Bundan sonra yapacağınız en iyi şey ne, artık biliyorsunuzdur umarım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.